8: something which I missed

1.1K 200 12
                                    

Şubat, 2009

Korumalarla çevrildiğinden bedeni çok görülmese de zorlukla yüzünü tanıyabildim. Hala göz altları şişik şişikti ve elmacık kemikleri gül kurusu rengindeydi. Henüz on dört yaşındaydı, tanrım onun hakkında fesat düşünceler içinde olmam çok korkutucuydu ama benliğimde ergenlik yeni yeni kendini belli ettiğinden ona bakarken kendimi zor tutuyordum.

Henüz bir sene olmuştu ve bir daha ne zaman karşılaşırız hiç kestiremiyordum. Onun zengin bir ailesi ve masalları andıran bir hayatı vardı, ben ise henüz geçen seneden beri bir çatı altında yaşamaya başlamıştım. Gücüm, okulum ve bazı günler yiyecek yemeğim bile yoktu. Derin nefesler aldım ve yürüdüğü yolda, omuzlarında taşığı aselete baktım.

Benim olması, imkansızdı.

Her şeyiyle.

Minik parmakları, yavaş yürüyüşü ve kısık gözleriyle.

Benim yanıma yakışmazdı ki.

O, daha iyilerine layıktı.

Kendisi için açılan arabanın kapısına tutunurken bir anlığına benim saklandığım köşeye doğru baktı ve kendimi hızla geri çektim. Ona ulaşmam yasaktı. Nefis denilen yaratık, yasak olan her şeyi daha çok istese de ona bakmam bile ölümümü getirebilirdi.

Öyle demişti, Bayan Park. Lüks malikânelerine ilk ve son gidişimde.

Geniş araba, durduğum sokağın önünden hızla geçip yerdeki yağmur suyunu üzerime fırlatınca dudaklarımdan bir küfür savundum. Parmaklarımı yumruk yaparak yürümeye başladım ve yeni işe girdiğim bara doğru ilerlerken siyah şapkamı burnuma kadar çektim ve bir gün, o günün geleceğini hayal ettim.

Bir ev kiralayacak kadar paramın olduğu, kendi çapımda çizimler yapıp satarak eve ekmek sokabildiğim ve onu kollarımla sıkıca sarabildiğim gün.

Hem gücüm, hem okulum hem de yemeğim o, olurdu.

Onu izleyerek geceyi sabah eyler, dokunuşları altında ıslanıp tekrar tekrar buharlaşırdım.

Hem belki Jimin, içimdeki şeytanları öldürmenin bir yolunu bulurdu.

Öndeki iki dişinin yamukluğu ile melekleri kıskandırırcasına gülümseyerek, içimde ne kadar kötülük varsa hepsini öldürebilirdi.

Çöp kutularının toplandığı kısma girip paspası ve deterjan kovasını alıp mekanı temizlemeye başladım. Böyle böyle para biriktirip hayalimi gerçekleştirecektim. Yine de Jimin'in bana geri dönüp dönmeyeceğinden emin değildim.

Ölüm tehditleri gelmeyi bırakana dek ondan uzak durmaya çalıştım. On altı yaşındaki küçük bedenim ve cahil zihnim bu sürenin insanı insanlığından çıkaran işkence gibi geçecek bir 4 yıl olacağını bilmiyordu.

Gözümü her kapattığımda Jimin'in gülüşünü düşündüm.

Biraz olsun, nefes almak için her gece onu düşündüm.

/////////

Son 2!

Yoongi'nin ağzından, ayrıldıkları zamandan bir sene sonraki olaylardı, kendime hiç yakıştıramadım çünkü çok kısa yazdım.

Ama beğenip oy verirseniz memnun olurum, çünkü zaten iki bölüm sonra sonsuza kadar bu kitabı açmak zorunda kalmayacaksınız!

İyi geceler~

somewhere only we know :: yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin