Vakit gelmişti. Balkondan bulut oluşturup, üstüne oturmuş bükücülere baktım. Neredeyse hepsi yaşıtımdı. 19 yaşındayım, genç olmama rağmen düşüncelerim çok olgun. Bu yüzden dedem krallığı bana emanet etti. Fakat şuanda emanet ettiği krallığı yok etmek zorundayım. Derin bir nefes alıp zihnimi kontrol altına aldım. Kendimi havalandırıp uçarak aşağıya indim. Krallığa doğru dönüp kollarımı iki yana açtım ve sözleri yüksek sözle söylemeye başladım.
"Kehanet gerçekleşene kadar, yeni bir varis adanana kadar, krallığı yok ediyorum." deyip ellerimi yere doğru indirdin ardından hızlı bir şekilde havaya kaldırdığımda krallık sallanarak zeminden ayrıldı. Üstünde bulunduğumuz zemin Plüto'nun yerlerine karıştı ve son olarak fısıldadım.
"Yok ol."
Krallık ilk başta küçüldü ardından ise küçük bir karadelik açılıp içeri çekildi. Artık bir evimiz yoktu. Arkamı dönüp bükücülere doğru konuşmaya başladım.
"Dostlar, dünyada birlikte olmamız sakıncalı şimdilik hepinize sadece benim hissedebileciğim bir işaret bırakıyorum. Merak etmeyin, ben sizi bulacağım." deyip her bükücünün gücüne özel işaretlerini kollarına işledim. Ardından ellerimi yumruk yapıp bizi dünyaya götürecek olan sözleri söylemeye başladım.
"Krallık 675 parçaya bölünecek. Her şey hazır olana dek denge bozulmayacak." deyip ellerimle birkaç hareket yapıp gözlerimi kapadım. Etrafımda uğultular artmaya başlayınca gözlerimi açtım. Bir sokaktaydım ve şanssızlığım üzerine bir kavgaya şahit oluyordum.
"Lanet." diye fısıldayıp gözlerimi üstümde gezindirdim. Sokağa çıkılabilir bir kıyafet vardı üzerimde. Diğer bükücülere şans dileyip. Beni fark etmemeleri için hızlı adımlarla
sokağın çıkışına yürümeye başladım. Fakat sokağın çıkışı kavgaya daha yakındı ve fark edilebilirdir. Güçlerini kullanıp görünmez olursam da fark edilebilirdir. En sonunda daha hızlı adımlarla yürümeye başladım. Tam köşeden dönecekken bir ses duydum."Hey kız." diyen kişiye baktım. Türkiyedeydim çünkü adam türkçe konuşuyordu. Bu arada bu bilgileri bütün bükücüler biliyor. Malum nereye gideceğimiz belli değildi ve her şey planlı olmak zorundaydı.
Çocuğu takmamış gibi yaparak yürümeye devam ediyorken. Ön sezilerim sayesinde çocuğun arkadan koştuğunu anladım. Gözlerimi büyültüp son hız koşarken bir yandan da hava gücümle düzenli solunum sağlıyordum. Sonunda insan kalabalığı bir yere girdim. Burası bir caddeydi. Ben kalabalıkta ilerlemeye devam ederken psikopat çocuk beni takip etmeye devam ediyordu. En sonunda en ıssız ara sokağa girdim. Sinirlerin iyice gerilmişti. Çocuk beni takip edip girdiğinde yıkık bir apartmanın içine girdim. Ve beklemeye başladım en sonunda adım sesleri yavaşladı ve çocuk girişte belirdi. Yüzünde pis bir sırıtış vardı. Cidden dünya çekilmez bir yermiş. Gözlerimi çocuğa dikip fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Krallığın Yok Oluşu
Science FictionHer türlü kurgudan okuyanlar için yazılmış bir kitaptır. İçinde: -Bilim Kurgu -Macera -Mizah -Romantizm bulunur. İyi okumalar. Hygieia