Kadın hapishanenin önünde ayakta bekliyordu. Hapishane bu sıcak ülkenin en büyük şehrinde büyük ve kirliydi. Kadın çok terliydi ve yoldan geçen bütün arabaların seslerinden hoşlanmadı. O bir İngiliz kadınıydı ve sıcak ülkeleri ya da çok sesi sevmiyordu. Uzun boyluydu, yaklaşık elli yaşlarında, mavi gözlü ve uzun yüzlüydü. Yüzü kırmızıydı ve yorgun ve kızgın görünüyordu.
Hapishanenin kapısını çaldı. Uzun bir süre hiçbir şey olmadı. Sonra odadan küçük bir pencere açıldı ve bir adam ona baktı.
- Evet. Ne istiyorsunuz?
- Kızımı görmek istiyorum. Çok önemli.
- İsim?
- Anna Harland
- Bu senin ismin ya da kızının ismi mi?
- Benim ismim. Kızımın ismi Sarah Harland
- Bugün ziyaret edemessiniz. Çarşamba günü gelin.
- Hayır! Onu görmek için bugün İngiltere’den geldim. Çok önemli. Yarın mahkemeye çıkacak. Lütfen beni alın. Şimdi!
- Bir dakika bekle.
Küçük pencere kapandı, fakat kapı açılmadı. Kadın kapının önünde uzun süre bekledi. Yoldaki birçok insan ona baktı. Bir ya da iki genç adam ona güldü. Fakat hiç hareket etmedi sıcakta, hapishane kapısının önünde ayaktaydı ve bekledi.
Yirmi dakika sonra kapı açıldı. Adam “benimle gel” dedi. Kadın onunla gitti. Hapishane karanlıktı ve ilk başta iyi göremedi. Uzun süre yürüdü, yüzlerce kapıdan geçti. Adam onlardan birini açtı.
“Burada” dedi. On dakikanız var.
Anna Harland odaya doğru yürüdü ve arkasındana dam girdi. Kapıyı arkasından kapası. Odada bir masa ve iki sandalye vardı. Sandalyelerin birinde kızı Sarah oturuyordu. Uzun bir kızdı, yaklaşık on dokuz yaşındaydı, büyük mavi gözleri vardı.
“Anne” dedi. Seni gördüğüm için çok mutluyum. Ve kız kalktı ve annesiyle karşı karşıya geldi.
Anna “Sarah” dedi. Ve kolundan tuttu. Fakat adam hızlıca hareket etti ve ikisi arasında bekledi.
Anna’ya hayır dedi. Üzgünüm. Anlıyorum onun annesisiniz. Konuşabilirsiniz sadece bu kadar. Lütfen masaya oturun. Sizi beklemek için buradayım.
Anne ve kızı masaya oturdu. Anna’nın eli kızı Sarah’ın elinin yanındaydı. Dikkatlice ona bakıyordu. Sarah’ın elbisesi ve yüzü kirliydi. “Vurgun ve mutsuzdu” diye düşündü.
Sarah ne oldu? Dedi. Konuşmak için on dakikanız var. Başka yok. Lütfen bana hızlı şekilde anlat. Sana yardım etmek istiyorum.
Sarah annesine baktı. Oh “anne”. Burada olduğun için mutluyum. Buraya gelmeni istiyorum. Anne. Ben.. bunu yapamadım. Bu doğru değil. Lütfen bana inan, çabuk. En başından başla.
Evet, fakat… Bilmiyorum… Ne zaman başladı! Bilmiyorum… Anlamıyorum. Polis niçin seni yakaladı? Seni hapishaneye ne zaman getirdiler. .
Geçen hafta, sanırım. Evet, geçen hafta. Havaalanında, oraya vardığımızda polis bizi durdurdu, ve çantalarımıza baktı. Sonra…
Sarah masaya baktı. Ağlıyordu. Sarah ağlıyor diye düşündü. Çok mutsuz. Sonra ne oldu Sarah? Annesi sordu.
Onlar.. Onlar çantanda hap olduğunu söylediler. Sonra beni bir odaya götürdüler ve elbiselerimi çıkardılar. Daha çok hap için aradılar fakat hiç bir şey bulamadılar.
Sonra… Sonra beni buraya getirdiler.
Anlıyorum. Öyleyse haplar neredeydi? Onları nerede buldular?
Oh. Sana söylemediler mi? Sarah, ağlamayı kesti. Yüzünde bir gülümseme vardı. Fakat mutlu bir gülümseme değildi.. İlaçlar bir diş macununun içindeydi. Bir diş macununun içinde… eroin.. diş macunu değil.
Ve sen bunun hakkında hiçbir şey bilmiyordun?
Hayır anne, tabi ki hayır. Dişlerimi eroinle fırçalayabileceğimi düşünüyor musun?
Anna Harland gülümsedi. Gülümsemek zordu çünkü korkmuştu. Fakat gülümsedi çünkü kızına yardım etmek istiyordu.
Dişlerini eroinle temizlemediğini biliyorum. İyi dişlerin var, Sarah. Fakat… Ya Stephen? Eroinle ilgili bir şey biliyor mu? Diş macununa eroini o mu koydu?
Stephen? Hayır… Niçin Stephen hakkında soru soruyorsun?
O’da hapishanede değimli?
Oh… hayır Sarah’ın yüzü mutsuzdu. “Stephen’la değildim” Anne Stephen ve ben şimdi arkadaş değiliz. Onu iki ay önce bıraktım. Ve sonra Hassan’la tanıştım.
Hassa?
Evet! Havaalanında Hasan’la birlikteydim. Stephen’de uçaktaydı. Neden bilmiyorum. Fakat benimle değildi. Şimdi benim için Hasan önemli , Stephen değil.
Anna kızına baktı. Anlıyorum. Peki polis Hasan’ı yakaladı mı? Hapishanede mi?
Evet onu yakaladılar fakat onu göremedim. Onlara sordum, “Onu görmek” istedim. Fakat onlar hayır dediler. Anne, eminim Hassan eroinle ilgili hiçbir şey bilmiyor. O iyi bir adam. O bilmiyor, eminim.
Eroin nende senin çantandaydı? Sarah.
Bilmiyorum anne… bilmiyorum.
Odadaki adam saatine baktı. Üzgünüm, mrs Harland dedi. Gitme zamanı.
Anna Harland yavaşça ayağa kalktı, tamam dedi. Fakat korkma Sarah. Yarın mahkemeye geleceğim.
Evet, anne dedi Sarah. Teşekkür ederim. Polisler yarın Hassan’ıda mahkemeye getirecekler, sanırım. Onu orada görebilirsin. O iyi bir adam anne, ve… eminim haplar hakkında bir şey bilmiyor.
Elbette , dedi Anna. Kapıya doğru yavaşça yürüdü ve sonra kapıda bekledi ve yeniden kızına baktı. Sarah.. bana doğruyu söylüyorsun değil mi?
Sarah yeniden ağlamaya başladı. Evet, anne elbette, doğruyu söylüyorsun değil mi? Sana her zaman gerçeği söylerim, bunu biliyorsun.
Anna gülümsedi sessizce “evet Sarah” dedi. Evet sana inanıyorum. Oda boyunca yürüdü ve adam onun arkasından geldi.
Sarah sessizce odadaki masaya oturdu ve ellerine baktı. Evet dedi. Sana doğruyu söyledim anne, sana her zaman doğruyu söyledim. Fakat sana her şeyi söylemedim. Ellerini başının üstüne koydu.
Anna Harland hapishaneyi terk etti ve konuşmak için polise gitti. Küçük bir ofiste uzun süre bekledi fakat bir saat sonra bir polis odaya geldi. Uzun bir adamdı, 50-55 yaşlarındaydı, kahverengi gözlüydü ve hoş gülümsemesi vardı. Çok yavaş ve sessizce hareket etti.
Tünaydın Bayan Harland dedi. Benim adım Dedektif Aziz. Kızınızı üçgün önce yakaladım. Sizin için üzgünüm. Bu bir anne için çok üzücü bir şey.
Anna kızgınca bu kızm için çok mutsuz bir şey geldi. Çünkü bunu o yapmadı. Biliyorsunuz, o masumdur. O bu ilaçlar hakkında hiçbir şey bilmiyor.
Dedektif Aziz bir saniye dikkatlice baktı. Bir İngiliz kadınını hiç bilmiyordu. İlginç bir yüzü olduğunu düşündü. Mavi gözler ve uzun bir burun. Benden korkmuyor ve ağlamıyor. Belki de doğruyu öğrenmek istiyor. Belki de bana yardım edebilir de.
Yavaşça Bayan Harlan dedi. Benim için zor. Kızınız doğruyu söylüyor mu? Masum mu? Çünkü haplar onun çantasındaydı, biliyorsun.
Biliyorum dedi Anna. Fakat o genç bir adam Hasan’la birlikteydi. Onu iyi tanımıyor sanırım. Onun hakkında bana bilgi verin. Bilmek istiyorum.
Dedektif Aziz gülümsedi. Tamam dedi. Fakat ilk olarak bana kızınız hakkında bilgi verin. Niçin o uçaktaydı? Niçin bu ülkedeydi? Anlatın.
Anna Harland ona baktı. Hoş bir adam diye düşündü. İnsanları dinliyor. Belki de yardım etmek istiyor. Belki de Sarah’ı anlayabilir.
Kızlarınız var mı diye sordu?
Evet iki tane diye cevapladı.
O zaman belki de anlayabilirsiniz dedi. Anna. Sarah 19 yaşında. Okulu geçen sene bitirdi ve para kazanmak için altı ay bir hastanede çalıştı. Sonra ve o erkek arkadaşı Stephen bir çok ülke ziyaret etti. Yunanistan’a , Türkiye’ye, Hindistan’a , Avusturya’ya gittiler şimdi onlar buradalar. Onlar gençler ve yeni ülkeler görmek yeni şehirler ve yeni insanlarla tanışmak istiyorlar. Hepsi bu.
Anlıyorum dedi Dedektif. Fakat gençler bazen bir şey yaparlar, kötü şeyler, çünkü onlar farklı bir ülkedeler ve paraya ihtiyaçları olur.
Sarah değil dede Anna. Ve eroin değil. Sarah bir hastanede çalıştı ve eroini biliyor. İnsanları öldürebileceğini biliyor. Ben bir doktorum ve o da doktor olmak istiyor.
Anlıyorum dede yeniden Dedektif Aziz. Ona baktı ve hiç bir şey demedi.
Şimdi dedi Anna. Bana bu genç adam Hassan hakkında bilgi verin.
