Hoop ben geldim.
Kitabımız nasıl gidiyor bakalım? Deniz hakkındaki yorumlarınız neler?
Yorum ve oylar ile desteğinizi bekliyorum. İyi okumalar :)
"N'aber fıstık?" dedi, pişkince sırıtırken. Telefona bakmaktan acı kahve tonundaki gözleri kızarmıştı. Yatağa gelişigüzel yattığı içinde kumral ve dalgalı saçları ise dağılmıştı. Gerçi dağılmasa bile onun saçları ile oynamayı sevdiğimden benim dağıtmamda bir ihtimaldi.
"İyidir cano, senden?" dedim, kendimi yatağın karşısında ufak, ikili koltuğa atarken.
Her ne kadar abartıyı sevsem de odamda tercihimi sadelikten kullanmış ve beyaz gri tonlarında döşetmiştim. Biraz hareketliliği sevdiğim için de kırmızı rengini bazı kısımlara yaymıştım. Koltuktaki kırlentlerim ya da dolaplarımın birkaç çekmecesi gibi.
"Aynı işte. Yarın gece ki partiye gidiyor musun?" dedi, yatağımda bağdaş kurarak.
"Bilmiyorum. Sude davet etti ama..." dedim, kararsızlığımı belli ederek. Gerçekten gitmeyi çok istediğim söylenemezdi. "Pek gidesim yok açıkçası. Beni biliyorsun."
"Sude?"
"Sadece işi düştüğünde geliyor bana. 5 dilek karşılığın da partide şarkı söylememi istiyor." dedim, telefonumu alıp Ati'ye mesaj atarken.
Siz: Hala mı engel? (İletilmedi)
"Şu dilek işini bıraktığını sanıyordum." dedi, sıkılmışçasına. Derin bir nefes verip iletilmeyen mesajımın verdiği hüzün ile telefonumu kenara bıraktım. "Can sıkıcı bir hale dönüştüğünü biliyorsun."
"Hadi ama Rüzgar! Eğlenceli oluyor."
En son dileğimde, Sude'yi sokağın ortasına çıkarıp durduk yere kahkaha atmaya başlatmıştım. İnsanlar ona bu kafayı yemiş der gibi bakarken o rezilliğini örtmek için yüzünü kapatıyordu.
"Ayrıca onu hiçbir şey için zorlamıyorum. Eğer benden istekte bulunacaksa karşılığında da benim istediklerimi yapmasını istiyorum. Al gülüm, ver gülüm. Dilek işine bulaşmayı kendi istiyor. Bak biraz önce salonda bana yalvarıyordu. Anlamıyorum zaten bir insan kendini neden rezil etmek için bu kadar uğraşır?"
"Her zamanki Sude işte. Eskiden de böyleydi, şimdi de değişen bir şey yok. Gösteriş budalası bir salak." Derin bir nefes alıp ellerini saçlarına geçirdi. Sitem edesi vardı da bana kıyamıyordu küçük pandam. "Her neyse, karışmıyorum. Ata meselesi ne oldu?"
"Hala hayatımda başrolü oynuyor." diyerek hülyalı hülyalı bakmaya başladım. Hayatımın başrolünde tabii ki Ata vardı. Onun bundan ne kadar haberi olmasa da. Beni istemediğini söylese bile. "Ama tabii benim de başrole geçmem için ilk adım olarak engelimi kaldırması gerekiyor."
"Kızım madem o kadar seviyorsun, neden çocuğa gidip söylemiyorsun?" derken yüzündeki acıma ifadesini fark etmiştim.
"Ya çocuk beni istemiyor. Ben böyle mutluyum." dedim, gözlerimi ondan çekerken. Rüzgar'a biraz da olsa olayları anlatmıştım. Beni öğrendiğini ve istemediği gibi detayları mesela. "Ayrıca o kadar mesajlarda söylemişim. Bilmemesi için aptal olması gerekli. Fakat çocuk beni istemiyor. Tabii isteyecek ama şu an neden zorlayayım ki?"
Telefonu bıraktığım yerden alıp kilit ekranını açtım. Ata'nın resmini görmemle yüzüme yayılan gülümseme eşliğinde ekranı Rüzgar'a çevirdim.
"Çok tatlı çok, şu sıfata bak hele." dedim, ufak bir kahkaha atarken.
Liseye başladığım günden beri Ata dışında kimseyi istememiştim. Ara sıra resmini çekmiş, kısa kısa videoya almıştım onu dört sene boyunca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kere Öpsem Benim Olur Musun? || Texting
ChickLitSiz: Ata bak ne diyeceğim sana. Siz: Bir kere öpsem benim olur musun? Atişko: Yorulmadın mı artık Deniz? Senin gibilerle işim olmaz dedim. Siz: Ne var benim gibilerde? Gayet ponçik ve kendi halinde bir kızım. Atişko: Şımarık ve zengin bir cüceden ba...