Geçmiş - 2

238 4 3
                                    

Leydi  Kenna  ve Mary  gizli  bölmeden geçtikten  sonra  bir tünele  girmişlerdi. Bu tünelin  sonu  ahırda bitiyordu. Ahırdaki  atların  birine bindi Kenna.  Az ilerde ki hana  girdiler. Hancı Kenna  ya bir oda ata ise  yem vermişti. Odaya geçtiklerinde  Mary melek gibi uyuyordu. Çok güzel bir bebekti.  Annesinkiler  gibi kahverengi  gözleri vardı. Ama babasına  çok benziyordu. Gülüşü ağlaması  uyması aynı Kral James di. Leydi Kenna Kral  James  e aşıktı. Bunu sadece Kral  James ve Tanrı biliyordu. Kral James  ona onu asla sevmeyeceğini  söylemişti. Ama kalbi bir türlü söz dinlemiyordu. Yıllar geçsede kalbinin  derinliklerinde Kral  James  vardı. Onu son nefesine kadar  sevecekti.

7 Yıl  Önce
Prenses Margeret  muhafizlarla  birlikte dışarı çıkmıştı. Festivale  doğru  gidiyorlardı.  Biraz ilerde de bi köle pazarı  kurulmuştu. Prenses  Margeret ' ın  dikkatini o pazar çekmişti. Arabacıya  oraya sürmesini  söylemişti. Arabacı ne kadar  istemesede  yapmak  zorunda kaldı. Çünkü o bir varis  ve prensesti. Prenses Margeret  pazarı gezmeye başladı. Anlaşılan  savaşta esir alınan  insanlar  burada satılıyordu. Margeret  ın dikkatini pazardaki bi  kız çekmişti. Margeret la  yaşıttı. Ama ondan fazlasıyla  küçük gözüküyordu. Yüzünde bi kaç kırbaç  izi vardı. Fazlasıyla  zayıftı. Saçları  yer yer dökülmüş ve yanmıştı. Margeret  kızın yanına  gitti  ve adını sordu. " Adım Kenna" dedi kız fazlasıyla  korkmuştu. Aksanından  bir İskoçyalı  olduğu anlaşılıyordu. Kızın  yanına  oturdu. O an pazarcı adam geldi. "Eger almayacaksan  yanında durma. Hem sen buraya nasıl geldin? Burası senin gibi küçük  hanımlara  uygun değil" dedi hiddetle  pazarcı adam. O an muhafizın  biri söze atıldı. " Senin karşında kim var biliyor  musun" dedi sinirle. Pazarcı " Gereksiz  bir soylunun  gereksiz  bir çocuğudur." Dedi küçümsiyeci  bir  tavırla. " Senin o gereksiz  dediğin  aile varya onlar Ingiltere  Kraliyet  Ailesi bu kızda   Prenses  Margeret" dedi muhafiz. Pazarcı bunları duyunca utandı. 'Çok  öz-zür d-dilerim  majesteleri. Dedi ve Prenses  Margeret ' ı selamladı. " Önemli değil pazarcı. Şimdi  sana bi teklifim olacak. Bu kızı  bana ne kadara verirsin" dedi. Arkasındaki kızı  göstererek. Bi insanın  bir mal gibi satılması  hiç  hoşuna  gitmiyordu. "O size göre uygun değil ben size daha beceriklilerini göstereyim" dedi.
" Ben bu kızı  istediğimi  söylemiştim".dedi hiddetle  Prenses  Margeret. "Peki prensesim. Bu köle benim  size  demin  ki davranışım  için hediyem  olsun "dedi. " Peki".dedi  Prenses  Margeret. Kızın  yanına gitti. "Benimle gelmek ister  misin "dedi. Kızın yüzünde bi gülümseme  oluştu. "Evet leydim " dedi. " O bir leydi değil aptal kız  o bir prenses "  diye bağırdı pazarcı. Kız  bunu duyunca utandı. Af diler  gözlerle prenses  Margeret 'a baktı. " Benim yanımdaki bi  leydiye  bunu diyemezsin"dedi prenses. Kenna bunu duyunca  çok şaşırdı. Leydi demişti prenses. Leydi  Kenna  kulağa  hoş geliyordu. "  Haydi leydi  Kenna hazırlan gidiyoruz" dedi  prenses Margeret. Arabaya binip o pazardan  uzaklaştılar.

