GÖNÜL GÖZÜ

15 3 0
                                    

~GÖNÜL GÖZÜ~

Şehre gelen dervişin etrafında toplanan kalabalığa gıpta eden,mevkisever bir adam bu hürmetin sebebini merak edip,aynı saygınlığı kazanabilmek için dervişle dost olmayı aklına koymuştu...Günlerce şehirde istirahat eden dervişe yalvar yakar kendisinide yolculuk ettiği diyarlara yanında götürmesini istemişti ısrarla.Fakat derviş,adamın asıl  niyetini farkettiğinden defalarca kendisiyle yolculuk etmesinin imkansız olduğunu söylesede kabul ettirememişti...Sevilmek,gönüllerde yer etmenin öyle,amaç güderek gerçekleşmeyeceğinide anlatsada,yinede nuh demiş,peygamber dememişti adam.Hasılı ikisi birlikte başka bir şehre doğru yola çıktılar en sonunda.Derviş,saygınlık ve mevki umarak,kendisine yoldaşlık etmek isteyen adama dönüp,
-"Göreceksin azizim...Doğruyu yalnıştan ,suçluyu suçsuzdan,haklıyı haksızdan ayırdedecek kadar doğru göreceksin herşeyi..."demişti yolculuğun en başında.Adam dervişin söylediğine anlam verememekle beraber,garipsemiştide.Pekala dediklerini oda görebilirdi nihayetinde...
Uzun yollar tüketip,bir pınarbaşına vardıklarında,iki adamın kıran kırana dövüştüğünü gördüklerinde,derviş elindeki bıçağı,yere yatırdığı kişiye saplamakta olanın eline yapışıp,diğerini öldürmesini engellemişti...
-"Altınlarımı çaldı...Bu adam hırsızdır" diyen eli bıçaklı adam,büyük bir korkuya yere kapaklanan adamın üzerine yürürken,derviş bağırıp çağıran adamı sakinleştirip,hırsız diye suçlanan adamıda yerden kaldırıp şehre kadar yoldaş etmişti kendine...Mevki uman adam"derviş neden bir hırsızı yanında gezdirirki" deyip içten içede kızmıştı bu duruma haliyle...

Üçü beraber tekrar yola koyulmuşlardı sonrasında yine.Saatler sonra da bir handa konaklayıp birşeyler yemek istemişlerdi...O sırada handa,itilip kakılan bir dilenci sıfatlı çocuk görüp,onuda insanların elinden kurtarmıştı derviş...Çocuğun vücudundaki kızarıkları işaret eden insanlar,
-"Hastalıklı öksüz...Defol buradan"diye bağırırlarken,küçük çocukta dövülmekten bitkin halde birşeyler fısıldıyordu.Gözyaşları içindeki çocuğuda yanına alan derviş,karınları doyduktan sonra,tekrar yola koyulmuştu beraberindekilerle...Mevki düşkünü adam yaşadıkları ikinci olayadada"derviş çıldırmış olmalı,yoksa neden hastalıklı çocuğu yanına alsın,bizide,kendinide riske atsın"diye geçirmişti içinden...

Hepberaber dağlar aştıktan sonra,şehre yakın biryerde su kuyusunda ölümüne terkedilen bir adamı görmüşlerdi bu sefer...Derviş güç bela adamı kuyudan çıkarıp boynuna asılmış künyedeki fermanı okumuştu sonrasında..."Devlete hainliğin cezası ölümdür"yazan künyeyi boynundan çıkarıp cebine koyduktan sonrada,kuyudan çıkardığı adamıda peşine takıp şehrin yolunu tutmuşlardı yine hepberaber...Yeni vardıkları şehir,henüz müslümanların sömürge altına alındığı bir ülkenin şehri olduğunu anladıklarında...Etraflarına toplanan müslüman halk,dervişe yine büyük saygı göstermiş, yanında getirdiği kuyudan kurtardıkları kişiyede büyük bir özlemle sarılıp hasret gidermişlerdi...En başında mevki sahibi olmak için,dervişle yolculuğa kalkışan adam merakla dervişin yanına gidip sormuştu bu defa merakla...
-"Ey derviş,bir hırsızı,hastalıklı bir çocuğu ve bir idam mahkumunu yanına katıp geldiğin şehirde,yine hürmet görüyorsun bu nice iştir?"Derviş mahzun tavrıyla adamın gözlerine bakıp,
-"Biz dervişlik cübbesini,saygınlık kazanalım diye giymeyiz ey dost...Bir amaç uğruna, bakmayız etrafımıza.Senin saydığın tüm bu olaylarda,bir adaletle,doğru hükümle,gönül gözüyle bakmak gerekirdi...Pınarbaşında,şu zavallı adamcağızın  boğazına bıçak dayayan adamın ceplerine doldurduğu altınları gördüğümde anladım suçsuz olduğunu.Adamcağız ölüm korkusuyla kendini savunamazken,sen bir hiddetle hırsıza inandın.Oysa sana kalsa,oracıkta bırakacaktık adamı deilmi?Sonrasında handa hastalıklı diye hor görülüp dövülen çocuk.Yanımıza aldın diye çok kızmıştın yine...Bedenindeki lekeler sadece insanların attığı tekmelerle oluşan yaralardı.Bu çocuk,civarda ölen çok ünlü bir alimin oğludur aldığı ilimlede ileride,babası gibi çok ünlü bir alim olacak inşaallah.Handa insanlara birşeyler satarken dövülen bu çocuğu bu yüzden yanıma aldım.Oysa çocuk insanlar kendisine zulmederken dahi onların iyiliği için dua edecek kadar yüce gönüllüydü...Sonrasında kuyuda idam cezasıyla ölüme terkedilen adam,onu kurtardığımada kızmıştın.Oysa künyeye yazılan,adamın devletine ihanet etttiği olsada,künye müslüman bir ülkenin hükümdarının yani şuan bulunduğumuz bu ülkenin eski hükümdarının künyesiydi...Onu oradan kurtardım...Şimdi inşaallah,halkını toparlayıp,müslümanları bu sömürge altından kurtaracak...Hasılı senin ahmaklık saydığın bu şeylerde bir hayır vardı hep.Ve bu hayrıda sadece gönül gözüyle bakanlar görür ey dost..."

GÖNÜL GÖZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin