"Bence tavuk yiyelim." diyerek büyük bir tavuk restoranına giren Jongin'in peşinden sürüklendiler içeriye. Tadı kalmamıştı Sehun'un. Az sonra aklınca dinine düşkün bir yarım akıllı tarafından küçük bebeğine benzer bir iz bırakılmayacağını nasıl garantileyebilirdi ki? Öne geçip en tenha masaya oturdu. Minseok'u duvarla arasına oturtup gözlerden uzak olmasını sağladı. Sipariş için gelen garsona siparişleri veren Jongin'e aldırmadan oğlunun elini masadaki mendillerle sildi. Gelen yemeklerini yerken Minseok ağzını dolduruyor, şarkılar söylüyor ve babalarını izliyordu. Ne garipti dünya. Dün yurda geri götürülen bir çocukken bugün ailesiyle yemeğe gelmiş mutlu bir çocuktu. Hayat çok garipti cidden.
"Sehun bir şey yemedin, beğenmediysen başka bir şey söyleyelim."
Sehun gülümseyerek baktı kocasına. Her anında sığınacağı limanına uzanıp elini tuttu. "İkinci plana atılmaya alışık olmadığım içindir. Yemekler gerçekten güzel Jongin."
Kestiği büyük parçayı ağzına atıp gevelerken Minseok'a bakıp gülümsedi. Küçük oğlu babasını taklit ederken içinin ısındığını hissetti Sehun. Babalarının onca tersliğe nasıl göğüs gerdiklerini şimdi daha iyi anlıyordu; bir bakış, gülümseme; ufacık bir detaydı dünyayı katlanabilir yapan.
"Babamlaydan eşmey olanı aytık evimize gidebiliy miyiz? Ben şayışın babişimle yatıp uyumak iştiyoyum."
Jongin ufak bir çocuk gibi yanaklarını şişirip tısladı. "Benim planlarım arasında böyle bir şey yoktu ufaklık. Sehun ile aramızda yatmana izin vermemeliydim belki de ilk gece. Sehun şuna bir şey söylesene ya!"
İki atışan çocuk arasında dertlerinden sıyrılan Sehun tabağına bıraktı çatalını. "Daha alacaklarımız bitmedi çocuklar, mızıkçılık yapmayı bir kenara bırakında işimizi bitirelim. Bende çok yoruldum ama bizim yerimize bu işleri yapacak kimsemiz yok, unutmayın."
Hesaplar ödenip yeniden mağazalar arasında mekik dokumaya başladıklarında Minseok'un etrafta koşturmacaları ve Jongin'in 'çocuğa alalım hem bizde oynarız tavrı yüzünden olması gerekenden fazla yoruluyordu Sehun. En sonunda baba oğlun el ele ortadan kaybolmasıyla Minseok'un banyo malzemelerini hızlıca alabilmişti. Liste üzerinde çizilmedik bir iki parça malzeme kaldığında rahatça bir nefes aldı. "Çoğu gitti, azı kaldı."
Az sonra elleri boş ve etrafında bir kirpi eksiğiyle gelen Jongin'e şaşkınlıkla baktı. "Minseok nerede Jongin, 'çocuğu kaybettim de tam olsun'. Nerede söylesene, oğlumu nereye sakladın?"
Jongin bağırarak konuşan sevgilisinin ellerindeki onlarca poşeti alıp sırıttı. "Çok masraflı olacağını anlayınca ilk mağazaya verip toz oldum." Sehun sırtına vurup bağırırken, Jongin açıkladı. "Bulduğu ilk pufun üzerinde uyayabiliyormuş bizim kirpi. Daha fazla harap olmasın diye onu arabaya götürdüm. Sana haber verip ellerindeki poşetleri almaya geldim, merak etme hemen gidiyorum yanına."
Sehun minicik oğullarını, bir başına arabada nasıl bıraktığıyla ilgili onlarca şey söylerken Jongin araca doğru koşturarak ilerliyordu. Sehun'a yapacakları sürpriz için, iki haylaz ortak sabırsızlanırken Sehun listedeki son eksikleri de tamamlayarak arabaya geldi. Arka koltuktan kendisine el sallayan oğlunda hiçbir uyku belirtisi görmeyince ters ters Jongin'e baktı ama o çoktan ıslık çalıp müziğe eşlik ederken arabayı hareket ettirmişti bile.
"Şok şevimli değil mi ama babacım, neden şevmedin ki şen bonibonu. Bakşana şu kulaklaya, tam ışıymalık." Küçük cocker cinsi köpek tombul çocuğun elinden kaçmaya çalıştıkça daha çok sıkılıyordu. "Bakşana şuna ama babişim yaa!"
Jongin arkasından sarıldığı sevgilisinin omzuna bir öpücük kondurdu. "Artık resmi çizilecek bir mutluluk tablosuyuz Sehun. Surat asmayı bırak da şu köpüşümüze tasmasını tak bakalım. Adını kirpimiz hemen bonibon koydu ama istersen değiştirebiliriz, değil mi Minie?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyanın En Yakışıklı Ailesi (Sekai √ )
FanfictionEvlat edinmek... İki erkekten oluşan bir aileye eklenecek yeni çocuk, dünyanın algısı hala değişmemişken, iki erkeğin aşkını, sevgiyi reddeden siyah yürekler varken bir bebeğin o aileye girişi nasıl bir durum oluşturabilir? Ebeveynleri erkek olan b...