Uyandım. Sabah olmuş ve bilmediğim bir yerdeydim. Etrafıma bakındım. Boş bir parktan ibaret sessiz bir yer burası. Etrafta kuş sesleri duyulmuyor. Kendimi ne kadar kötü hissettiğimi kelimelerle ifade edemiyorum. Çünkü tarifi imkansız. Kendimi daha önce hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Ağlamak istedim ama yapamadım. Yüzüme vuran sert ve soğuk rüzgar ağlamama engel oluyordu. Gökyüzüne baktım. Güneş gözükmüyor sadece gri-siyah karışımı renkte olan kötü bulutlar var. Bulutları görmek beni daha da korkuttu. Sahiden ben neredeydim? Burası neresi, nasıl geldim? Sorular kafamda birbirini takip ediyordu. Yanımda cep telefonum yok, yakınlarda da görünmüyordu. Etrafta dükkanlar, sokaklar, binalar yok. Sadece bulunduğum park ve ötesi var. Parkın başlangıcı ve sonu yok. Kendimi bir an kısır döngü içinde hissettim. Uzaklardan bir gölge gözüktü gözüme. Biraz onu seyredip yanıma gelmesini bekledim. Gölge bana doğru yaklaştı, yaklaştı ve durdu. Uzun süre ona baktım. Gölgenin bana gelmeyeceğini anlayınca ben onun yanına gitmeye karar verdim. Yürüdüm ve onu daha net görmeye başladım. İyice yaklaştım. Sonra o gölge küçülmeye başladı ve küçük bir çocuğa dönüştü. Küçük çocukları çok severdim. Ama bu çocuğa yaklaştıkça ona karşı nedensizce nefret ve öfke duyguları beslemeye başladım. Bu gerçek ben değildim!! Çocuğa yaklaştıkça benden uzaklaşmaya başladı. "Benden korktu galiba." dedim kendi kendime. O küçük çocuk benden uzaklaşmaya başladıkça yeniden gölgeye dönüşmeye başladı. Bir an önce ona yetişmeliydim. Ama bir anda olan oldu! O kötü bulutlar birden çekiliverdi gökyüzünden. İşte tamda o anda gölge kayboldu. Çocuğa seslenmek istedim ama ismini bilmediğim için bir şey söyleyemedim. Rüzgar şiddetini azalttı, bir süre sonra esmeyi kesti. Güneş tepeye çoktan yükselmişti. Hava birden ısınmaya başladı. Terlemeye başladım ve o an başımın döndüğünü fark ettim. Kendimi tutamayıp yere düştüm. Başımı sertçe yere vurdum. Biraz kendimi toparlamaya çalıştım. Ayağa kalktım ve bir banka oturdum. Yeniden düşünmeye başladım. Neler oluyor? Neden kimse yok?! Bu sorular adeta beynimi kemiren farelere dönüşmüş gibiydi. Bir an delirdiğimi düşündüm. Tekrar gökyüzüne baktım. Ama bu olamaz!!! Gökyüzü alçalmaya başladı. Ya da bana öyle geliyordu. Ama hayır, hayır bu olamaz... ! Ölmek istemiyorum.. Hemen yere uzandım. Gökyüzü daha nereye kadar alçalabilir ki diye düşündüm. Gökyüzü iyice yaklaştı. Burnum bulutlara değeceği anda... . . DEVAM EDECEK... Paranoya- Bölüm 2'de görüşmek üzere..