( Medyada Su var )
Elini tuttuğum Suyun yaşlı gözlerine son kez baktım .
- Birazdan çok hızlı koşmamız gerekiyor tamam mı ablacığım ?
Su yaşlı gözlerini elinin tersiyle sildi. Küçük parmaklarıyla elimi daha sıkı kavradı.
- Ben Ateş krallığını bırakmak istemiyorum.
Saatlerdir tuttuğum göz yaşlarımı istemsizce bıraktım .
- Belki bir gün yine geliriz su perim . Hem o zaman daha fazla insan olur .
Su mavi gözlerini benim kahverengi gözlerime dikti .
- Korkuyorum abla
Ona belli etmemeliydim. Benim korktuğumu anlarsa herşey çok daha kötü olurdu .
-Korkma ablam hiçbir şey olmayacak
Yırtılmış perdeyi hafifçe kenara sıyırdım . Etrafta hiç bir canlı görünmüyordu . Kaçacaktık ama nereye ? Daha önce Ateş krallığından dışarı hiç çıkmamıştık ki .
Suyu sırtıma aldım ve bütün gücümle koşmaya başladım . Sessiz krallıkta adım seslerim duyuluyordu. Yorulmuştum ama koşmaya devam etmeliydim . Hangi yöne gidiyordum acaba ?
Saatler geçmişti ben çoktan koşmayı bırakıp yürümeye başlamıştım . Suyun hıçkırıkları artık duyulmuyordu . Uyumuş olmalıydı . Hala Ateş krallığındaydık . Sesler duyuyordum . Büyük bir ağacın gövdesinin arkasına saklandım . Su uyanmıştı şaşkınca bana bakıyordu .
- Kaçabildik mi abla
-şş sessiz ol su .
Ellerimle suyun küçük ağzını kapattım . Bu sesler erkek sesiydi ve gittikçe yaklaşıyordu .
- Orada kim var ?
Bizi duymuşlardı . Ne yapmalıydım . Çaresizce yere çömeldim .
- galiba krallıktaki son kişileride bulduk
Ses artık çok yakınımdaydı . Suyu tekrar kucağıma aldım ve tükenmiş olan gücümle tekrar koşmaya başladım .
-Ordalar
Bizi görmüşlerdi benden çok daha hızlı koşuyorlardı . Pes edemezdim .
- Kaçamazsınız.
Sert bir vücuda çarpınca Suyla birlikte yere düştük . Korkmuş gözlerimle çarptığım kişiye baktım . Karanlıktan sadece yeşil gözleri görünüyordu . Suyu kendime çektim ve kollarımla ona sıkıca sarıldım .
-Lütfen gitmemize izin verin
Dedim . Asla kimseye yalvarmazdım . Çaresizlik insana yapmam dediklerini yaptırıyormuş.
Karşımdaki kişi çömeldi ve eliyle çenemi kavradı .
- Sizi kendi krallığıma götüreceğim .
Sinirle ellerini ittirdim . Diğer adamlar bize daha da yaklaştılar ve Su ile beni ayırdılar .
Kollarımızı tuttukları için haraket edemiyorduk .
- Efendim bunlarıda esirlerin bölümüne götürelim mi ?
Bu yeşil gözlü canavar bunların efendisiymiş demek
- Hayır küçük kızı esirlerin yanına büyük olanı saraya getirin .
-Hayırr Miraa , beni bırakma lütfen
Artık ağlıyordum yapacak hiçbir şeyim yoktu
- Lütfen yalvarıyorum bizi ayırmayın korkar kardeşim tek başına
Adamların ellerinden kurtuldum ve yeşil gözlü canavara hızlıca yaklaştım .
- Lütfen lütfen yalvarırım bizi ayırmayın kardeşim bensiz yapamaz .
Adam tam gözlerimin içine bakıyordu sert yüz hatları vardı .
- Peki bir seferlik öyle olsun bakalım . Dedi daha sonra kafama siyah bir çuval geçirildi ve hiç birşey göremiyordum . Bizi bir yere oturtular galiba bir arabaydı . Su hemen yanımda oturuyordu onun elini tutuyordum . Uzun bir süre sonra araba diye düşündüğüm şey durdu . Bizi indirdiler .
-Abla çok karanlık yanımda duur .
Suyun elini daha sıkı tutmaya başladım . Kafamızdaki çuvallar çıkarılınca . Gözüme aniden gelen güneş ışınları yüzünden gözlerimi kıstım . Çok güzel bir yere gelmiştik . Su ve benim bileklerimizde kelepçe vardı . Arkamı döndüğümde o adamı gördüm gülümsüyordu .
- Tehlike krallığına hoşgeldiniz bayanlar ben Yiğit buranın kralıyım ...