Güçlü Müsün?

165 5 2
                                    

Yine odama kapanıp tavanla bakışıyorum. Tanrım! Bir kez olsun yemeğe oturduğumuz zaman annemle babam kavga etmesin. Sadece bir kez olsun! Benim suçum ne ki! Abimimi arasam? Hayır, aramıcam o bu çukurdan çıktı bir daha da girmicek. Barış 18 yaşına girdiği gün başka bir şehre tanıştı. En azından onun kurtulduğu için seviniyordum. Ama Barış'ı seviyordum. Bana annemden daha fazla yardım etmiştir. Herşeyimi dinlemiş, küçükken annem ve babam kavga ederken ben ağlarsam benim yanımdan olmuştur. Oysa şimdi yanımda kimse yoktu. Gözlerim dolarken ağlamamak için gözlerimi kırpıştırdım. Beni abimi düşünmekten ayıran ise annem bağırıp evden kapıyı çarpıp çıkmasıydı. Kapıyı çarptığı zaman gözlerimi kapattım ve gözyaşların akmasına izin verdim. Bu kadar kötü hayatımın olması için ne yaptım acaba! Okulda hiçbir arkadaşım, sevgilim ve ya konuşabileceğim biri yok. Hayatım yok. Bu sene son 18 yaşıma girdiğim zaman bu lanet yerden gidicem. Doğum günüm senenin sonlarına doğru da olsa buna eminim hiç kimse beni burda tutamaz. Uyumalıyım. Evet, evet uyumalıydım. O zaman onları takmazdım. Evet uyuyacağım. Babam sinirden bir yerleri kırıp dökerken ben gözlerimi kapatıp hiç açmamak dileyi ile gözlerimi kapattım..

*********

Gözlerimi açtığımda odamda değildim. Derin bir nefe-- NE!! Odamda değildim. Hemen doğrulup nerede olduğuma baktım. Burda uyumadığıma emindim. İçerisi.. baya topluydu. siyah ve beyaz karışımı bir yataktaydım. Bir yatağa göre baya büyüktü. Odanın içindeki neredeyse herşey bembeyazdı. Çok güzeldi. Duvarlar tablolarla süslenmişti. Ben hala neden burda olduğumu anlamadan babamın yaşlarında bir adam içeri gülümseyerek girmişti. Elinde bir tepsi vardı. Tepsinin üstünde sandviç ve meyve suyu vardı. Adam yatağın yanına oturduğu zaman reflek olarak adamdan uzaklaşıp sırtımı duvara vurunca yüzümü ekşittim. Adam anlayışla gülümseyip "Biliyorum neden burda olduğunu ve ya seni kaçırıp kaçırmadığımı sorucaksın ama seni kaçırmadım. Ben babanın bir arkadaşıyım." vay be babam olacak o öküzün bir arkadaşı olacağını hiç düşünmemiştim. "Baban ve annenin.. bir kaç sorunu var ve senin orada kalmaman gerektiğini düşündüm. Bu yüzden bir süre burda kalabilirsin. Tabiki de istersen. Seni burda  zorla tutmak istemeyiz değil mi?" dedi. Adamın gülümsemesine karşılık bende ona gülümsedim. Bu adam babama hiç benzemiyordu. Bu yüzden bu adamı sevmiştim. Adam tepsiyi benim kucağıma koyarken "Beni buraya kim taşıdı peki?" dedim sandviçden bir ısırık alarak. Sanki en önemli soru buymuş gibi. "Oğlum."  Adamın cevabı üzerine az kalsın boğuluyordum. Aman Tanrım. Beni oğlu taşımıştı ve üzerimde bacaklarıma yapışan bir pantalon ve t-shirt vardı. Aslında çok sade şeylerdi ama olsun. Aman Tanrım. Oğlu bacaklarıma dokunmuştu. Adam beni o halde görünce hemen sırtıma acıtmadan vurdu. "İyi misin kızım?" öksürmeye devam ederken evet anlamında başımı salladım. Öksürük krizinden kurtulduğum zaman adama teşekkür ettim.

"Neyse ben seni yalnız bırakıyım belki dinlenmek istersin. İstediğin zaman aşağı inebilirsin. Rahat davran yani." diyip gülümsedi kapıya doğru giderken. "Adınız neydi?" diye sordum. Kapıya gelince durdu ve "Bülent." dedi.

"Bende Afet." dedim. "Tanıştığımıza memnun oldum Afet." dedi ve odadan çıktı. O odadan çıkınca ben hemen sandviçimi bitirip kendimi yastığa attım. Buna inanmıyorum. Ailemden kurtuldum. Sadece birlaç günlüğünede olsa kurtuldum. Bunu düşününce kendi kenidme gülmeye başladım. Ben gülmeye devam ederken odaya benim yaşımda -ya da benden büyüktür bilmiyorum- esmer bir çocuk girdi. Bu çocuk gerçekten... yakışıklıydı. Yani demek istedğim gerçekten. Yani.. vay canına. Çocuğu görünce hemen toplanıp sırtımı yine duvara yasladım. Çocuk ise bana kısa bir bakış atıp dolabın önüne gidip kapaklarını açtı. İşte bu sinir bozucuydu.

