1. Bölüm
Aşağıda düğün hazırlıkları devam ederken bende müzik dinliyordum. Gözüm yine işaretime kaydı. Kolumdaki ize dokundum.
19 Ocak 1994
Kapıdan bana yaklaşan siyah pelerinli kadın elindeki kızgın demiri koluma yapıştırdı. Ağlıyodum çığlık atıyordum ama sesim çıkmıyordu. Ne kadar bağırsamda sesimi kimseye duyuramadım. Kadın dışarı çıktığında sanki tüm olanlar rüyaymış gibi eski halime döndüm. Yani en azından öyle zannediyordum.
*Günümüz*
Bu izime ne zaman dokunsam geriye dönüyordum. O zamana dair unutamadığım tek şey buydu. Henüz yeni doğmuş olduğum için hiç birşeyi farkında değildim. Sonradan aslında hissiz olduğumu fark ettim. Kendime ne kadar zarar verirsem vereyim hiç birşey hissetmiyordum. Ne bir insana karşı ne de başka birşeye.
Annem beni doğururken vefat etmiş. Babam üvey annemle tanışana kadar bana babam baktı. Bu arada üvey annem harika bir kadın. Beni sürekli birşeylerden koruyup en doğrusunu göstermeye çalışıyor. Belki bana yaranmak içindir ve cicim ayları geçtikten sonra bir şeytana dönüşücektir. Kim bilir? Her neyse. Babamın bana seslenmesiyle beyaz kısa tüllü elbisemi ve pembe babetlerimi giyip alt kata indim. Düğün yeni taşındığımız evin büyük bahçesinde olucaktı ve başlamak üzereydi. Sıra sıra olan banklardan birisinde yerimi aldım ve Maria(üvey annesi) ile John'u(babası) beklemeye başladım.
Düğün bittikten sonra ailemle beraber etrafın toplanmasına yardım ettim ve işimiz bittikten sonra odalarımıza çekildik. Üzerimi değiştirip yatağa girdim ve gözlerimi kapadım.
*Ertesi Sabah*
Tuvalete girip rutin işlerimi hallettikten sonra dolabıma ilerledim. Kot pantalon, beyaz tişört, siyah deri ceketimi çıkatıp yatağımın üstüne fırlattım. İç çamaşırlarımı değiştirip üstümü giyindim. Kot çantama bir defter ve önemli malzemelerimi koyup kahvaltıya indim. Babamlar beni bekliyodu. İkisinede öpücük kondurup Maria'nin yaptığı tostu yemeye başladım. "Maya, ilk günün için heyecanlı mısın?" Maria'nın sorduğu soruyla düşünür gibi yapıp kafamı salladım. "Hayır." gülümsedim ve kahvaltıma geri döndüm. Siyah converselerimi giydikten sonra el sallayıp evden çıktım. Okul yakın olduğu için babam beni bırakma gereği duymadı. zaten 10 dakika süren yürüyüşümün 5 dakikasını kulaklığımı açmaya çabalamakla geçirmiştim. En sonunda vazgeçtim ve okul kapısından içeri girdim. Tabiki kimse gözlerini bana çevirmedi. Biraz etrafı inceledim ve içeri girdim. Kapının yakınında duran kıza müdür odasının yerini sordum ve bana oraya kadar eşlik edebileceğini söyledi. Bu sıradada tanışmıştık. "Ben Robin Stick." "Bende Nora Morris. Memnun oldum." "Bende. İşte geldik. Ben seni burada bekliyorum sonra sınıfına götürürüm olur mu?" Kafamı salladım ve teşekkür ettim. Önümde duran kapıyı tıklattıktan sonra içeri girdim. Müdür elimi sıkıp ders programını, dolap anahtarımı ve kitaplarımı elime tutuşturdu. Dışarı çıkıp Robin'in yanına gittim ve programı uzattım. "Harika ilk dersin fizik. Üzücü olmuş. Herneyse seni sınıfına bırakıyım." Hoca derse girmişti. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Gözlüğünün üstünden bana bakıp gülümsedi. "Sen Nora olmalısın. Yanıma gel tatlım." Gülümseyerek hocanın yanına ilerledim. "Gençler bu Nora Morris. Ona okula alışmasında yardımcı olun. istediğin bir yere oturabilirsin tatlım" sınıfta gözümü gezdirirken arka sıradan bir çocukla göz göze gelmiştim ve o anda kolumdaki izim yanmaya başladı.
**
Yeni gelen kızla göz göze geldiğim anda kolumdaki iz sızlamaya başladı. Kolumu tutarken onunda aynı şeyi yaptığını gördüm. Bu da neyin nesiydi böyle?
Merhabaaa. Bu hikaye Eda'yla ortaklaşa bulduğum bi hikaye. Umarım beğenirsiniz. -Başak :)