Annem ile babam eve geldi.
Hiç keyfim yoktu. Odamdan çıkmak istemiyordum. Odamda bir o tarafa bir bu tarafa küçük adımlar atıyordum. Çekmecemdeki 2 tane mektuptan en alttakini çekip çıkardım. Dumbledore'un mektubu... Gözümden yaşlar gelmeye başladı. Teker teker göz damlalarım mektubun üstüne damlıyordu. O eski kağıdın üstündeki mavi mürekkep göz damlalarım ile dağılıyordu. Hayatım neden bu kadar kötü olmak zorundaydı? Neden? Yatağa uzandım.
***Birkaç hafta sonra pazar günü:
***
Lily den mektup geldi! Petunia mutfağa gel!
Diye bağırdı babamHemen geliyorum!
Merdivenden koşarak indim. Mutfağa doğru koştum. Babamın omzundaki baykuş benim omzuma kondu. Bu baykuş geçen gelen baykuş aynı değildi. Daha iriydi. İri olmasının sebebini taşıdıklarından anladım.
Günaydın Petunia!
Dedi annem.
Günaydın anne.
Hey tatlım sana da bir paket var.
Dedi babam hemen bana uzattığı paketi aldım. Masadan bir sosis alarak baykuşa verdim.
Omzundaki baykuş gagasını teşekkür edercesine bana sürtü. Daha sonra uçup gitti.
Paketi odama koyup yemek masasına geçtim. Son birkaç haftam Lily'yi hiç düşünmeden geçti. Onu
ne güzel unutmuştum. Gönderdiği paketi açasım gelmiyordu.Düşüncelerinizi yoruma yazın nasıl devam ettirebilirim? Düşünceleriniz lazım! ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ucube: Petunia Evans' ın Günlüğü
FanfictionHarry Potter Serisini Sevenlere Harry'nin Teyzesi hakkında ilginç şeyler öğrenebileceğiniz bir kitap.