Black City

Kapkaranlık sokaklarda koşuyorum.Telefonumun ışığıyla etrafı görmeye çalışıyorum.Biri çıkıp "Böö" dese felç...Ellerimde kalan kanları hırkama sürttüm.Pek işe yaradığı söylenemez.Soğuktan buz tutmuş bağcıklarımı bağlamak için eğilmiStim ki "Mariee" diye bağıran sesle titremeye başladım.Beremi kulaklarıma kadar çektim.Belkide sadece zihnimin bana oyunu..."Mariee" Çenemi hissetmiyorum.Zincir sesi tıngırdamasıyla kafamı aya çevirdim.Yaprakların üzerindeki su damlaları parlayarak gözümü aldı.Ağır ağır yaklaşan zincir sesinden korkmaya başladım.Kafamı geriye doğru çevirdim ki...Simsiyah saçları kireç gibi yüzü....Kanlı elbisesi.Ağır bir demire zincirle bağlıydı.Bacaklarım beni taşıyamaz durumdaydı.Arkadaki demirini sürükleyerek yanıma geldi.Kupkuru dudaklarıyla "SUU..."  diye inledi.Mor gòzleriylr beni baştan aşağı süzdü.Kaçmak istiyorum ama yere yapışmış gibiydi ve hareket edemiyordu.Duygularını yitirmişti.Vucüdum kilitlenmiş gibiydi."SUUU..." Arkadan sertçe sarsıldım.

"Koşşş Marieee" Koşmak istiyordum bir şeyler söylemek istiyordum haykırnak istiyordum!! Kilitlenmiş gibiydim ki o an omuzlarım beni yere çekti.Yerde yüzükoyun yatıyordum.Biri beni sırtına aldı bir canavar veya hrneyse birşey olduğunu dùşündüm.Vucüdum yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı.Bu yüzden etrafa tekmeler savurmaya başladım."Benim Dylan!" Vucüdum gevşedi ve ayaklarım yere süzüldü.Gözlerim kapalıydı.Açmaya korkuyordum ama.Bir çift mor göz!!