Gün gelecek, beyaz maskeli zalim yenilecek.
Ilık ya ğmur yağdı ğında karanlık silinecek.
Hep pusuda bekleyip de aydınlıkla beliren gökku şağı,
Ve ölümle gelen gri zafer her şeyi de ği ştirecek.
Not: Bu hikaye tasdiklenmiş olup her hakkı saklıdır, isim değiştirilse dahi
izinsiz paylaşımı yapılması yasaktır.
Keyifli okumalar....
Günümüz
Havadaki dumanın yakıcı kokusu etraftaki tüm yaşayan genizlere nüfuz ediyordu.
Küller şehrine dönüşmüş Merkezkent'in birçok yerinde yıkılmış ya da güç bela ayakta kalmış
halk barikatları vardı. Bazılarındaki malzeme insan cesetlerinden oluşuyordu. Bazılarının
başında ağlayan kimseler vardı. Yakınlarda bir yerlerden bir kadının acıklı çığlığı ve haykırışları
duyuluyordu. Tiz ses tonu insanlara vicdanlarının cılız varlıklarını hatırlatıyordu. Her ayrıntının
içindeki hüzün rahatsız edici bir baş ağrısına neden oluyordu. Çok fazla acı vardı.
Kaybettiklerine ağlayan insanların seslerindeki küçük umut kırıntıları bile acı vericiydi.
Fer in San "Gökkuşağı Neferleri"nin son zafer noktası olan hükümet binasının çatısına
çıkmış şehri seyrediyordu. Merkezkent ve tali kentlerdeki halkevleri son yirmi sekiz yılda
gittikçe grileştirilmiş, çatıları düzleşmiş, yapıları tek tipleşmiş ve her yanı gören-gözlerle
donatılmıştı. Fer bunu yaşı geçkin halktan öğrenmişti;, neler yaşandığını ve nelerin onları
direnişe destek vermeye ittiğini. İzlenmişler, ezilmişler, unutturulmuşlar ve hatta yok
sayılmışlardı. Kırmızı küçük noktalardan oluşan gören-gözler -insanlar onlara "kırmızılar"
diyordu- ile izlenmişlerdi. Bu kırmızılar aslında halk için bir şanstı. Kullanmasını bilenler için
başkan ve yandaşlarının halkı kontrol altına almak için kullandıkları araçlar onlara karşı birer
keskin bıçak olarak geri döndürülebiliyordu. İşte baştakiler bunu düşünmemişlerdi. Proleter
maskesine bürünmüş Gökkuşağı Neferleri tüm sisteme sızıp her şeyi öğrenmişler, kendi
silahlarını üretmişler ve yeri gelince tüm gizli silahları kullanmasını bilmişlerdi.
Genç kız başını gökyüzüne çevirdiğinde bulutların da şehir gibi koyu gri olduğunu
gördü. Birazdan yağmur yağacaktı. Yağmur... Yağmuru özlemişti. Ama yağmur onu özlemiş
miydi? Her şeyin yağmurla başladığı o dönüm noktasını hatırlıyordu. Yağmurun saflıkla
bağdaştırdığı rahatlatıcı sesini dehşet ile birlikte hatırlıyordu. O günün görüntüleri gittikçe
bulanıklaşsa da sesler zihninde hala canlıydı. O günleri hatırlamak cehennem gibi olsa da
bunu yapmak şu an tutunacağı tek sağlam daldı, hatta son kalan dalıydı ve birazdan o dal da
kopacaktı.
Yirmi üç ay yedi gün üç saat iki dakika öncesi, YSCI Kampüsü F Binası1, Merkezkent
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Zafer
Science FictionFer in San sıradan bir kızdı, hiçbir şeyden haberi yoktu. Ta ki gizemli bir yabancı evine gelene ve ona dehşet veren gerçekleri hatırlatana kadar. Gün gelecek, beyaz maskeli zalim yenilecek. Ilık yağmur yağdığında karanlık silinecek. Hep pusuda bekl...