Tamam dedi Dedektif Aziz. Masadan biraz kağıt aldı ve ona okumaya başladı.
Fakat onun hakkında çok bir şey bilmiyoruz. Zengin bir genç, iyi bir aileden. Babasının iki ya da üç dükkanı var sanırım.
Ve onun kasabasındaki polislerde onu biliyor. Geçen yıl babası ona yeni bir araba aldı hızlı bir araba. Ve… bunu dinleyin. Birgün bir polis arabasına çarptı ve polis arabası nehire düştü. Ne hikaye! Babası polisler için yeni bir araba aldı. Babasının çok parası var.
Dedektif gülümsedi fakat Anna mutsuz göründü. Oh canım dedi. Bu iyi değil.
Hayır dedi. Bu iyi değil. Fakat eroinle ilgili hikaye daha kötü. Daha kötü. Bu hikayeyi sevmiyorum.
Ertesi sabah, Anna Harland mahkemeye gitti. Orada ilk o vardı. Mahkeme odasına oturdu ve bekledi.
Birçok kişi geldi ve bir adam ve karısını gördü. Belki de onlar Hassan’ın annesi ve babasıydı diye düşündü. Fakat onlarla konuşmak istemedi.
Avukatlar birçok dosyayla geldi. Onun önündeki bir masaya oturdular ve sessizce konuştular.
Şu iki avukat diye düşündü Anna. Onlar eski arkadaş. Fakat onlardan biri kızımı öldürmek ve biri özgür olmasını istiyor.
Avukatlardan sonra jüri geldi – on iki kişi, kadın ve erkek. Oturdular ve avukatları izlediler. Anna’ya baktılar sonra sessizce onun hakkında konuştular. Şu insanalr çok önemli görünmüyorlar diye düşündü. Fakat onlar burada önemli kişiler. O yaptı veya yapmadı diyecekler. Ve sonra Sarah eve bana gelecek ya da ölecek. Yüzünü dikkatlice izledi
Sonra polisler geldi. Dedektif Aziz Anna’yı gördü ve ona gülümsedi. Fakat Anna onunla konuşmadı çünkü aynı zamanda Sarah’da geldi. Korkmuş görünüyordu, yüzü bembeyazdı. Mahkeme odasını gerçi, annesini gördü ve ona mutsuzca gülümsedi:
Sarah’ın arkasında iki polis vardı fakat Anna onlara bakmadı. Sarah’ın yanındaki uzun boylu gence baktı – Hassan!
Yirmi yaşlarındaydı diye düşündü Anna. Çok uzun. Fakat hoş bir yüzü var ve güzel koyu gözleri var. Sarah onu seviyor ve bunu anlayabiliyorum. Fakat oda çok mutsuz ve korkulu. Ellerli sürekli hareket ediyor.
Hassan Sarah’a baktı ve gülümsedi. Oda ona gülümsedi. Anna Sarah’la konuşmak istedi fakat hemen sonra polis yüksek bir sesle “Herkes ayağa kalsın lütfen” dedi. Herkes ayağa kalktı ve hakim salona geldi. Sandalyesine gitti ve oturdu.
Savcı başladı. Bu iki genç geçen hafta ülkemize geldi dedi. Genç adam bizim ülkemizde yaşıyor ve genç bayan İngiliz. Havaalanında polisler çantalarına baktılar ve üç tüp diş macunu buldular. Bu tüpler diş macunu.
Elinde üç tüp vardı ve onlara baktı. Herkes onları görebiliyordu.
Fakat onlar diş macunu mu? Diye sordu. Hayır baylar ve bayanlar, hayır tüplerde diş macunu yok. Onlarda eroin var. Evet, eroin, kötü, pis haplar. Belki de en kötü hap. İnsanlar bu haplardan ölüyorlar. Buna beyaz ölüm diyorlar.
Savcı durdu, jüriye baktı. Bir veya iki dakika bekledi. Mahkeme odası sıcak ve sessizdi. Sonra yeniden başladı.
Bana niçin bu iki genç insanın bu eroinleri çantalarında neden taşıdıklarını soracaksınız. Anlatabilirim. Çünkü eroin en pahalı haplardan biri. Bu eroinleri ülkemizde belki de 800 paund’a satabilirler. 800 paund! İyi para! Ve, jüri üyeleri ülkemizde birçok insan, genç insanlar, okul çocukları, bu ilaçlardan alıyorlar. İlk başta heyecanlı ve mutlu hissediyorlar. Fakat sonra daha çok istiyorlar ve hapları almak için daha çok paraya ihtiyaçları oluyor. Evlerini ve ailelerini terk ediyorlar. Daha çok eroin alıyorlar. “Beyaz Ölüm” Hızlı bir ölüm değil. Evet jürinin bay ve bayanları, bir çok genç insan ve çocuklar, sizin çocuklarınız ve benim çocuklarım, bu haplardan dolayı ölebilir.
Savcı yeniden durdu. Jüri onu izledi ve bekledi.
Anna onun çok iyi olduğunu düşündü. Çok, çok iyi. Jüriye heyecanlı bir hikaye anlatıyorlar ve onu seviyorlar. Fakat bu Sarah için iyi değil.
