Gözleri yarı açık yarı kapalı bir şekil -
de uyandı Yagız. Hemşire uyandığını -
görünce şaşkınlıktan dili -
tutulmuşcasına bağırmaya başladı;
Hemşire: Uyandıııı!
Hemşire: Hasta uyandıııı!
Hemşire: Allah'ın sevgili -
kuluymuşsun çocuk, sonun da -
uyandın.( O da ya Yağızın annesi -
Ayşe hanım girer,ağlayarak
bitkin,yorgun ve bayılacak gibidir.)
Ayşe hanım: Evladımmm.
Ayşe hanım: Kurban
olduğum,sonun da uyandın,konuş -
benim le annem.
Yağız;Öldüler mi? (Gözleri kıpkırmızı
ve dolmuş,sanki son bahar gibi)
Ayşe hanım: Öldüler oğlum,bir tek sen
kurtuldun.
Karnına ,sırtına vucudunun bir çok
yerine bıçak darbesiyle 2 tane kurşun
yemişti de, o kadar canı yanmamıştı -
Beraber büyüdüğü iki en yakın
arkadaşının öldüğünü söylüyordu
annesi, yatağın demirden
korkuluklarını sıkarken eliyle
damarları çıkıyordu.
( BİR AY SONRA )
Uyanalı bir ayı geçmesine rağmen
doktorlar çıkmasına zar zor izin
verdiler , ama hala ilk günki kadar
heybet ve hüzünlüydü
bakışları, taburcu olmasına dakikalar
kalmış,mavi beyaz naylandon hastane
elbiseleri ,açık kahverengi tonda
boğazlı düz kazak,siyah bir
Keten pantolon ve siyah deri
monta bırakmıştı yerini.
Mahalleye geçebilirdi artık, bir an
duraksadı, hastanenin koridorunda
yavaş yavaş yürürken. Gözlerini
kapattı,çocukluğunun geçtiği
hayatını kaybeden ,beraber
büyüdüğü tek aşkını ve tek can
dostunu tanıdığı o mahalleye nasıl
Girecekti? Sormazlarmıydı adama?
Koca mahalleyi korudun da bi onları
mı koruyamadın diye? Herkese gücün
yetiyordu ,mahalledeki hayat
kadınlarına bile pusat olan,o gözü
kara genç ,nasıl olduda sevdiği kızın
ve tek arkadaşının celladı oldu diye?
Beraber oturdukları o banka nasıl
oturacaktı tek başına?
Kafası her saniye bunun gibi sorular
İle çalkalanırken,Ayşe hanım girer
koluna:
Ayşe hanım: Bak oğlum Saliha geldi -
bizi yalnız bırakmak istememiş, zaten
sen komadayken de her gün ziyarete
geliyordu seni, hatta en son
sakallarını kesmeme bile yardımcı
olmuştu.
Saliha gelir ve nasıl olduğunu sorar
onun için çok endişelendiğini anlatır.
Saliha da mahalleden,ama yaşı henüz
17 sinde ve deli divane gibi aşıktır
Yağıza küçüklükten.
Bi taksiye atlayıp mahalleye doğru
Yola çıktılar. Mahallenin minikleri
Sokağın girişin de mici oynuyorlar
mahalle hala aynı ,sanki
Şule ve Mehmet hiç ölmemiş gibi.
Eve giderken Yağızı gören herkes
donuyor kalıyor,sanki ölmesini
bekliyorlarmış gibi,bir nevi hortlak görüyordu bütün mahalle.İmkansız hala hayatta ,yaşaması mucize ,heytt be aslan gibi hala ayakta gibisinden kelimer geliyordu Yağızın kulağına da,duymuyordu o hiç bir sesi,Şule'nin çığlıkların dan başka hiç bir sesi duymuyordu,kulaklarının için de sanki cinayet işleniyordu.
Tekrar tekrar devam ediyordu o sesler , tâki eve girip odasına geçene kadar.Kapıyı kitleyip radyoya kısa bir ses verdi, masanın üstün den 3ünün bulunduğu resmi alıp,uzandı yatağa, derin bir nefes aldı, gözlerin den bi kaç damla yaş düşerken,cebinden sigarasını çıkartıp yaktı sonrasın da kısık sesle, "Ah ulan,napıcam ben şimdi? Sizin yokluğunuza hangi perçini vursam biraz olsun tutar beni,yandım lan ben, bittim artık.. "
Şimdi diyosunuz bu şule kim Yağız kim Mehmet kim diye , anlatim o zaman,Şule Yağızın çocukluk aşkı,hiç söyleyemeselerde birbirlerine,ilk okuldan beri içleri gidiyo birbirlerine.
Yetimhanenin kapısın da tanıştılar Yağız la,birbirlerini ilk o kapıda gördüler,Yağızın babasının cenazisini mezarlığa götürürken gördüler birbilerini,ilk Şule konuştu onun la bağırdı yetimhanenin avlusundan,"AĞLAMA ÇOCUKKK BEN HEP AĞLIYORUM, AMA ÖLENLER GERI GELMİYORMUŞ"
"BENİM ANNEM DE BABAM DA ÖLDÜ ÇOCUKKKK,AMA HEP HATIRLARIM ONLARI"
Sonra içinden şöyle dedi; Hiç görmemiş olsam da hatırlıyorum onları.
Annesini ve babasını bi kaza kaybetmiş Şule,hiç görmemiş onları sadece resimler den işte.
Yağız susmuş daha çok ağlamaya başlamış. Babasını kaybedeli 40 günü geçmiş,hemen evlerinin olduğu sokaktan çıkıp,yetimhanenin kapısına koşmuş,ağaca tırmanıp beklemiş,Şuleyi görmüş,gördüğü dakika kafasına taşı yediği gibi yere düşmesi bur olmuş. ;)
Mehmet kahkaha atarak gelmiş yanlarına nasıl düşürdüm ama kuşu gördün mü diyerek.
Istemsizce Yağız da gülmeye başlamış,ardından da Şule.
Her fırsatta yetimhaneye girmiş o ağaçtan,hep o arka taraftaki eskimiş banka oturmuşlar,beraber büyümüşler,en ufak bi isteklerin de hemen toplanip üstesin den geliyolarmış.
Büyümüşler aynı sırada 2 kişi otururken bunlar 3 kişi oturmuş,liseyi bitirecekleri sıralar da,Açıklamış Yağız Mehmete herşeyi,anlatmış.
