...
Bazen psikolojik yardım almam gerektiğini düşünüyorum. Çünkü her ilgi gösterenin arkasından üzülüyorum. İstemsizce oluyor tabi bu. Ama artık öğrendim dedim ya, ne kadar üzülsem de yine de gidip karşıdakine bu olayı belli etmiyorum. Çünkü belli edersem bir süre sonra ilgisinin izi geçicek ayrılmak isticem. Bırak izi geçene kadar üzülelim. Tabi kendini yıpratacak derece de de abartma.
Bunları ben yaşadım. Kendimi öyle yoprattım ki... Yani hangi arkadaşıma sorarsanız sorun "Eda herşey de kaptırdı kendisini, hep üzülen kendi oldu." cümlesini duyacağınıza garanti veriyorum. Çünkü çevremdeki insanlara da çektiğim acılarla acı çektirdim. Yeri geldi doldum doldum en yakın arkadaşımın yanında patladım, saatlerce ağladım. Yeri geldi aradım saatlerce ağladım. Ama ağlamak gerçekten bi nebze olsun işe yarıyor. Üzülmeyin, oturun saatlerce ağlayın. Ağlamak kötü birşey değil. Kendinizi ağlamamak için de sıkmayın asla. Sonra öyle bi günde öyle bir yerde o günlerce sıktığınız ağlama isteğiniz öyle bir patlak veriyor ki... Bu sefer de çevrenize neden ağladığınıza dair açıklama yapmanız gerekiyor. Bırakın ne zaman ağlamak isterseniz ağlayın.
Girin odanıza, yorganın altına ağlayın. Rahatlayana kadar susmayın. Çünkü başka bir yolu yok.
Bakın size birşey anlatayım. Ben dört sene önce bir çocukla bakışmaya başladım. Bir markette çalışıyordu işte. Böyle su yeşili gözleri var. Uzun boylu. Kilosu tam yerinde. Yani bakılmayacak bir erkek değildi. Neyse baya bir süre böyle markete gittikçe falan sürekli bakıştık ama. Ben öyle bir taktım ki bu çocuğa kafayı. Bir insan hergün markete gittiği yetmezmiş gibi birde günde üç beş kere gider mi be? Ben gittim.
Böyle yatıyorum, görmek istiyorum. Kalkıyorum, görmek istiyorum. Geziyorum, görmek için önünden geçiyorum. Ya herşeyi geçtim de bir insan diş fırçalarken sevdiğini düşünebilir mi ya? Ben düşündüm Allah affetsin.
Oda bana bakıyordu yalan yok. Bir süre sonra bu bakışları beni başka düşüncelere sürükledi. Beni seviyor mu acaba? Hoşlanıyor mu acaba? Gibisinden. Ve arkadaşımla çalıştığı yere gitmeye karar verdik. Öyle bir özgüven gelmişti ki çocuğa açılmayı düşünüyordum. Okul çıkışı birlikte çalıştığı markete doğru heyecanla gittik. Ama nasıl gitme. Böyle kalbim on beş dakika öncesinden oradaydı diyebilirim. Anlayın ne kasar heyecanlıydım.
Uzun bir süre yürüdükten sonra nihayet varmıştık çalıştığı yere. Normalde dışarda çalışan çocuk o gün yoktu dışarıda. Normalde dışarıda çalışırdı ama ne hikmetse ben hangi reyona gitsem oraya gelirdi. İçerdedir belki düşüncesiyle girdik içeri. Ama hüsran... Yoktu içerde de. Böyle beynimden vurulmuşa döndüm. Depresyona girdim ya tabi. İkişer tane çikolata alıp çıktık marketten. Ama ne kötü oldum anlatamam.
O günden sonra bir daha hiç karşılaşmadık. Zaten 2015in sonlarına doğru askere gitmiş, geleli pek uzun zaman olmamış. İşte ben o günden sonra inat ettim madem bıraktı gitti unuturum bende diye. Zor zahmet 3 buçuk senede unuttum dedim kendi kendime. Ama 3 hafta önce tekrar karşıma çıktı. Görünce şok oldum. Başta tanıyamadım. Sonra ben ona baktım o bana baktı. Aynı eskisi gibi...
Sonra bir dahaki hafta başka yerde yine karşılaştık. Ve yine baktı. En sonunda uzun araştırmalarım sonucunda facebook hesabını buldum. Zaten onu bulduktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Bir arkadaşımdan fake hesap alıp buna istek attım. O gün hep bekledim kabul etmedi. Sabah bir uyandım kabul etmiş. Ama nasıl heyecanlandım bir görseniz. Mesaj attım, attığım gibi cevap geldi. Uzun bir konuşma sürecimiz oldu işte. Ama tabi o benimle konuştuğunu bilmiyor. Fake kızda öyle güzel ki...
İlk tanışma aşamasını yaptık. Yaşını nerde oturduğunu kaç kardeş olduğunu felan herşeyini öğrendim. Tabi bir yandan da konuşuyorum diye acayip mutluyum. Ama fake olduğunu aklıma getirince mutluluk kursağımda kalmıyor değil. Neyse ertesi gün bu kıza afedersiniz yavşamaya başladı. Çok sinirlerim bozuldu. Sonra eski sevgilisi başkasıyla nişanlanmış ona kin kustu. Bak bak ben onun için üzülüp ağlarken onun sevgili varmış ta başkasıyla nişanlanmış. İyi olmuş. Daha çok yanacak canın.
Kızdan benim hesabımı atıp kendimi arkadaşım diye gösterip sincan'da oturduğunu söyledim. Seni tanıyormuş gibisinden konuşmalarımız oldu. Bana ne dedi biliyor musunuz? TANIYAMADIM EDAYI? dedi. Varya nasıl acıdı canım. Nasıl tanımazsın ya sen? Her gördüğünde hayvan gibi gözlerini ayırmadan bakmayı biliyorken nasıl tanımazsın? Zaten ondan sonra kıl oldum. Soğuk soğuk davranmaya başladım. Üçüncü gün artık dayanamayıp başka sevdiğim var kusura bakma diyip takipten çıkardım. Bir de fake kıza nr diyor biliyor musunuz? "Seni unutmamı mı istiyorsun benden?" ulan ne yaşadın da unutacaksın?
İşte buda böyle bana çok büyük acı çektiren bir hikayem daha. Biraz soğumuş gibiyim. Ama tam anlamıyla bitti diyemem. Peki bu aşk mı? Bilmiyorum. Neden mi? Çünkü aşk diyip kendimi kandırmak istemiyorum. Belki de aşktır. Ama her seferinde söylüyorum ya, o kadar gereksiz insanlara aşığım diyip dolandım ki şimdi aşk ne başka şey ne ayırt edemiyorum. Ama canım acıyor mu? Evet. Hep düşünüyor muyum? Evet. Görünce yüzüm kızarıyor, bakamıyor muyum? Evet. Hala kendimi belli etmeye çalışıyor muyum? Evet.
Birisi gelsin, bana aşkı anlatsın. Yazarak yada söyleyerek değil. Yaşatarak anlatsın. Ama öyle biri gelsin ki, bana sen daha önce hiç sevilmemiş, sevmemişsin dedirtsin. Bekleyin. Elbet gelicektir.
Ama şu kulağınıza küpe olsun. Saçma sapan, sevginize değmeyecek, sizi gerçekten sevmeyen, gevşek ve yavşak insanlar için kendinizi harap etmeyin. Bakın fake hesap açıp nasıl biri olduğunu öğrendim. İyi bir yöntem. Mutlaka bir fake hesabınız olmalı. Ordan yazarak onu iyice tanıyıp öyle hareket edebilirsiniz.
Bugünlükte yazacaklarım bu kadar. Dediğim gibi kimse için üzülmeye değmiyor. Bırakın Allah zaten ilerde belalarını verecektir onların. Allaha havale edin. Ben sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşünüyorum, O Halde "Aşığım"
Sachbücher●● Her duyguyu, hissi vs. aşk zannedip ileride üzüleceğiniz hatalar yapmayın. ●● Bu bir hikaye değil, canım sıkkın olduğu zamanlarda içimi döktüğüm bir defter misali... ●● Bazen insanlara değil de seni hiç kesmeden dinleyecek birilerine anlatmak is...