Savcı mahkeme odası boyunca yürüdü ve jürinin önünde durdu. Fakat, arkadaşlarım dedi jüriye. Bu ülkede bir konu var. Bu ülkeye insanlar eroin getirdiklerinde, ölüm cezası alırlar, ve bunu nasıl yapabiliriz? Cevabı kolay. Bu insanlar için hüküm ölümdür.
Savcı masasına doğru yürüdü. Şimdi lütfen mahkemedeki şu iki gence bakın dedi jüriye. Ülkemize eroin getirdiler. Havaalanı polisi size bu konu hakkında bilgi verecek. Lütfen dikkatle dinleyin. Uzun bir hikaye değil. Ve hatırlayın cezası ölümdür.
Savcı oturdu ve havaalanı polisi mahkeme odasının ortasına yürüdü. Anna kendisini hasta hissetti. Sarah’a baktı.Sarah’ın yüzü bembeyazdı ve korkmuştu. Anna gözlerini kapadı. “Sarah”ı düşündü.
Savcı yeniden ayağa kalktı. Havaalanı polisine Sarah ve Hassan hakkında bildiklerini söylemesini istedi.
Evet, bayım dedi polis. Kızın çantasında iki tüp diş macunu buldum ve bir tene de genç bayın çantasında. Bütün tüplerdeki eroinler onlardaydı.
Teşekkür ederim. Savcı oturdu. Ve Mr Cheng – Sarah’la Hassan’ın avukatı kalktı.
Eroini bulduğunda Sarah Harland ne yaptı? diye sordu.
Hiç bir şey bayım. Ağlamaya başladı.
Anlıyorum. Korkmuş muydu?
Ve hiç bir şey söylemedi. Emin misin?
Polis yeniden düşündü. Evet bayım “sanırım” bu benim diş macunum değil. Hepsi yanlış dedi.
Anlıyorum. Peki genç bay Hassan? O ne söyledi.
Evet bayım. O kızgındı. O eroin değil, bu doğru değil dedi.
Anlıyorum. Teşekkür ederim. Şimdi bana anlatın. Niçin bu iki gencin çantasına baktınız? Genellikle herkesin çantasına bakmıyorsunuz. Zaman yok.
Polis yeniden düşündü. Evet bayım. Bakmıyoruz. Korkarım, bunu size söyleyemem.
Ne dediniz ? Mr Cheng kızgın bir şekilde sordu. Elbette bana söyleyebilirsiniz. Hakime baktı. Bu çok önemli soru. Bir cevap istiyoruz.
Hakim havaalanı polisine baktı. Üzgünüm. Lütfen soruyu cevaplayın. Mahkemenin cevabınıza ihtiyacı var.
Evet, bayım. Bit telefon görüşmesi vardı. Uçak varmadan birisi beni aradı. Uçakta eroin olduğunu söyledi. Bir genç bayla, bir genç bayan taşıyordu.
Anlıyorum dedi Mr Cheng. Gülümsedi. Bu çok ilginç. Peki bu telefon görüşmesini kim yaptı.
Bilmiyorum dedi polis. Bir adamdı ve İngilizce konuştu. Adını bilmiyorum.
Anna aniden bir ses duydu. Arkaya mahkeme kapısına baktı. Uzun bir genç mahkemeye geldi. Anna onu önceden biliyordu. Sarah’ın eski erkek arkadaşı Stephen di.
Polis onu Anna’nın yanındaki sandalyeye götürdü. Anna’yı gördü ve korkuyla baktı.
Fakat sonra gülümsedi ve onun yanına oturdu.
Bayan Harland ! Dedi sessizce sizi görmek ne güzel. Ne zaman geldiniz?
Dün dedi. Niçin gecikti?
Mahkemeyi bulamadım dedi. Çok mutsuz görünüyordu nasıl yardım edebilirim dedi. Sarah’ı yardım etmek istiyorum fakat ne yapabilirim bende uçaktaydım fakat ona yardım ederdim onun ölmesini istemiyorum.
Benimle kal, genç adam dedi Anna sessizce. Ona yardım edebiliriz. Eminim yapabiliriz.
Ertesi sabah, Sarah mahkeme salonuna aldı. Yüzü bembeyazdı ve gözleri ağlamaktan kırmızıydı. Avukatı mr cheng ona soru sormaya başladı.
Şimdi, bayan Harland , bu ülkeye neden geldiniz dedi sessizce ve ona gülümsedi. Çünkü farklı ülkeleri gezmeyi seviyorum. Yeni insanları tanışmayı istiyorum.
Peki niçin bu gençle birliktesiniz?
Çünkü… Sarah durdu ve ayaklarına baktı. Hiç kimse yüzünü görmüyordu. Sessizce yeniden başladı fakat kimse onu işitemiyordu.
Üzgünüm sizi işitemiyoruz. Tekrar söyleyebilir misin, lütfen?
Sarah başını kaldırdı. Hızlıca annesine baktı ve sonra Hassa’ya Çünkü onu seviyorum.
Anna kendisini yaşlı ve yorgun hissetti. Uzun boylu güzel koyu gözlü adama baktı. Bu onu eroiniydi diye düşündü. Eminim onunda. Eroin alıyor ve satıyor ve kızımın çantasına koydu, ve şimdi onu sevdiğini söylüyor
Stephen onun yanına oturdu. Hiç kımıldamadı ve hep Sara’ı izledi. Fakat Sarah ona Bakmadı.
