Tam da sarılmıştım ona. Ellerimle o yumuşacık yanaklarını okşamıştım, o sımsıcak ellerini tekrardan tutmuştum. Herşey güzeldi taki annemin bardaktaki o sopsoğuk suyu yüzüme dökene kadar. Tam da herşey güzele gidiyordu öpecektim be. Rüya olsada o bana aylarca yeterdi, umutsuzca seviyodum karşılıksız. Sikinde olmadan umrunda olmadan bile. Unutmam gerekiyordu çünki beni takmıyordu ; ama insan unutmak için sevmez ki ? Hatırlamak için sever o güzel şeyleri. Ama bizim güzel şeyimiz olmadığı için unutmam gerekiyordu. Okulda o kadar güzel popi zengin fahişe kız varken bana bakması imkansızdı. Beni sevmesi için elimden gelen herşeyi yaptım o kızlar kadar güzel giyindim popi olmaya çalışıp herkesle arkadaş oldum okula babamın arabası ile geldim ; ama hiçbiri işe yaramadı. Sırada fahişelik vardı, ama hiçbir erkek için kendimi fahişe gibi gösteremem. Gösteremezdim. Benim ahlağım buna karşı çıkardı. Çıkmak zorundaydı.
Annem suyu döktükten sonra saatin 8.30 olduğunu gördüm oh lanet ! Ve okulun yaz tatilinden sonra ilk gününde...Berbat bir durumdu. Üstümü giyinip okula yetişmeye çalıştım. Arabayı babam götürdüğü için maalesef yürüyerek gitmek zorunda kaldım.Sonunda yetiştim sınıfa girdim.Herkes '' O bu mal yine mi geç kaldı '' tarzında bakıyordu. Okulda pek sevilen bi tip değilim.Aslında ben sevilen bi tip değilim. Herkesle arkadaş olmaya çalıştım.Oldum. Ve hepsinden birer değil, beşer beşer kazık yedim. Sonra insanların ne bok olduğunu anladım. Kimseyle arkadaş olmadım. Bi tane arkamda olan kimsem yok. Kabul etmeliyim ki ben YALNIZIM. Aslında yalnız olmak gurur verici birşey çünki herkes yalnız olamaz bi kere. Güçlü olman lazım tek başına ayakta durman lazım. Daha çok şey var.. Ve ben güçlüyüm, güçlü olmak zorundayım.
Sırama oturdum, sıra arkadaşım en nefret ettiğim lanet insanlardan biri ''Miranda'' idi. Ben onunla oturmak istememiştim ama hocalar belirlediği için kimse ses çıkaramıyordu. Miranda tam anlamıyla bir '' FAHİŞE'' kaç erkekle öpüşürken gördüm, kaç erkekle fingirdeştiğini ama ses çıkaramazdım. Çünki okulun popi kızıydı kavga çıksa herkes onun yanında olacaktı ben de sik gibi yalnız olacaktım. Bir an önce tenefüs zilinin çalmasını bekliyordum. Hayatımın anlamını görecektim yaşama sebebimi. Yan sınıftaydı ''Mike''. Sonunda zil çaldı kantine gittim oturdum.Her zaman ki gibi tek başımaydım.Aslında tek başıma değildim. Müzik listem vardı bi de internet paketim. Evet yalnız değildim. Mike aşağı inmişti ve sonra beni gördü görmemezliğe verdi :) Olsundu. Onu gördüm yeter be aylarca hasretiyle tutuşuyordum. Zil çaldı ve tekrardan sınıflara girdik Miranda yerinde yoktu aslında ilgilendirmiyordum ama Mike'ye asılıyordu ve bu beni sinir ediyordu. Hoca gelmeden Mike'lerin sınıfa gittim Mike'de yoktu. Olan olmuştu. Kötü düşünmek istemiyordum ama bunun başka anlamı olamazdı.Ama olmalıydı. Aklıma Miranda'nın erkeklerle fingirdeştiği spor salonu aklıma geldi ve aşağı indim. Sesler geliyordu. Anlamıştım baştan beri. Ama ciddiye almamıştım çünki hayattaki herşeyi ciddiye alırsak mutlu olamayız, demek ki bunca yıl hep kendimi kandırmışım. Kapının önündeydim. Kalbimin atışını elimde hissediyordum. Açıcaktım ama korkuyordum. O kişinin Mike olmasından korkuyordum. Ondan vazgeçemezdim. Onu çok seviyorum. Ama kapıyı açmam gerekiyordu. Ve sonunda açtım
DEVAMI GELECEK :))