Bölüm şarkısını dinlerseniz çok sevinirim.
Multimedya da Umut-Devrim-Deniz var ❤
Müzeyyen Senar - Ben seni unutmak için sevmedim
Severken yanardı her insan ve herkes kendi ateşini harlardı.Sevmek zor işti,özlemek ölüm.Ama bir insanı hem sevip hem özlerken dokunamamak cehennemdi.
İstanbul sokaklarının altını üstüne getirdikten sonra akşamı Necmi Amca'nın meyhanesinde sonlandırmaya karar verdik.Meyhaneden içeri girince ortada yanan sobanın alevine ve içerinin loş ışığına Müzeyyen Senar'ın o naif ve büyüleyici sesi eşlik ediyordu
"Ben seni unutmak için sevmedim
Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim
Bekledim sabah akşam yollarını
Ölmek istedim bir türlü ölmedim"İçime işlerdi hep bu ses bu ezgiler... Sahi ben Devrim'i unutmak için mi sevmiştim ? Aslında bizde onunla her çift gibi olabilirdik.Ben onu çok mutlu edebilirdim,onunla uyuyabilirdim,elele sokak sokak gezebilirdik ama bunun için onun da beni sevmesi gerekirdi.Ben ona nefes olmak istiyordum,aile olmak istiyordum,gözleri sürekli dalıp giderken onu kendime çekip sararak derine dalan gözlerini öpmek istiyordum.Bunları yapamamak canımı yakıyordu.Her seferinde canım çıkıyordu ama Devrim bir an bile çıkmıyordu içimden.Aklıma heyelan gibi akan düşünceleri bir kenara bırakarak Devrim ve Deniz'in oturduğu masaya geçtim.Devrim yanımıza gelen garson çocuğa siparişler verirken meyhanenin sahibi Necmi Amca geldi masamıza,
- Devrimim, diyerek ayağa kalkan Devrim'e sarıldı ve devam etti
- Hoşgeldin komiserim gözüm yollarda kaldı üç aydır sensiz buraların tadı tuzu yok, Devrim gülümseyerek adamın elini öptü
- Geldim işte Necmi Baba özlemişim seni ve İstanbul'u
O anda içimde bir şeyler koptu sanki.İstanbul'u özlemişti,Necmi Amca'yı özlemişti,meyhaneyi bile özlemişti ama beni özlememişti,onun özleyemediği tek şey bendim.Ben bu düşüncelere dalmışken beni kendime getiren bir hışımla konuşmaya başlayan Deniz'in sesi oldu
- Aşk olsun Necmi Amca biz gelince pek sevindiremiyoruz herhalde seni, dedikten sonra tıpkı küçük çocuklar gibi yüzünü düşürüp onlara arkasını dönmüştü ki Devrim o anda tek kaşını kaldırarak ona döndü
- Sen buraya kimle geldin Deniz ? Ve evet şimdi yandık diye geçirdim içimden
- Şey abi yani biz şey Umut'la geldik birkaç kere, arkadaşım kolumu sıkıca tutup bana gözleriyle kurtar beni der gibi bakıyordu.Deniz'in bir erkek arkadaşı olduğunu biliyordum ama daha tanışamamıştım muhtemelen onunla gelmişti
- Evet beraber geldik ne var bunda gelemez miyiz iki genç kız olarak ? resmen Devrim'e meydan okumuştum sinirle gözlerimin içine bakıyordu
- Hayır efendim gelemezsiniz, Necmi Amca bütün bu konuşmaları dinlerken Deniz'e göz kırptı bu demek oluyordu ki onu ele vermeyecek
- Kızlar doğru söylüyor Devrimim hem ben buradayım bana da mı itimadın yok ?
- Ondan değil be Necmi Baba
- Neyse neyse hadi oturun donatsın çocuklar masanızı.
Dakikalar sonra masamız mezelerle dolmuştu.Karafakiden rakıyı alıp kadehlere doldurdum.Devrim'e çok rakı az su,Deniz'e az rakı çok su,bana ise sek.Biz kadehleri tokuştururken şarkı değişmişti ama bu kez Devrim eşlik ediyordu Müzeyyen Senar'ın o eşsiz sesine;
- İkimizinde saçları ak öyle durup bakışacağız
Tam o anda göz göze geldik.İşte o an benim filmim bitmeliydi,o saniye ölmeliydim.Bu dünyada gördüğüm son şey onun gözleri duyduğum son ses ise onun huzur dolu sesi olmalıydı ve ben huzurla ölmeliydim.Ama ölmedim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
ChickLitAcı,ayrılık ve gözyaşı olmasaydı mutluluğun bir anlamı kalır mıydı ve yahutta kavuşmanın ? Vuslatı kıymetlendiren ayrılık değil miydi zaten o zaman sonunda kavuşmak varsa ayrılıkta güzeldi acıda.Peki ya vuslatı olmayan ayrılıklar ne olacaktı ? Yoks...