Mr Cheng bir saniye bekledi ve sonra Sara’a yeniden sordu. Diş macunların içindeki eroinler hakkında bir şeyler biliyor musun?
Hayır dedi Sarah hızlıca. Tabi ki hayır.
Peki ya Hassa ? Eroinle ilgili bir şey biliyor musun? Lütfen cevabını düşün.
Hayır, eminim bilmiyor. O bizim eroinimiz değil. Sarah’ın mavi gözleri kızgındı.
Diş macunlarına eroinleri biz koymadık. Biz masumuz.
Teşekkür ederim bayan Harland. Dedi Mr Cheng sessizce ve oturdu.
Savcı kalktı. Miss Harland çantanızda ne kadar para vardı diye sordu.
Yaklaşık 50 pound sanırım
Bu çok değil. Burası pahalı bir ülke biliyorsunuz
Sarah cevap vermedi. Bilmiyorum genellikle ucuz yaşarım
Daha çok paraya ihtiyacınız var mı? Savcının sorusu bu kez hızlı geldi.
Elbette daha çok paraya ihtiyacınız var. Bu eroinleri satmak istiyorsunuz. Zengin olmak istiyorsunuz doğrumu?
Hayır ! Hayır ! Bu Doğru değil .!
Savcı birkaç saniye bir şey demedi. Jüriye baktı ve gülümsedi. Sonra diş macunu bu ülkede çokmu pahalı olduğunu düşünüyorsunuz bayan Harland dedi.
E.. hayır, sanmıyorum . . . . e.. sanmıyorum
Evet , ben size söyleyebildiğim değimli. Diş macunları burada ucuz. Öyleyse niçin üç tüp diş macunu getirdiniz? Dişlerinizi ne kadar sıklıkta fırçalarsınız Bayan Harland?
Bir günde altı kere? Yada yedi yada sekiz kez bir gün, belki de?
Sarah mutsuz bir şekilde baktı. Hayır… Bilmiyorum.. Hassa…
Evet dedi savcı hızlı bir şekilde Hassa ? Onu bana Hassa mı verdi diyeceksiniz! Bu adamı seviyorsunuz fakat ölmesini istemiyorsunuz. Hiç kimse ölmesini istemez. Ve şimdi Hassa’nın diş macunu olduğu söyleyeceksiniz cevabınız bu mu? Bayan Harland.
Teşekkür ederim bayan Harland. Savcı oturdu. Daha fazla sorum yok.
Saat 1’de hakim 1 saat ara için ayrıldı. Anna Harland 10 dk Sarah’la konuştu. Sarah ilk başta ağladı.
Savcıyı sevmedim dedi. Bu sorular çok zor. Soruları cevaplayamadım.
Önemli değil dedi annesi. Avukatın bay Cheng çok iyi, ve Stephan’da burada. Hepimiz sonra yardım edeceğiz.
Sarah kızgındı. Bana Stephan hakkında konuşma dedi. Onu sevmiyorum. Onu burada görmek istemiyorum.
Fakat Sarah iki yıl önce o senin erkek arkadaşındı. Sana yardım etmek istiyor. O farklı neden anlamıyorsun. Gözleri farklı. Onlar… bilmiyorum. Ve sessizce oturamıyor ve şimdi insanlarla konuşuyor. Vücudu her zaman hareket ediyor. Bu ülkeye gelmeden önceki gece beni görmeye geldi ve….. Anne onu sevmedim. Niçin burada! Şimdi o beni sevmiyor ve bende onu sevmiyorum.
Anna kızını dikkatlice dinledi ve sonra Mr. Cheng ve Dedektif Aziz’i görmeye gitti. Stephen’da onunla gitti
Hava alanındaki telefon görüşmesini kim yaptı diye sordu. Bunu bilmeye ihtiyacımız var.
Evet dedi Mr. Cheng. Bu çok önemli. Polis bize anlatabilir mi?
Belki dedi dedektif. Fakat çok zor. Uzun bir telefon görüşmesi değildi. Ve adam ismini vermedi. Belki de o polisti, ve eroini biliyordu.
Belki dedi Mr. Cheng fakat öyleyse eroini oraya o koydu. Ve polisin onu bulmasını istedi. Belki de bazıları kızınızı sevmiyor Mrs. Herland?
Bilmiyorum dedi yavaşça. Ama . fakat belki….
Sonra hakim mahkeme, odasına geri döndü ve herkes konuşmayı kesti,
Hakim sonra Hassa’yı çağırdı. Hassa ayağa kalktı ve mahkemem salonunun ortasına yürüdü. Anna zengin çocuk diye düşündü. Bu şort ve şu ayakkabılar çok pahalı, Hassan ayaktaydı uzun ve çok sessizdi. Sorular için bekledi. Korkmuş görünmüyordu. Fakat Mr cheng kağıtlarına baktığında ve ilk sorusunu sorduğunda Hassan gözlerini kapadı.
Diş macunundaki eroinler hakkında bilginiz varmı?
Hayır bayım
Sarah biliyor mu?
Hayır Bayım
Diş macununu kim aldı?
Hassa gözlerini bir veya iki saniye yine kapadı. Sarah cevap verdi ben aldım, bayım
Sen aldın? Bundan emin misin?
Evet eminim. Dişlerimi çok fırçalarım Hassan gülümsedi.
