Bir kahvenin 40 yıl hatırı var derler, size soruyorum bir fincan çayın hatırı kaç yıla bedeldir yada kaç ömre, karşımdasın yine gözlerim seyreliyor karşıma geçmişsin rezervasyon yaptırmadın oysa kalbimin köşesindeki en kral masaya, oturmuşsun karşımda bir sigara yakacak kadar bekleseydin bari ama beklemedin ben senin yerine de yakarım sigaranı ben öyle beylik laflar edip geceleri yakmaya kalkmam genelde onu sen yaparsın sevdiğim, gecelerimi yakarsın sonra ardına bakmadan gidersin değil mi en sevdiğim, beni anlayan geceleri mi yakma, kıyma pencereme yansıyan ışıklarıma, yazamıyorum varmıyor elim yazmaya, tıpkı doyamadığım gibi gözlerine bakmaya baka kaldım ardından öyle ne güzel gittin be, oturmuşsun karşımda bir fincan çayını yudumlamak dışında yaptığın her fiili hareketi ezberliyorum çayın buğusu gözlerime kaçtı galiba yada yine ağlıyorum dikkat et çayın dibindeki parçalara onları bırak kalsın birikintinin içinde nasıl bir bağ ise artık onlardan hep tiksindik boğazımıza durma korkusuyla, bir fincan çayı mahvetmeyelim sonra kahve içseydin keşke en azından onlar artık anlamış durumu ne kadar yudumlasan da gelmiyor ağza tortusu, hem kırk yıl hatırın olurdu değil mi tortuda bırakılan kırk yıl hatır sana soruyorum şimdi bir fincan çay... kaç yıl olur en son bana hatırı..?