Büyük bir çığlık döküldü, dudaklarından.Sadece kendisi duydu.
Bir çığlık daha döküldü, dudaklarından.
"Uyandın, korkma!"
Bu sefer Jongin duydu.
"İyisin ve buradayım Soo." Jongin, uykulu gözleriyle boğukça fısıldayıp saçlarını okşadığında, gözlerini tavana dikti.
"Uzun zamandır kabus görmüyordum... İyi geldi." Kyungsoo gerilen ortamı sakinleştirmek için gülümsedi.
"Bebeğim, su ister misin?" Jongin, beyaz tenli oğlanın ellerini tutarak gülümsedi.
"Jongin," dedi tuttuğu elleri sararken. "Ellerin niye bu kadar soğuk?" Sevgilisinin elerini ısıtmaya çalışırken çatık kaşlarıyla sormuştu.
"Sanırım çıplak yatmak vücuduma iyi gelmedi." Jongin arsızca göz kırptı ve eğilerek Kyungsoo'nun beyaz boynuna dudaklarını bastırdı.
"Acıktım kahvaltı etmemiz gerek~" Kısa olan rotası değişen dudakları iterek, mızmızlandı.
Kyungsoo, yataktan çarşafı beline sararak kalktıktan sonra duş almak için banyoya girdi. Jongin'i arkasından sürüklerken esmer oğlanın ayağı kayıp yere düşmesiyle kahkahalarla boğulmuş ve sevgilisinin uyarı niteliğindeki bakışlarıyla kendini durdurmaya çalışmıştı.
Kısa ve yaramazlıkla biten kısa bir duşun ardından Kyungsoo kahvaltılık yiyecekler hazırlıyor, Jongin ise banyoda saçlarını kurutuyordu. Pirinçli omleti iyice kızarttıktan sonra servis tabaklarına pay etti.
Jongin mutfağa girdiğinde ona doğru ilerledi ve masaya doğru vücudunu çekerek hâlâ nemli kalan ıslak tellere parmaklarını doladı.
"Hadi artık omlet soğudu." Kyungsoo, Jongin'nin dudaklarına arsızca yapışmasından sonra zorla kendini çekti.
İkili kahvaltılarına başlarken Jongin salamdan bir parça alıp ağzına götürdü ve Kyungsoo'ya da uzattı.
"Öğleden sonra Bay Jeong'un cenazesi töreni var, gidecek miyiz?" Jongin dolu ağzıyla konuştuğunda, kısa olan tek kaşını kaldırarak sordu, "O adamı sevmediğini zannediyordum?"
"Sevmiyorum." dedi kaş çatarak. "Çalıştığım yerde bana ne kadar eziyet etmiş olursa olsun, sana okulda oldukça nazik davranıyordu."
Kyungsoo tebessüm ederken başını salladı. Jongin işe yeni başlayan tecrübesiz kızdan dert yanarken onun arada sallanan perçemini izledi.
Kyungsoo, Jongin'in konuşurken kulladığı mimikleri çok seviyordu.
***
Cenaze töreninde dualar edilmiş göz yaşları dökülmüştü. Kyungsoo tören boyunca insanları seyretmişti. Ders hocası Hang, iyi bir adammış ki, bu kadar seveni var diye düşündü. İnsanlar her ne kadar bunu eceli gelen bir ölüm olduğunu düşünse de, yollarda bulunan kan izleri ile birlikte aynı gün ölmesi akıllarda soru işareti bırakıyordu.
Fakat Bay Jeong'ın üstünde tek bir kan izine rastlanmamıştı. Çevrede ki insanlar çoktan bunu abartıp süsleyerek gerilim filmlerine taş çıkartır cinsten komşularına anlatıyorlardı.
"Sahte insanlar..." Kyungsoo ahu gözlerini konuklara çevirerek mırıldandı. "...Şu çocuk daha dün ödevi iki sayfalık verdi diye, hocaya küfür ediyordu." Sinirle dudaklarını ıssırdı. "Şimdi gelmiş hüngür hüngür ağlıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sing me to sleep
Mystery / Thriller"uyan, kyungsoo." jongin'in melodik sesi. korku dolu bir fısıltı. "uyanmaktan korkuyorum." "neden?" "uyandığımda... uyandığımda yerimi bir başkası alabilir."