Anna beyaz dişleri var diye düşündü
Sarah .. hassan başladı. Sonra durdu
Evet
Yeniden Hassan gözlerini kapadı ve bir saniye bekledi, sonra jüriye baktı ve yüksek sesle diş macunlarını Sarah almadı dedi, ben aldım. Üç tüm diş macununu ben aldım. Benim diş macunumda
Anna sandalyesine oturdu. Ve Hassan’a dikkatlice baktı. Bu ilginç diye düşündü belki ’de Sarah’ı
Anlıyorum Mr Cheng dedi. Peki ilk Sarah Harland’la ne zaman tanıştınız?
Yaklaşık iki ay önce. Avusturya daydım aynı oteldeydik. Erkek arkadaşıyla, zor bir anındayken ona yardım ettim.
Anna Stephen’a baktı. Çok kızgındı ve öndeki sandalyeye eliyle vurdu anlıyorum dedi
Mr Cheng yeniden. Sonra diğer sorusunu sordu genellikle çok para taşır mısınız? Havaalanında ne kadar paranız vardı?
Yaklaşık 80 paund sanırım. Evet çok paraya ihtiyacım olduğundan bir hafta veya iki hafta çalışırım. Daha fazla paraya ihtiyacımızdı.
Peki arada eroin alır mısın?
Hayır, asla
Teşekkür ederim, orda kal lütfen
Mr Cheng oturdu. Ve savcı kalktı Hassan’a gülümsedi fakat bu hoş bir gülümseme değildi.
Şimdi, Hassan diş macununu sen aldın fakat Miss Harland çantasındaydı. Niçin? Niçin? Onu sizin için taşıyordu? Yada bayanlara eşyalarınızı taşıttırır mısınız; gülümsedi Hassan hiç birşey söylemedi. Savcı yeniden başladı 80 paund dunuz olduğunu söylediniz, sanırım ne düşünüyorsunuz?
Elbette öğle yani. Fakat eroin satmıyorum. Eroin satmak yanlış,
Savcı kağıtlarını masadan aldı. Jüriye baktı. Öğleyse siz çok iyi ve temiz dişleri de fakat parası olmayan bir gençsiniz. Genç bir İngiliz kızla tanıştınız, o erkek arkadaşıyla mutsuzdu, ona yardım ettiniz. Bu doğrumu? Oh.. bu iyi bir hikaye değil değimli buna inanmıyorum ve jüri buna inanmıyacak genç adam.!
Bir saniye durdu. Hassana Baktı v yüksek sesle “Sarah Harland ; sevmiyorsunuz, oda sizi sevmiyor dedi. Onunla gittiniz çünkü o size yardım edebilirdi. Oda sizinle gitti çünkü paraya ihtiyacı vardı. Eroinleri sizin için satmak için taşıdı. Bu doğru değimli? Eroinleri diş macununa siz koydunuz ve o da bunu biliyordu, bu doğru hikaye değimli genç adam sanırım doğru.
Hayır.. Hassan kızmaya başladı. Fakat savcı dinlemedi ve oturdu
Hakime başka sorum yok dedi
Hakim kağıtlarına baktı ve sonra jüriye şimdi saat 4 dedi sabahleyin yeniden başlıya biliriz dedi lütfen yarın 4 ‘de burada olun
Hakim kalktı ve mahkemeyi terk etti, jüride ayrıldı ve polis Sarah’la Hassan’ı hapishaneye geri götürdü.
Anna yeniden Stephen’a baktı genç bay dedi. Şimdi ne yapabiliriz dedi? Yarın sabaha onaltı saatimiz var
Biliyorum dedi Stephen. Stephen bir saniye ona baktı. Hassan eroini biliyordu dedi Sarah’ın o koydu. Eminim o yaptı. Sarah masumdur. Fakat o değil. Mr Cheng geldi ve onlarla ayakta bekledi.
Sarah masumdur. Dedi yeniden Stephen fakat Hassan ölecek
Mr Cheng Stephen’a dikkatlice baktı. Yavaşca belki dedi. Fakat Hassan’ı mahkemede dinlediniz, diş macununu Sarah’ın almadığını benim diş macunum dedi. Öğleyse bu neden söyledi? Bunu söylemek kolay değil biliyorsun jüri bu konu hakkında ne diyecek?
Önemli değil dedi stephen kızgınca çünkü o diş macunu değildi ve onu bir dükkandan almadı. Tüpleri kendisi yaptı, çünkü eroinleri satmak istedi. Ve ölecek bu ülkenin kanunu
Anna Stephen’a baktı ve hiçbir şey söylemedi çok kızgın diye düşündü yüzü kırmızı ve çok hızlı konuşur, Hassan ’ın ölmesini istiyor ve gözlerindeki bu mesele nedir?
Mr Cheng ‘de Stephen’ı izledi fakat bu telefon görüşmesini kim yaptı? Bu önemli ve öğrenmek istiyorum şimdi polise gideceğim bayan Harland benimle gelmek ister misiniz?
Evet elbette dedi Anna Stephen geliyor musun?
Evet ee…. Hayır, hayır dedi Stephen
Bir adamla tanışacağım sanırım o bize yardım edebilir. Tamam dedi Anna seninle ne zaman buluşabiliriz? Seninle konuşmaya ihtiyacım var Hassa hakkında bu akşam oteline gelebilir mi e.. bu akşam olmaz dedi Stephen hemen yüzü şimdi beyazdı ve yorgun ve hasta gibiydi elleri ve vücudu hep hareket ediyordu otelime yarın gel dedi. Mahkemeden hemen çıktı.
