-"Karanlık Lord, aramızda Clary Grindelwald'u da görmek istediğini babama ayrıca bildirmiş."
Genç kızın yüreği hızla atarken, midesinin korkudan kasıldığını hissetti. Her an akşam yediklerini boşaltabilirdi. Renginin solduğunu fark eden birkaç kişi ona destek olmaya çalışsa da Bellatrix bundan fazlasıyla keyif almış gibi görünüyordu.
-"Ben... ben gelemem." Clary bu iğrenç ortamdan uzaklaşmak istedi. Koşarak kaçmak harika gözüküyordu.
-"Biliyorsun, onun davetine hayır deme şansın yok."Gür kahkahası ile ortak salonu inletti. "Şimdiden bu fikre kendini hazırlasan iyi olur. Lordun karşısında korkudan bayılmak istemezsin."
***
Clary gözlerini açtığında güneşin doğmakta olduğunu fark etti. Yataktan yavaşça doğruldu ve yorganı ittirip ayağa kalktı. Üniformasını giyip saçlarını taradı. Dudağına hafif bir nemlendirici uyguladıktan sonra hazırdı. Kırmızı damarların belirginleştiğini ve mavi gözlerinin içinde ne kadar tezat göründüğünü fark edince rahatsız oldu. Çok kitap okuduğu zaman başına gelen bu durumdan kurtulmak için yanında sakladığı göz damlasından birer damla damlattı. Uzun kirpikleri her zaman ki gibi ıslanmış, daha koyu ve belirginleşmişti. Güzeldi. Fakat bu hiçbir zaman genç kızın umurunda olmamıştı. Asasını da cebine koyduktan sonra yatakhaneden çıktı. Ortak salonda birileri toplanmış sessizce bir şeyler konuşuyordu. Kalın bir ses duymasıyla durdu. Bu Rodolphus Lestrange'dı.
-"...amacının farklı olduğunu düşünüyorum. " Bu sefer daha ince olan bir erkek sesi devam etti.
-"Her ne olursa olsun kızdan istediğini alana kadar her türlü yöntemi deneyecektir. Bizim bu durumda yapabileceğimiz pek bir şey kalmıyor. Karanlık Lordun karşısında durmak aptallık olur."
-"Ama Clary'nin babasıyla bir bağının olmadığı gün gibi ortada Lucius! Onda istediği bilgi yokken niye ona işkence etsin? Buna göz mü yumacağız?" Clary korkuyla yutkundu. Destek almak için daha çok duvara yaslandı.
-"Karanlık Lord aptal değil. Mutlaka başka bir planı vardır. Ayrıca sen niye bu kadar çok önemsiyorsun bu kızı? "
-"Benim Bella'yı sevdiğimi biliyorsun. Konuyu saptırma." Duyduklarını sindirmeye çalışırken buradan nasıl çıkacağını planlıyordu. Kimsenin onun kulak kabarttığını düşünmemesi için yatakhanenin kapısını çarptı. Sanki koridora yeni gelmişçesine merdivenlerden aşağı indi. Kapının çarpma sesini duyan Lucius ve Rodolphus susmuş, ona bakıyorlardı. Clary, sanki az önce kendi hakkında konuşmuyorlarmışçasına rahat bir ifadeyle ikiliye "Günaydın." Dedi. Gülümsemesine gerek yoktu. Özellikle de duyduklarından sonra.
Henüz tamamladığı Hayalbozan büyüsünü denemek için mutfağa girdi. Etraf ev cini kaynıyordu ve düşünülenin aksine mutlulardı. Sanki hepsine İmperio laneti uygulanıp, yemek yapmaları söylenmişti.Tezgahta duran kızarmış bir armudu alıp cebine attı. Kimse onu görmemişti ve bu da büyüyü başarabildiği anlamına geliyordu. Sevinçle arkasını döndü. Ve başını çarptı. Hem de boşluğa! Clary'nin gözleri kocaman olurken hızla etrafa baktı ama kimseyi göremedi. Hava da süzülen elmalı kurabiye kafasının yanından geçince kaşlarını çattı. Armudu masaya geri bırakıp kurabiyeyi takip etmeye başladı. Her geçen saniye de daha çok ısırılan kurabiye yavaş yavaş tükeniyordu. Hızını daha da arttırdı. Bir şeye takılıp yere düşünce tiz bir çığlık attı. Birkaç saniye sonra her şey sessizleşmişti. Gözlerini açtığında yerde uzanan siyah saç tutamı gördü. Boşlukta duran ve devamı olmayan bir saç tutamı. Eliyle uzanıp saça dokunurken parmakları ince ipek bir örtüye temas etti. Örtüyü yavaşça sıyırdığında önce kahverengi gözlerle karşılaştı. Ve okka gibi bir burunla. İnce dudaklar ve bembeyaz bir ten...Sirius.
