Sunrise

372 30 18
                                    

Yazarın Notu: Hikayemde, Tony Stark erkek değil, kadındır arkadaşlar. Zaten gendetbent olayı da bu, karakterlerin karşı cinsiyetten varsayılarak yazılması durumu. Adı Tony değil de Natalia Stark. Talia da diyebilirsiniz. İyi okumalar!
________________________________

Yapayalnız bir gecenin daha başında, Natalia, Talia, Stark çatı katındaki dairesinin manzarasına bakarak bitki çayını yudumlarken, hayatının nasıl bu hale geldiğini düşündü. 2 ay öncesine kadar her şeyin muazzam olduğu hayatı, 36 saat içinde değişirken, o ancak izleyebilmişti.

Parmağındaki safir taşlı yüzüğe bakarken gözyaşlarını durdurmakta zorluk çekiyordu. Neredeyse her akşam, aynı noktada, teras kapısıyla Steve'in ona taşınırken aldığı o saçma ve uzun bitkinin arasında, elinde Steve'in ona gönderdiği mektup ve telefonla yıldızları izliyodu. 2 ay önce olsaydı eğer, birkaç dakika sonra Steve'in görevden döneceğine işaret olurdu. Evlendiği adam ne olursa olsun evine gelirdi.

"....Biliyorum, seni incittim Talia. Her ne kadar ailen hakkındaki gerçekleri senden saklayarak seni koruduğumu düşünsem bile, aslında kendimi koruyormuşum. Ve ben gerçekten üzgünüm, umarım bir gün beni anlarsın.

Keşke Sokovia Şartları'nda anlaşabilseydik, gerçekten keşke anlaşabilseydik. Neye inanıyorsan, onu yaptığını biliyorum ve hepimizin yapabileceği- hepimizin yapması gerektiği bu.

Ne olursa olsun, sana söz veriyorum, bize ihtiyacın olursa- bana ihtiyacın olursa, ben orada olacağım.

Steve."

Sevdiği adamdan geriye kalan tek şey bir kağıt parçası ve külüstür bir telefon, ve o adam gerçekten Natalia Stark'ın gururunu bir kenara bırakıp, onu yarıyolda bırakan ve ölümün eşiğine getiren adamı arayacaktı? Düşündüğü gerçekten bu mu? Diye düşünmeden edemiyordu Talia.

Steve gitti gideli,kendini toplumdan soyutlayıp evine çekilmişti. Steve olmadan ne yapacağını bilemiordu çünkü. Onun için güneş Steve ile doğup Steve ile batardı. Steve gittiğinden beri de onun için güneş doğmuyordu.

Birkaç saat önce FRIDAY'e yaptırdığı tam sağlık taramasının sonuçlarına bakmaya ihtiyaç bile duymamıştı çünkü Steve'in kaçtığı - ona tek kelime bile etmeden- gece, kavga gecesi, ona hamile olduğunu söyleyecekti. Ama yapamadı. Bazı tatsız olaylar buna enel oldu. O güne kadar Steve'in karısıyla dövüşeebileceği aklına gelmemişti. Vücudunda ağır yaralarla kurtulan Talia, hem kocasından hem de bebeğinden oluyordu az kalsın. Zavalı kadnın tutunacağı her şey sanki bir anda yok oluyordu.

Şimdi ise sadece kendi ve 2,5 aylık bebeği vardı.
------------------
-5 ay sonra-

Talia hamileliğini en sağlıklı şekilde geçirirken, Rhodey de ona bebeğin odasının dekorasyonunda yardım ediyordu. Natasha ise isim seçiyordu. Pepper eğer ikizlerden biri kız olursa adının kesinlikle Natasha olmamasını istiyordu ama inadı ancak Natasha ona ters ters bakıp "Kalbimi kırıyorsun." dediğinde son bulmuştu.

Talia ikizlerinin olacağını öğrendiğinde Steve'in yasığına sarılıp saatlerce ağlamıştı. Yastığı uzun süredir "o" gibi kokmuyordu. Daha çok ter ve toz kokuyordu ama bir zamanlar o yastığa Steve'in başının değimiş olduğunu bilmek bile Talia için yeterdi.

Natasha odasına girdiğinde onu o halde görünce, kestane rengi saçlarını okşarken ona, onun kendi başının çaresine bakabieceğini, bekar bir anne olmanın o kadar da zor olmayacağını anlatmaya çalışırken bunu yapmanın nafile olduğunu biliyordu ama denenemekten zarar gelmezdi.

"Natasha, söz veriyorum kız olursa senin adını vereceğim."

Natasha daha mutlu olamazdı.

