"Aşkın, saçmalama. Bulan kişi ya bir sapıksa? Ya bir seri katilse? Ya numaranı kötü sitelere yayarsa?" Sabahtan beri susmak bilmeyen Melek'e göz devirdim.
"Eğer dediğin gibi olursa azıcık eğlenmiş oluruz. Ne var bunda?" Melek dediğim şeyi umursamamış ve gözümü devirmeme takılmıştı.
"Bana sakın gözlerini devirme!" diyerek parmağını gözüme sokarcasına kaldırdığında gülmeme engel olamadım. Gülmeme karşılık o da gülmeye başlamıştı.
"Kağıdı ver şuradan." diyerek parmağımla açık defteri gösterdim. Yerdeki defterden bir yaprak yırtıp çantanın içinden aldığı bir kalemi bana doğru uzattı.
Kağıdı yere koyup üzerine yazıları yazmaya başladım.
Aşkın Çelik
05*********
Bla bla bla Kadiköy/İstanbul
Hey! Bu balonu bulan şanslı kişi. Bana lütfen ulaş.Arkamda dikilip ne yazdığıma bakan Melek'in burnuna yavaşça vurduğumda kaşlarını çattı. Yerdeki bant yardımıyla kağıdı balona yapıştırdım ve ayağa kalktım.
"Bak son kez soruyorum. Bu yaptığının doğru olduğuna emin misin?"
"Tabi ki eminim. Ben de kendime birebir aynı birini bulacağım. Benden bana zarar gelmez değil mi?" dedim kendimden emin bir şekilde. Bana göz devirip ofladığında dil çıkardım.
Bende biliyordum bulamayacağımı. Sırf eğlence olsun diye uğraşıyordum bunlarla.
"Kıskanma beni." dediğim şeyle kollarını birleştirdi.
"İnanır mısın kıskançlıktan ölüyordum." Yaptığı harekete karşılık kahkaha atarken bana katılmıştı. Gülmeyi kestiğimizdeyse arkamı döndüm ve elimdeki balona son bir bakış attım.
"Bir, iki, üç!" balonu heyecanla havaya bıraktığımda bir süre gidişini izledim. Benden uzaklaştığına emin olduktan sonra arkamı dönüp yerdeki eşyaları çantama tıktım. Melek bu sırada montunu giyiyordu.
Balkondan çıkıp eve girdiğimde ilk önce sıcağa alışamadım. Melek, merdivenlerden inerken peşine takılıp hızla merdivenlerden aşağı indim. O, kapının yanına ilerlerken ben askılığa ilerleyip montumu aldım.
Melek'e döndüğümde çoktan çantasını takmış olduğunu ve şuanda botunu giydiğini gördüm. Üzerime montu geçirdim ve yanına doğru ilerledim. Çantamı sırtıma takarken gelen ayak sesleriyle arkamı döndüm.
"Kızlar, şunların tadına bakın. Nasıl olmuş?"
Elinde böreklerle yanımıza gelen anneme gülerek baktım. Çoktan hazırlanmış olan Melek böreği alıp yemeye başladığında hızla ayakkabımı giyip annemin elindeki böreği aldım.
Tüm böreği hızla mideme indirdiğimde garip sesler çıkarmaya başlamıştım.
Melek parmaklarının uçunu yalarken "Ellerine sağlık Funda Teyze." gibisinden bir şeyler geveledi. Gülerek kapıya yöneldiğimde gelen ayak sesleriyle tekrar arkamı döndüm.
"Kızlar, şunlarda var. Şifa niyetine için." Yanımıza elindeki bardaklarla koşarak gelen Sevim Teyzeye gülerek baktım. Bardakları elimize turuşturduğunda içindeki sütü bir dikişte bitirdim. Annem bardakları alıp mutfağa giderken Sevim Teyze kapıda gitmemizi bekliyordu.
Kapıdan çıkıp asansörün yanına ilerledim. Koluma giren Melek asansörü çoktan çağırmıştı.
"Allah zihin açıklığı versin." diye seslenen Sevim Teyzeye gülerek karşılık verdim.