Deniz odasına gecmiş gök yüzü nü izliyordu aklına bi günlüğü geldi yerinden kalkarak aldı ve bir şeyler karalamaya başla dı ay mehtaba küskün zehra gölüm ise sana zifiri karanlık ta yazıyorum zehra sen başkalarına gülmeye çalışırken ben iliklerime kadar sen doluyum hayaller okadar demli ve koyu ki sana seni nasıl anlatacagımı bilmiyorum biliyormusun pencereden ne zaman dışarı baksam hayalin düşüyor aklıma bir cemre misali bana bakıp gülümsüyorsun ve ben hiç bırakmıçak bir edayla seni sarıyorum kollarıma kokunu son damlasına kadar çekiyorum içime kokun bi hayli agır geldi başım dödü mutluluk tan bir an kabı calınmış deniz bir yanar dag gibi irkilmişti yerinden kimo dedi benim gardaş Faruk gel hele Faruk hayırdır inşallah bu saatte hiç oyle canım sıkılıyordu ondan az dert leşelim dedim Faruk denizin en iyi arkadaşlarından biriydi arkadaşlıkları hala yeni olmasına rağmen samimiyet leri sanki yılları anımsatıyordu sabah olmuştu güneş tüm cömertligiyle doğmuştu şehrin üzerine deniz gene tek yürüyor du Faruk bunu görünçe oda aynı istikamette yöneldi biran bağcıklarını baglım derken denizin sesini duydu başını kaldırıp oraya doğru baktı yerinden o hışımla fırladı iki kişi denizin üstüne geliyordu deniz zayıf ama çevik bir insan dı 1.70 boylarında ela gözlü bir cocuktu Faruk hayırdır gardaş n oluyor burda deniz takma kafana gardaşım ben hallerim derken biri denizin üstüne atladı deniz ademin yumruğunu havada tutmuş acımasızca ademin suratına haşin yumruelarını indiriyor du bir anda zehra geldi aklına adem hep zehrayı ağzına alır ve onla alay ederdi deniz kendi öfkesine yenik düştu ademi ayagının altına alarak linç edecek ti az kalsın taki Çevre dekiler yetişene kadar Faruk anlamıştı. Denizin Ademe neden oyle vurduğu nu tahmin ediliyor du zehradan başka bir sey degil diyor du içindeki kurtlar . Faruk namaz kılmak için camıye gidiyor du aklına deniz geldi bir an onu da alıp beraber camiye gidip namaz larını kıldılar eda şeklinde ellerini ikiside semaya doğru yükseltti ve yaratan Rabbim adıyla birşeyler okudular.