"Oda da bir kız varsa kapı çalınıpta girildiğini duymuştum. Bence denemelisin." Çocuk bana ters ters bakınca azıcık korktum diyebiliriz.

"Eğer kız benim evimde benim odamda benim yatağımda yatıyorsa, üstelik buraya benim kucağımda geldiyse bence çalmama gerek yok. Sence de öyle değil mi?" Erkeklerin o sinsi gülüşünü ve gıcık bakışını atıp banyoya gitti. Bense öyle arkasımdan ağzı açık bakabilmiştim. Anca 2-3 saniye sonra kendime gelebilmiştim. Beni o taşımıştı. Bana dokundu. Evimi gördü. İnamıyorum rezil oldum. Dakikalar sonra banyodan çıktı. Üstünde dolaptan aldığı t-shirt vardı. Yine bana bakmadan odadan çıkıyordu ki ben yataktan kalkıp deli cesareti ile "Adın ne?" dedim. Olduğu yerde durdu ve bana dönüp "Normalde söylemem ama.." "Merak etme bende normalde sana sormam." diye homurdandım. "..madem bizimle kalıcaksın bir süre.. Kıvanç." dedi. "Afet." diyip elimi uzattım. Bir elime baktı bir bana baktıktan sonra elini uzaktmayı düşündüğü belliydi ama hemen sonra dudağı  yukarı doğru kıvrıldı. "Ben böyle tanışmam." dedi.

"Peki nasıl tanışırsın." dedim elimi indirip. "Böyle." dedi ve bana yaklaşıp başını eğdi. Dudağıma doğru yaklaştı. Tepki ver! Tepki Afet! Onunla daha yeni tanıştın. Seni öpmesine izin verme!!!

Beynim bana bu emirleri verirken ben sonunda onu omuzlarından ittirmeye çalıştım. Sonuç tabiki başaramadım. Ben onu ittirirken kurtarıcım Bülent amca içeri girdi. "Kıvanç uzak dur." Bunu bıkkınlıkla söylemişti demek her kıza böyle yapıyordu. Piç!

Dudağı bana değmek üzereyken durdu. "Sakin ol Bülent sadece eğleniyorum." Diyip gülümseyerek arkasını döndü ve babasına omzunu vurup odadan çıktı. Ben hala olayın şokundaydım. Bülent amca bana özürler dileyerek odandan çıktı. Ben ise orada öylece duruyordum. 

Sadece eğleniyorum. Bu kelime beynimde resmen tepiniyordu. Sadece eğleniyorum ne demek ya. Önce öpmeye çalışıyorsun sonra eğleniyorum diyo ya. Öküz.

Bunları düşünürken merdivenlerden inmeye başladım. Aşağı indiğimde Bülent amca mutfaktaydı. Salona baktığımda ise gerçekten çok hoş bir salondu ne çok büyüktü ne çok küçük. Ama çok güzeldi. Bir koltuğa oturup etrafa bakmaya devam ettim o sırada içeriden Bülent amca geldi ve yanıma oturdu. Yüzüne bakıp gülümsedim ama o biraz hüzünlü gözüküyordu. 

"Ne oldu?" dedim. Bülent amca zorla gülümseyip "Oğlumun kusuruna bakma. O biraz..." Bülent amca cümlesini bitiremeden araya girdim. " Hayır sorun değil. Sizin özür dilemenize gerek. Zaten o özür dileyecektir." diyip gülümsedim. "Saol kızım. Bir de bana sen diyebilirsin. Sonuçta bi süre beraber kalıcaz." dedi. Bende gülümseyip tamam anlamında kafamı salladım. "Benim işim çıktı. Gitmem gerekiyo canım. Sen evde tek başına kalabilirsin değil mi?" dedi.

"Evet, evet sanırım." dedim. Başını sallayıp yukarı çıktı. 5-10 dakika sonra aşağı indi. Bana "Kendi evinmiş gibi davran lütfen. Eğer bir şey olursada telefon numaram buzdolabında asılı." dedi. Bende "Tamam Bülent amca. Saol." dedim o da  baş sallayıp evden çıktı. O evden çıkınca ayağa kalkıp etrafa bakmaya başladım. Ev gerçekten güzeldi ama sıkıcıydı. Saate baktığımda ise saatın 11 e geldiğini gördüm. Yarın okul olduğu  aklıma gelince yukarı çıktım. Kalktığım odaya tekrar çıktım. Yatağı görünce iyice uykum geldi. Ve kendimi yatağa attım. Kıvanç'ın yatağı olduğunu biliyorum ama bunu takmadım çünkü gerçekten uykum gelmişti. Bende gözlerimi yavaş yavaş kapattım. İlk defa bi daha uyanmamayı dilemeden gözlerimi kapatıyordum. Ve bunu çok sevdim. Alışmam umarım.

MERHABAAA! :) BU İLK HİKAYEM O YÜZDEN YANLIŞIM VARSA LÜTFEN AFEDİN. SEVİLİP SEVİLMEYECEĞİNİ BİLE BİLMİYORUM AMA OLSUN PAYLAŞTIM İŞTE :D İLK BÖLÜM DİYE KISA KESTİM AMA İLERDE DAHA ZEVKLİ HAL ALICAK MERAK ETMEYİN. NEYSE İYİ OKUMALAR :D

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 27, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Güçlü Müsün?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin