Bölümler kısa farkındayım, üzgünüm. 4 ay kadar bir aradan sonra az da olsa okuyucu kalmasına sevindim açıkçası. Umarım daha da artar. Sizi seviyoruum ^^
Planımızı yapıp kapatmıştık telefonuumarım bir terslik olmamıştır diye düşünürken ellerim telefona gitti.
"Matt?"
"A şey Nora uyandırmadım umarım, beni uyku tutmadı da bencillik sanırım ama seninle konuşmak istedim."
"Hangi konuda?"
"Bilmem, seni daha çok tanımak istiyorum. Her an seninle olmak istemem pek normal değil sanırım ama elimde olmadan istiyorum işte."
Bir önceki telefon konuşmasında keşke yüzyüze olsak diyordum ama şu an kızardığımı çok net hissediyorum, iyi ki yüz yüze değiliz. Yüzüm hemen kendini ele verir maalesef.
"Öncelikle çok tatlısın Matt. Kaç yaşında bile olduğunu bilmiyorum, sahiden kaç yaşındasın? Hangi okuldasın?"
Matt 17 yaşında olduğunu ve deniz kıyısında bir kolejde okuduğunu söylemişti. Ayrıca tanıştığımız sokaktaki okulunda benim okulum olduğunu kolaylıkla tahmin etmişti. Matt'ten 1 yaş küçüktüm, bu ikimiz içinde bir sorun oluşturmuyordu.
Kendimizden bahsede bahsede bir saat kırk dakika falan konuşmuşuz. Yazık dakikaları gitti çocuğun. Bu sürede okulunu, yaşını, instagram adresini, en yakın arkadaşını, en sevdiği rengin lacivert olduğunu öğrendim. Ve varlıklı biri olduğundaki kararım kesinleşti. Şu ana kadar ailesinden hiç bahsetmemişti.
Saatin iyice ilerlediğini görünce sabaha göz altlarımın şişmemesi için koşarak yatağa atladım. Mecaz anlamda atlamak değil, bildiğiniz atladım. Kafamı son anda duvara çarpmaktan kurtardığım için mutlulukta yorganın ve yastıklarımın (3 yastıkla uyumak böyle bir şey) arasında kayboldum. Bir türlü uyku tutmayınca kalkıp masama koyduğum kitabımı aldım. Matt'in notuna tekrar tekrar göz attıktan sonra uyuyakalmışım sanırım. Yani uyandığımda o sayfa açıktı. Kalkıp dişimi fırçaladıktan sonra geceden seçtiğim -ah iyi ki geceden seçmişim- kıyafetlerimi giydim. Saat bire gelirken karnımın kahvaltıya ihtiyacı vardı. Ama heycanım az çok bastırıyordu. Yine de karnımın sonradan vericeği kötü tepkilere karşı bir şeyler yemeye karar verdim. Bugün Cumartesiydi babam işte annemse... annem nerdeydi ya, evde olması gerekirdi. Ona nerde olduğunu sorduğum bir mesaj bıraktıktan sonra mısır gevreği yemeye karar verdim. Zaten evde kimse olmadıkça ya tost ya da mısır gevreği seçeneğim oluyordu. Kahvaltımı da ettikten sonra son kez aynaya bakıp, rimel, parlatıcı ve eyeliner üçlemesinden oluşan makyajımı tamamladım. Saçımıda elimle düzeltip, siyah botlarımı ayağıma geçirdim. Palm sokağında buluşucaktık, evime bir otobüslük mesafeydi ama deniz havasının kimseye zararının dokunmayacağını düşünerek yürümeye karar verdim. Nasıl olsa daha vaktim de vardı. Arkadan adımı bağıran sese dönünce koşmaktan nefes nefese kalmış Matt'i gördüm.
"Matt ne bu halin niye koşuyosun?"
"Evden çıktığından beri peşinden geliyorum. Çok hızlı yürüyodun. Sizin caddenin devamında oturuyorum bende."
"Denize bakan evlerde mi yani?"
"Evet otobüse binmek için durağa yürüyodum, seni evden çıkarken gördüm ama kulaklıklarınla müziğe öyle dalmışsın ki beni duymadın."
"Üzgünüm." dedim öyle güzel bir arabası varken niye otobüsle geliyordu ki acaba diye düşünmekten kendimi alamamıştım.
Onunla sohbet etmek o kadar keyifliydi ki yolun nasıl bittiğini anlamamıştım. Alışveriş merkezine adımımızı henüz atmıştık ki sadece esmer olduğunu görebildiğim bir kız Matt'in boynuna atladı. Benim %5'im insan %95'im kıskançlıktır. Aramızda daha bir şey yokken, kıskançlıktan delirmiştim. Şaşkın gözlerle kıza bakarken fiziğinin bir mankeninkinden farklı olmadığını farkettim lanet olsun! Matt kızı üstünden atıp direk bana döndü;
"Sakın yanlış anlama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarılsak Ya
Teen FictionÇirkin kızların yakışıklı sevgilileri olur ya hani bize hiç denk gelmeyen yakışıklılar işte onların en mükemmeli Nora'yı seçti. Nora ve Matt'in tanışmaları pek filmlerde alıştığımız gibi olmadı onun yerine kötü ve sulu bir tanışma oldu. Ama bu tanış...