Günümüz
Güzel günleri düşünürken Leydi Kenna' nın gözünden  bi kaç damla düştü. Kraliçe  Margeret'  a değer veriyordu. Onun ailesi  gibi olmuştu. Hatta Kenna ' ya İskoçya ' da  şato  yel değirmeni birde kocaman  bir  arazi vermişti. Eğer  Elizabeth' e gidmezse  İskoçya ' ya geri gidecekti. Mary orda saklayacaktı. Onu eğitecek , zamanı  gelincede prenses  olduğunu  da  söyleyecekti. Mary' nin  ağlama sesiyle  uyandı Kenna. Acıkmıştı. Mary ' yemek bulmak  için  aşağıya  indi. Aşağıda  Hancı  ve bi adamı  konuşurken buldu. Konuşmaya  kulak  misafiri  oldu. 'Kraliçe  Margeret  çok iyi bir kraliçe ve insandı' dedi hancı  adam. "Haklısın çok  iyi bir insandı. Halktan birisi gibiydi. Evim yandığında bizzat  kendisi geldiğinde  çok şaşırmıştım.  Bir kraliçe bir pazarcının  ayağına nasıl gelirdi  diye düşündüm  hep. Ama gerçek  kraliçe  olmak bunu gerektiriyormuş " dedi uzun boylu  genç adam. " Kalbi  kadarda güzeldi  aynı zamanda" diye ekledi genç adam. Kraliçe Margeret  ' ın herkes  gibi kahverengi saçları  vardı ama o saçlar  bile onda daha özel ve güzel duruyordu.  " Ama insanı en  çok  üzen  şey ne biliyor  musun Tom kendi halkı  tarafından yani Ingilizler' ın onu öldürmesiydi". Duyduklarıyla  şoka uğrayan Kenna adının Tom öğrendiği  hancının  yanına gitti. " Bana süt ve biraz yulaf verir  misin" dedi. " Elbette  leydim" dedi adam.  Hancı  gidince genç adamın  yanına gitti. " Bana  Kraliçe Margeret  hakkında  ne biliyosan  çabuk söyle " dedi Kenna "Dün gece sarayı  basan ingiliz  askerler  tarafından zehirli kılıçla  yaralanmıştı. Bu günde  ölüm haberi yayınlandı. Kıyafetlerini  ve taçını  az ilerde ki  gölde bulundu " dedi adam. "  Peki  bu haberleri  nereden  alıyorsunuz " dedi Kenna "Leydi Lola nın  öldüğünü  sanmışlar. Onu orada sarayda bırakıp  diğer  leydileri  ve kraliçeyi alıp  gitmişler. Bunlarıda Leydi Lola anlatıyor "  dedi  adam "Teşekkür  ederim" dedi Kenna " Rica ederim leydim " dedi adam. O arada hancı Kenna nın istedikleri  ile  gelmişti. Kenna adama parayi  verip  yukarı  çıktı. Mary ' nin karnını  doyurdu. Daha sonra tuttuğu  göz yaşlarını  salıverdi. Canı yanıyordu. Kardeşi  dediği  Kraliçe  Margeret  ölmüştü. Hepsini de kardeşi  denilecek  Elizabeth yapmıştı. Hıçkırıkları  artarken Mary de ağlamaya başlamıştı. Mary ' i  kucağına aldı. Margeret  onu ona emanet etmişti. Ve söz verdiği  gibi onu koruyacaktı. Artık Ingiltere'ye gitmek yoktu. Fransa da güvenli  değildi.   Iskocya ya gidecekti  kararlıydı. Göz  yaşlarını sildi. "  Ağlama Mary annenin intikamını alacağız artık güvende olacaksın" dedi . Oysa bu dediklerine  kendi bile  inanmamıştı.
                    Devam edecek..
  

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 17, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ReignHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin