Siz hiç sevilmemek nedir bilir misiniz? Galiba ben çok iyi biliyorum. Beni bu hayatta annemden başka seven olmadı. Ne arkadaşlarım ne de babam. Babam annemle beni bir başımıza bırakıp gitmiş. Bir baba nasıl kıyar çocuğuna, nasıl bırakıp gider hiç anlamıyorum. Annem babamla evlendiğinde birbirlerine çok aşıkmışlar. Babam hiçbir zaman çocuk istememiş. Annem sebebini sorduğunda da hiçbir açıklama yapmamış. Sonra hamile kalmış annem, babam bunu duyduğunda çılgına dönmüş. Bir hata sonucu oluşmuşum kısacası. Hoş, bu hayat için başlı başına bir hataydım ya zaten. Sanki ilk hata diğer hataları kuyruğuna bağlamışta inadına peşinden sürüklüyormuş gibi. O ilk hatanın ağırlığı bedenime çökmüş te aldığım bütün kararları hatayla sonlandırıyormuş gibi.
"O çocuğu aldır, istemiyorum. Sana defalarca söyledim bir çocuk istemiyorum"
İşte sihirli sözcükler. Hayatımın başlangıcı için sarf edilen ilk sözcükler diyebilirim.
Annem inatçı kadın ama babamın da ondan kalır yanı yoktur. Annem kararını hiç değiştirmemiş, beni doğurmaya kararlıymış. Çocuğu olmasını herşeyden çok istiyormuş çünkü. Bir de sevdiği adamdan olunca vazgeçememiş. Ama babam bu konuda kesin kararlıymış. Anneme iki seçenek sunmuş."Ya o çocuğu aldırırsın ya da bu saatten sonra ben yokum! "
İşte ikinci defa söylenen sihirli kelimeler. Bu kelimeler ise hayatımın akışını değiştiren havaya serpiştirilmiş birkaç büyülü sözcük.
Annem çok şaşırmış, sevip te evlendiği adam bambaşka birine dönüşmüş adeta. Fakat annem, kaburgalarının altına sığınmış o küçücük şeye kıymayı aklının ucundan dahi geçirmemiş. Yumuşacık yüreği varmış çünkü onun. İşte bu yüzden ona çekmem işimi hiç kolaylaştırmıyordu.
Babam şaşırmış, anneme yüzüne son kez bakmış ve kapıyı çarpıp gitmiş.
İşte o çarpış sesi, bir meleğin kanatlarını koparıp yere atmasıyla etrafa yayılan lanet ses. Ve meleğin şeytana dönüşümünün temsili. Artık o bir melek değildi. Hoş şeytan da değil di ya zaten. O benim için hiçbirşeydi. Sırf beni kaburgalarının altında taşıyan kadını üzdüğü için hiçbirşeydi.
Annem çok beklemiş döner diye ama babam geri dönmemiş . Benim yüzümden her şey mahvolmuş. Ona çok kızardım benden babamı saklandığından dolayı. Oysa saklanmış gerçekler etrafımı çevreleyip beni kötülüklerden koruyan bir kalkınmış meğer. Babasız büyümek kötüydü işte. Her ne olursa olsun kötüydü. İlk okulda babasının elinden tutup okula gelirken bana inat, dil çıkaran o gıcık kızın etkisi, geçen zamanla azalsada gitmiyordu işte. Hayat çok acımazsızdı. Çoğu kızın ilk aşkı babası olmuştur. Oysa benim için o, kanatlarını avcuma bırakıp beni terk eden düşmüş bir melekti. Annem tüm bunlara karşı yıpranmış kanatlarını her gece onun yerine üzerime örterdi. Ve benim için herşey, herkes olurdu o an.
Sırf kopup avuçlarımın arasında kalan sahipsiz kanatlar için hiç bir erkeğe güvenmemek için kendime söz verdim. Sırf bu yüzden hiç erkek arkadaşım olmadı. Küçüklüğümden beri nerede benimle arkadaşlık kurmaya çalışan bi erkek görsem hemen terslerdim . Hoş sadece ben terslememiştim ya, küçüklüğümden bu yana itilip kalkılan bir kız olmuştum. Ağlardım.
Kim ne derse desin insan alışıyordu bir süre sonra... Alışmak zorunda kalıyordu.
Tam on beş yaşındaydım. Aldı karşısına beni annem. Herşeyi anlattı. babamın beni istemediğini, sırf bu yüzden annemi bırakıp gittiğini, annemin canını nasıl yaktığını. Bunları anlatırken gözlerinin döktüğü her damla, kalbime damlamıştı o an. Sessizce attığı çığlıklar kafatasımın içerisinde yankılınmıştı. O zaman anlamıştım ne kadar canının yandığını. O çığlıklar bütün benliğimi yerle bir etmişti. İşte o an ölebilirdim. O acıya dayanamayıp ölebilirdim. Ağlamıştım, ağladım hiçbirşey söyleyemeden sadece ağladım. Çığlıklar ve kalbimin ağrısı o zaman gitmişti işte. Ve o günden sonra anlamıştım, ağlamak güzel şeydi. annem beni bırakmayacağını anlatmak istercesi sarıldı sonra bana. Bunca şeyden sonra kimseyle olmak istemedim. Hep yalnızdım. Ve bunu değiştirmeyi hiçbir zaman düşünmedim. Kendi duvarımı annemin taşlarıyla ördüm. Sadece o ve ben vardım.
Bir gün annem yanına çağırdı beni. Bana güzel bir haberi olduğunu söyledi."Neymiş bu güzel haber annelerin bir tanesi. "
Yanına gidip iki yanağına da sulu sulu öpücükler kondurmuştum
"Taşınıyoruz. "
Gözlerim kocaman açılmıştı.
"Efendim?"
Annem ciddiydi çok ciddiydi hemde. Gerçekten taşınıcaktık. Sebebini sorduğumda beni geçiştirmişti. Zorlamamıştım da zaten. O an tek düşündüğüm şey bu lanet şehirden gidecek olmamızdı. İzmir'deki hayatım son bulacaktı.
Yeni bir başlangıç,yeni bir hayat ve yeni insanlar umarım güzel olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masal
Teen FictionKeşke herşey adım gibi olsaydı Bir varmış bir yokmuş diye başlayıp mutlu sonla bitseydi.... #ACI#AŞk#Nefret#