O ışıktır ki onu huzuruyla büyüleyen o ışıktır ki şehirden şehire beliren.
İçinde binbir dert hepsi birbirinden habersiz birbiriyle kavgalı hepsi birbirinden sevimsiz ve dalgalı,hepsi birbirinden derin ve yaralı, hepsi birbirinden dertli ve ağrılı.
O ışıktır ki parıldarken onu kendinden geçiren büyüleyici güzelliği solmasın. ayışığına bakmaktan bile çekinen.
Gece ışığim benim
İlk sevgilim ilk hayalim ilk hüznüm diye seven.
Yahu asıl sensin nefes kesen.Hiç sabah gökyüzüne bakınca ayı göremeyip ağlayan bir çocuk gördünüz mü ? O küçük büyüdü ve gökyüzüne küstü.
Birçok anlam yüklediği o ay sabahları parlayamıyor diye aydınlığa onun yerini alan güneşe gökyüzünü örten bulutlara. Birtek yıldızlara ve karanlığa dargın değil çünkü onlar ayışığıyla birlikte gündüzleri kaybolur ve gece ayışığı belirdiğinde belirirlerdi.
O gencin kişiliğide ayışığı gibi aydınlıkta soyutlardı kendini.
Tüm derdini dinlerdi ayışığı gencin genç onu neden bu kadar sevdi dersin kendine benzettiği için mi?Sevmezdi gündüzleri aydınlığı çünkü o sadece kendini aydınlatan ayışığını severdi. Çünkü o da tıpkı sadece utangaç bir tavırla sadece kendini aydınlatabilirdi.