Clary hızla onun üstünden kalkmaya çalıştı ama belinde hissettiği eller sayesinde olduğu yere mıhlandı. Ağzından dökülen iniltiye engel olamadı. Yanakları ise yeni olgunlaşmış elma kadar kızarmıştı. Çocuk bu sefer elleriyle Clary'nin saçına dokundu ve bir örtü varmışçasına çekti. Ama eline havadan başka bir şey gelmedi. "Sende kimsin?"
Genç kız bir daha şansını deneyip kalkmaya çalıştı ama Sirius buna izin vermedi. Asası yere yuvarlanırken derin bir nefes aldı. Uzanıp onu yakalamaya çalıştı ama Sirius ondan önce kaptı. Clary ağlamak istiyordu. Sinirle dilini ısırdı ama sesini çıkarmadı.Tekrar ayağa kalkmaya çalıştı ama lanet olası çocuk yüzünden başarısız oldu. En sonunda dayanamayıp Sirius'a var gücüyle tokat attı. Onun bu boşluğundan yararlanıp elinden kurtuldu. Asası için hamle yaptığında üstünde ki büyünün zayıfladığını fark etti. Rengi gittikçe belli olmaya başlamıştı. Görünmemek için hızla bahçeye koştu. Kalbi nefesi kesecek türden çarparken arkasına bakamadı. Sirius ensesinde olabilirdi. Hagrid'in kulübesine varınca yavaşladı ve büyük bir ağacın gövdesine yaslandı. Etrafta kimse gözükmüyordu. Rahatlama hissi dört bir yanını sararken arkasında duyduğu sesle sıçradı.
-"Burada ne yapıyorsun böyle?" Clary yavaşça arkasına dönerken ne cevap vereceğini düşünüyordu.
-"Şey ben.. ben .." Rubeus ona yarım metre yukarıdan tek kaşını kaldırmış bakarken cevap bulmak pek kolay olmuyordu. "Asam. Asamı kaybettim." Clary kendini tebessüm etmeye zorladı. "Sen bahçeyi herkesten iyi tanıyorsun belki asamı görmüş olabilirsin diye sana geldim." Hagrid hala şüpheci gözlerle kızı süzüyordu. "Hayır asa falan görmedim. Aslına bakarsan asasını kaybeden birini hiç görmedim. Sen bir ilksin." Clary onun bu ithafına başını eğerek cevap verdi. Yalan söylemekte berbattı. Ve Hagrid kızın yalan söylediğini anlamıştı.
-"Şey.. eğer görürsen bana haber verirsin olur mu?" Hagrid başını sallayınca kız daha fazla uzatmadan şatoya geri döndü. Tek kelimeyle rezil olmuştu. Hem de o Sirius denen zorbanın yüzünden!
Büyük salona geçtiğinde ağır bir yumurta kokusu etrafı sarmıştı. Son bir saat de yaşadığı aksiyon yüzünden midesi ağzına gelen Clary kusmamak için kendini zor tuttu. Narcissa ona seslenince Clary de gidip onun yanına oturdu."Sabah seni göremeyince endişelendik. Nerelerdeydin? Ayrıca saçlarına ne oldu? Uçan süpürgeye falan mı bindin?"
-"Hayır. Biraz koştum sadece." Kapıdan içeri süzülen Sirius'u görmesiyle kan beynine sıçradı. İlk defa birine karşı bu kadar yoğun nefret besliyordu. Asası onda kaldığı sürece de bu değişmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grindelwald'un Kızı (Harry Potter)
FanfictionBelki de Slytherin'in unutulmaya yüz tutmuş en adaletli cadısı. Soyadı yüzünden insanların bakmaya tahammül edemedikleri Clary. Ve Sirius. -"Obliviate..."