Anna Mr Cheng onu izledi dedektif aziz kapının yanındaydı ve orda Stephen’i izledi
Anna ve Mr Cheng polisle konuştu, fakat havaalanındaki telefon görüşmesiyle ilgili hiçbir şey söylemedi dedektif aziz iki veya üç kişiyi aradı. Ve yeniden Anayla konuştu Anna dedektif aziz’i terk ettiğinde daha mutluydu
Sonra Anna Sarah’ı görmek için gitti. Adam onu Sarah’ın odasına götürdü. Anna ve Sarah masaya oturdu ve adam ayaktaydı ve onları izledi.
Kötü bir gündü anne üzgünüm dedi. Sarah yavaşça gözlerin şimdi kırmızı değildi fakat çok yorgun bakıyordu. Elleri annesinin yanındaydı
Çok iyi bir gün değildi, bu doğru dedi ama Anna biliyorsun çok iyi bir avukatım var jüri onu seviyor dedi
Fakat bunun yararı olmaz dedi Sarah diş macunları tüplerinin içinde eroin var ve tüpler çantamdaydı. Mr Cheng ne yapabilir? Eroin benim çantamdaydı anne! Jüri bunu biliyor.
Anna kızına dikkatlice baktı. Belki Hasan koydu onu oraya dedi Sarah. Onu seviyorsun, biliyorum ve hoş görünüyor, fakat…
Anne, onu seviyorum. Bunu mahkemede söyledim. Beni işittin ve Hasan’da beni seviyor. Ve o ne eroin aldı ne de sattı. Ben… Sarah konuşmayı kesti ve ellerini karnına koydu.
Mesele nedir? Anna sordu. Adama baktı. Hızlıca – Hasta, doktor çağırın dedi.
Adam odadan ayrıldı ve Anna kollarıyla kızını sardı. Bekledi, sonra Sarah ayağa kalktı.
Tamam anne dedi. Yüzü çok beyazdı, fakat biraz daha iyi görünüyordu. Bazen oluyordu. Sık sık hasta hissediyorum ve çok fazla yemek istemiyorum. Fakat bu kötü değil. Sanırım onun yüzünden hayatta kalacağım. Annesi gülümsedi.
Ne? Ne söylüyorsun? Ne hakkında konuşuyorsun? Anna ağladı.
Bebeğim, Sarah’ın yüzü şimdikinden farklıydı – yarı gülümsemeyle yarı korkmuş. Anne kızma lütfen. Bir bebeğim olacak. Hassan’ın bebeği.. Ben… Biz İngiltere’ye gelmek istedik ve sana orada bildirecektik. Fakat şimdi yapamayız. Onu seviyorum ve benim kocam olmak istiyor, anne. Anne? Lütfen kızma..
Anna’nın yüzü şimdi beyazdı. Neredeyse bir dk. konuşamadı. Hiçbir şey söyleyemedi.Ağlamak istiyordu. Fakat yapmadı. En sonunda “Oh Sarah” bu bebeğe ne olacak? dedi.
Sarah ellerine baktı. Hiçbir şey, anne. Bu konuyu Mr. Cheng’e sordum. Beni öldüremezler, anlıyor musun çünkü bir bebeğim olacak. bu anneyi ve bebeğini öldüremez. Bu bir kanun. Fakat… Bu Hassan’a yardım edemez.
Anna bir ses işitti ve kapıya baktı. Dinle Sarah dedi hemen. Doktor gelmeden önce… kızgın değilim ve seni elbette seviyorum Sarah. Fakat dinle. Dedektif Aziz’le bugün yeniden konuştum. Sanırım o sana yardım edebilir ve Hassan’a da. Onun için korkma, küften. Ve…
Kapı açıldı ve adam bir doktorla geldi. Anna ayağa kalktı. Sarah’ın ellerini tuttu.
Şimdi gidiyorum Sarah. Fakat korkma. İyi olacaksın. Bundan eminim.
Ertesi sabah, 4:30’da Anna Harland sessiz bir yolda bir otelin önünde ayakta bekliyordu ve sonra otelin arkasında bir araba sesi işitti. Araba kapıları açıldı ve kapandı.sessizce bekledi ve sonra yola baktı. Bir adam yola doğru yürüdü ve dükkanın yanında bekledi. Anna’yı görmedi. Fakat Anna ona baktı ve gülümsedi. Sonra Anna otele yürüdü.
Yukarı kata çıktı ve odanın kapısını çaldı. Adam cevap verdi Kim o?
Benim Stephen dedi Anna Harland. Kapıyı aç lütfen. Seninle konuşmak istiyorum.
Kapı açıldı ve Stephen yavaşça baktı Anna? Bu saatte burada ne yapıyorsun?
Anna yavaşça odaya girdi. Evet saat 4:30 Sarah’ın 10’da yeniden mahkemesi var. Yardımına ihtiyacım var, genç bey. Lütfen kalk.
Fakat…. Ben ne yapabilirim?
Anna ona baktı. Geçen akşam birini görmeye gittin ne oldu? Sarah’a yardım edebilecek mi?
Stephen yavaşça cevap verdi. Anna’ya bakmadı.Hayır üzgünüm. Yardım edemiyor.