O gece, yine aynı yerde, o saçma uzun bitkiyle teras kapısının arasında, Steve'I düşünüyordu. Bir elinde mektup ve telefon, diğer eli karnının üzerinde, doğmasına 1 ay kalmış olan bebeklerine babalarının nsıl cesur bir adam olduğunu anlatırken, kendisini telefonu açmış ve içindeki bir ve tek numarayı ararken buldu. Dünyaya telefondan gelen, hasret dolu sesle geri döndü.

"Talia? Bu sen misin?"

"Evet Steve, benim." Talia derin ve titrek bir nefesi içine çekti.

"Seni çok özledim. Seni çok çok çok çok çok özledim Talia, neden aramadın?" Talia dünyasının bşına yıkıldığını hissedercesine dizlerinin üzerine çöktü.

"Sevmeyi bıraktığın birini nasıl özleyebilirsin? NASIL?"

"Talia, seni sevmeyi asla bırakmadım.Asla. Anladın mı?Asla."

"Neden gittin peki?"

"Karımla dövüştürmek pek iyi hissettirmedi tahmin edersen. Ve kalsam da, ben kanun kaçağıyım. Enselendiğim gibi o anlaşma gereği okyanusun dibindeki hapishaneyi boylarım."

"Geri dön. Lütfen geri dön." Talia sesini bulamıyordu. Fısıldayarak ona yalvarırken, Steve hıçkırdığını duydu.

"Talia, yapma bunu bana. Gelemem."

"Peki ya bunun için iyi bir nedenin olursa?"

"Ne demek istiyorsun?"

"Hamileyim. Yedi aylık. İkiz. Cinsiyetleri belli değil." Talia telefonu kapatıp var gücüyle karşı duvara fırlattı.
----------------------

-DOĞUM GÜNÜ-

Talia ter içinde çığlık atıyordu, suyu gelmişti. Kulede yeterli ekipman ve doktor olmadığındn, soluğu en yakın hastanede almak zor olmamıştı. Bir hafta erken gelmeye karar veren bebekler tüm planları alt üst etmişti. Plana göre Talia, 2 gün sonra hastaneye yatacak ve huzurlu bir doğum geçirecekti.

Doktor, bebeklerin doğabilmesi için gerekli olan açıklığı beklerken Talia birini adını haykırırken duydu. Adım sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Sonunda doğumhanenin kapısı gürültüyle açıldı. Çok tanıdık bir ses

"Bebeklerimin babasız doğmasına izin vereceğimi mi sandın?" dedi adam ve gülümsedi. Rhodey, Talia'nın elini bıraktı ve yerini Steve'e erdi. Ardından içeri başka bir adam girdi.

"ERKEKSE ADI BUCHANAN OLACAK!" bu Bucky Barnesdı

Talia büyük bir çığlık daha attı

" Bucky zavallı çocuğun suçu ne?"

Daha büyük bir çığlık koptu.

Ve ardından bir ağlama sesi.

"Tebrikler bir kızınız oldu. İsim düşündünüz mü?"

Steve ve Talia göz göze geldiler

"Natasha Sarah" Talia tüm acıya rağmen gülümsedi. Steve eğilip alnını öğtükten sonra sessizce teşekkür etti.

12 dakika sonra ikincisi doğdu.

"Ve bir de erkek! Tam 12 dakika sonra."

"Pietro Buchanan" Bucky heyecanla bağırmaya başladı

-------------------------------

Talia ve ikizler, hastaneden taburcu olduktan sonraa evlerine döndüler. Talia, Steve'in tekrar gideceğini düşünüyordu ki yatak odalarında açık bir valiz görene kadar.

"Giderken eşya götürdüğünü sanmıyorum." dedi Talia.

"Evet. Getirmedim ama kıyafete ihtiyacım olduğundan bir şeyler ayarlamak zorunda kaldım." Steve karısının dudaklarına tatlı bir öpücük kondurdu.

"Ben gittiğim için özür dilerim. Sadece güvende olmanı istedim. Bunu yaparken hayatını tehlikeye attığımın da farkındayım ama ne yaparsın ki? Ben aptal bir sarışınım." Steve gülmeye çalışsa da, konu ciddiydi.

"Ne yazık ki öylesin. Peki, gidecek misin yine?" Steve Talia'yı kollarıyla sardı.

"Hayır. Bucky yarın mahkemeye çıkacak. Büyük ihtimalle aklanır."

"Yani artık hep burdasın."

"Evet aşkım. Artık evimdeyim."

-----~~~-----

Veee mutlu son !

Bunu yazarken feels üzerine feels geçirdim, kalbim sıkıştı sıkıştı durdu az kalsın ağlayacaktım :(

Beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı reactor'den esirgemeyin!

- The Reactor

Sunrise [STONY/ genderbend]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin