Sabah olunca erkenden kalktım. Onu tekrar ve tekrar görmek için heyecanlanıyordum. Üstümü hızlıca giydim ve yemeğimi yemek için aşağıya indim. Annem ekmek kızartmıştı. Hemen ağzıma bir tane aldım ve üstüme montumu çekip hızlıca dışarı çıktım. Okula doğru koşmaya başladım, tam o sırada Açelya ya rastladım. Çarpıştık. İkimiz de yere düştük ve gülmeye başladık. Ayağı kalkıp elinden tuttum, "artık gidelim knk, geç kalıyoruz. Sınıfa gidince istediğimiz kadar gülebiliriz ssjjssj" dedim. Gülerek başıyla onayladı. Hızlı adımlarla okula koştuk, ilk defa yetişmiştim. Sınıfa girdiğimde gözlerim ilk watari yi aradı. Onu göremeyince endişelendim, arkadaşlarına nerede olduğunu sordum fakat onlar da bilmiyorlardı. Bu beni daha çok endişelendirmişti. Tenefüs zili çalınca okulun bahçesine gittim ve banka oturdum. Açelya yanıma oturdu, "benzin atmış birşey mi oldu kuzu? :o " dedi. Ona doğru baktım ve yok bir şey diye cevapladım. Bana sinirli bir ifade ile baktı " watari bugün gelmedi diyemi morelin bozuk senin" dedi. Evet yönün de kafamı salladım. Bana gülmeye başladı. " niye gülüyorsun, komik bir şey mi var, yani varsa söykede hep birlikte gülelim -_- " dedim. Daha çok gülmeye başladı. "Artık git şunu söyle ne bekliyorsun, yoksa senden önce onu başkaları kapacak sjsjs." dedi. EVET diye bağırdım. "Bir dakika, sen aklımı çelmeyemi çalışıyorsun '-' " dedim. Ne alaka dedi.neyse, dersler bitti felan, çıkış zili çaldı. Koşarak eve gittim. Eve geldiğim de kimse yoktu. Odama çıktım ve oturdum. Babamın bana verdiği ayıcığı kucakladım ve derin bir oh çektim. Aklım da bir sürü soru işareti vardı... Aniden watari ve benim küçüklüğüm aklıma geldi. Onunla bir terk edilmiş tapınakta karşılaşmıştım... O gün hiç aklımdan çıkmıyor. Yağmur yağıyordu. Yanımda şemsiyem yoktu diye çantamı başıma tutarak tapınağın dua etme yerinin arkasına geçmiştim. Umutsuzca yağmurun dinmesini bekliyordum. Tam o sırada watarinin de yan taraftaki bölmede durduğunu gördüm. Sanırım oda yağmurdan kaçmıştı. Ona baktığımı farketmişti ve bana gülümsemişti. Çok utanmıştım... Çok tatlı bir gülümsemesi vardı. Bana havlusunu vermişti. "Al bununla kurulan, yoksa üşütürsün. Merak etme daha hiç kullanmadım" demişti. Yüzüm domates gibiydi. Kafamı sallayarak havlusu ile saçımı kurulamaya başladım." yani bir kere kullandım" demişti. "Nee yani bir kere bile olsa kullanmışsın" diye bağırmıştım. Gülmeye başlamıştı. "Hey!" demiştim.bana bakarsak gülümsedi. "Yaz festivalin de bir planın varmı?.." demişti. "Y-yok" demiştim. Derin bir nefes alarak oh çekmişti. "Benimle buluş! Saat 9 da saat kulesinin altında!" diyerek gitmişti. Mutlu olmuştum. Ama havlusunu unutmuştu. Eve gittiğimde havlusunu yıkayıp poşetlemiştim... Saat 9 da saat kulesinin altında onu beklemiştim. Gelmedi... O kadar çok bekledim ki... Herkes gitmiş tek ben kalmıştım... O günden sonra onu birdaha görememiştim... Ama artık burada... Bu kez onu bırakmayacağım! Karara vardıktan sonra yattım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Unutma ...
Mystery / ThrillerÖncelikle bu hikayeyi +13 yaş ve üstü okuyucular daha iyi anlar.Bebekken yetimhaneye bırakılıp sonra evlat edinilen bir kızın hikayesi, gerçek ailesini bulmaya çalışıyor...Herşey bana aittir :)