Anna soğuk ve kızgındı. Anlıyorum dedi. Evet o zaman senle ben ona yardım edebiliriz. Söyle bana Stephen, Hassan hakkında ne biliyorsun?
Hassa? Dedi Stephen kızgınca. Evet onunla Avustralya’da tanıştık ve Sarah onunla gitti. Sarah onu anlayamadı fakat ben anladım. Hassan güzel vücutlu zengin bir genç. Kızlarla oynamasını seviyor, fakat Sarah’ı sevmiyor.
Peki sen onu seviyor musun?
Stephen ilk başta cevap vermedi. Bir veya iki saniye Anna bekledi. Bilmiyor diye düşündü..Soruya cevap veremez.
Evet bayan Harland. Elbette onu seviyorum.
“Fakat bana bakmıyor” diye düşündü Anna. Pencereden dışarı bakıyor. Sarah’ı düşünmüyor.
Stephen dedi Sarah sessizce. Onlar bu ülkeye gelmeden önce Sarah’la Hassan’ı görmeye gittin mi?
Stephen önce baktı. E… evet. Onların oteline gittim dedi. Sarah’a Hassa’ı bırakmasını ve benimle gelmesini söyledim. Fakat bunu nasıl biliyorsun?
Elbette Sarah söyledi. Hassan oradamıydı?
Hayır, O… Stephen durdu. Sonra niçin soruyorsun dedi.
Anna el çantasını açtı. Buna bak dedi. Bu nedir? Biliyor musun?
Stephen one baktı ve sonra Anna’ya Bir tüp diş macunu. Niçim?
Bu doğru. Onu bana polis verdi. Ve bunu bir adamdan aldı! O a adamla geçen akşam tanıştın, Stephen. Ona on tüp diş macunu verdin. Şu diş macunlarındakilerin içinde ne var? Stephen.
Stephen hiç bir şey söylemedi. Diş macununa baktı ve ayağa kalktı. Fakat Anna kapı ve onun arasındaydı. Diş macununu ona verdi.
Dişlerini fırçalamak ister misin, Stephen?
Stephen odadan ayrılmaya başladı fakat Anna onu kolundan tuttu.Sarah2ı sevmiyorsun değil mi? Ondan nefret ediyorsun çünkü o seni terketti. Ve tüp dişmacununu onun çantasına sen koydun ve sonra polisi aradın. Kızımın çantasındaki diş macunlarını bildirdin. Sarah2ın ölmesini istiyorsun.
Hayır’ dedi stephen. Hayır, hayır… Sarah değil… Hassan! Onları Hasan’ın çantasına koydum. Sarah’ınkine değil. Hassan’ın ölmesini istedim.
Hızlıca kapıyı açtı ve sonra durdu. Birisi bekliyordu dedektif Aziz.
Bu eski bir hikaye genç bey dedi. Her gün olur. İlk kız arkadaşım beni yeni birisi için terk etti. Ben de çok kızgındım. Ondan nefret ettim. Fakat onu öldürmeyi istemedim. Gel, gidiyoruz. Hikayeni hakime de anlatırsın.
O sabah saat 11’de Sarah2la Hassa özgürdü. Sarah annesiyle dedektif Aziz ve Mr Cheng’le ayakta bekliyordu. Mutlu bir şekilde gülümsedi.
Anne, harikasın! Şimdi mutlu olabilirim! Fakat… Nasıl Stephen hakkında bu şeyleri öğrenebildin?
Dedektif Aziz cevap verdi. Genç bayan dedi. Hatırlayın, anneniz bir doktor.Stephen’in gözlerinden ve vücudundan hasta olduğunu biliyordu. Gözleri çok büyük ve koyu ve vücudu daima hareket ediyor.
Evet, dedi Anna. Fakat sen bana yardım ettin Sarah. Onun farklı olduğunu söyledin- Hatırla? Ona dikkatlice baktım ve düşünmeye başladım. Eroinin insanları böyle yapabileceğini.
Çok kötü birşey yaptı dedi Sarah yavaşça. Fakat onun için şiu an üzgünüm. Ne zaman mahkemeye gidecek? Dedektif.
Bilmiyorum dedi dedektif. İki hafta içinde belki de. Fakat onu düşünmeyin. Güzel ülkemizi görmeyi ister misiniz? Bayan Harland. Nereye gitmeyi istersiniz?
Anna gülümsedi. Teşekkür ederim. Fakat burada kalamam. Yarın İngiltere’ye gideceğim. Stephen’ın annesiyle babasıyla konuşmak için.
Dedektif Aziz ona baktı ve bir iki saniye hiç bir şey söylemedi. Sonra sessizce, evet onlar için üzgünüm dedi. Bu eroin bir çok genci öldürüyor.
Evet. Fakat kızımı öldürmeyecek… Şimdi ölmeyecek. Anna Sarah’ın elini tuttu. Mr Cheng ve Dedektif Aziz yeniden teşekkürler. Ve güle güle. Şimdi kızımla ve onun yeni arkadaşıyla bir sesszi bahçede uzun ve soğuk bir içecek alacağım. Onu daha çok tanımak istiyorum.
Hassan mahkeme salonunun yanında annesi ve babasıyla bekliyordu. Anna Harland elini kızının koluna koydu ve onlara gülümsedi.