Bu hikaye fazlasıyla aşk alkol ve ergenlik içerir. İşte henüz on sekizine basmamış olan kızın paylaşılmasını pek istemeyeceği günlüğünü sizlere sunuyorum.
21:15
"Crawling back to you. Ever thought of calling when you've had a few?Cause i always do."
Acayip yüksek sesle çalan arctic monkeys şarkısına eşlik ettim. Neyse ki kimsenin umrunda değil de çirkin sesim arada kaynadı. Cenklerin -en yakın arkadaşım özlemin sevgilisi- evdeyindeydik, son anda dönüş zor olacağı için doğum gününü evinde kutlamaya kadar verdi. Bana göre hava hoş. Çocuğun evinde yine sınırsız alkol var ve garsonlar dört dönüyor. Küçük gruplar halinde toplanmış insan kalabalığının arasından geçip içki masasına ulaştım. Elimdeki yeşil içkiyi tazeledim. Cenk bu karışımı kendi bulduğunu idda ediyor ama özlem daha önce denediğinden emin. Benim için bir önemi olmadığı için konuşmaya katılmadım. Tadı güzeldi işte gerisinin ne önemi vardı? Üçüncü kadehimi dikerken kapıdan giren bir çift gözle buluştu gözlerim. O da buraya baktı eminim. Bana ilk baktığı gibi baktı hem de. Hiç tanımıyormuş gibi. Gözlerimi buraktan ayırıp pençeleriyle onu tutan dangalak sevgilisine baktım. Beni üzen sadece o kadar anının artık bir önemi olmaması. Yeni kadehi doldurup onlara sırtımı dönecek şekilde salonda ilerledim. Tam oturacak bir köşe görmüşken bir gövde geçmemi engelledi.Sağına geçiyorum o da sağa geçiyor , sola geçiyorum o da sola geçiyor. Kovalamaca oynuyor sanki dengesiz. Bu hadsize bakmak için kafamı kaldırınca Atillayla göz göze geldik.Onunla cenklerin bir partisinde tanışmıştık çok iyi anlaşmıştık ama bir haftadır ortada yoktu. Masmavi gözlerine baktım. Inanamıyordum. Yüzümdeki şaşkınlıktan olsa gerek o da bunu fark etmişti. Gülümsemesi büyüdü. Tam o sırada romantik bir parça duyuldu ve etrafımızı çiftler sarmaya başladı. Elimdeki kadehi geçen garsonlardan birinin tepsisine koydu ve çabucak belimi yakaladı. "Hadi dans edelim." Hayır demek istiyordum çünkü 1-dans edemezdim 2-ayaklarım topukluya alışkın değildi ve baskı yapıyordu. Ama ona yakın olma fikri vardı ve o daha ağır bastı. Beni insanların arasına doğru çekti. Ritimle sallanmaya başladık. "Seni arayamadığım için üzgünüm."
Nefesi viskiyle sigara karışımı kokuyordu. Önemi yok demek istedim ama o dudaklarımı birbirine uhuyla yapıştılmış gibi durmaktan başka bir şey yapamadım. Yeşil şey etkisini göstermeye başlamıştı. Sadece gülümsedim. Kulağıma iyice yaklaştı. "Ama sürekli seni düşündüm. Şu grup işi olmasaydı gelecektim." Kafam allak bullak olmuştu. O da sabahtan akşama kadar benim yaptığım gibi düşünmüş müydü sahiden? Bu kısım vücudumda bir takım tuhaf değişikliklere sebep oldu.Yerimde zıplamamak için konuyu değiştirdim. "Grup mu? Sen grupta mı çalıyorsun?"
"Evet. Okuldan birkaç çocukla kurduk.Elektro ve geri vokaldeyim."
"Vaaay müthiş.Ben flüt bile çalamam." dedim üzüntüyle. Bir anda olduğu yerde durdu. Ne olduğuna anlam veremeyip çevreme baktım. Müzik durmuştu ve insanlar dağılıyordu. Atillaya bakmaktan fark edememişim. Insanların arasına karışmak üzereydik ki beni tekrar durdurdu. Gözleri salonun ortasındaki bir yere odaklanmıştı. "Flüt bile çalamıyorsun demek. Ama guitar hero oynayabiliyorsun değil mi?"
Gurur başımı salladım.
"Elbette."
Gülümsedi. "Hadi o zaman."
Ne olduğunu anlamadan beni salonun ortasına cenkin guitar hero setine doğru çekiştirdi. Gitarlardan birini aldı diğerini de ayarlamam için bana verdi. Şarkıyı seçmek için durdu. "Heartbreaker'ı istiyorum!" dedim şımarık bir şekilde. Ona tıklayıp açılmasını bekledi. Ortamda zaten müzik çalıyordu ama ikimizde fazla sarhoştuk umrumuzda olduğu söylenemezdi. Sonuçta bu bir partiydi öyle değil mi? Müzik başlar başlamaz kendimi kaybettim. Tek amacım tuşlara doğru şekilde basmaktı. Arada şarkıya eşlik ediyor sonra tekrar konsantre oluyordum. Gözlerim dev ekrandan başka bir şeye bakmadığı için etrafımızı saran kalabalığı bu sefer de fark etmemiştim. Müzik durmuştu ve herkes bizi dinliyordu. Ekranda yazı belirdi.
"%100! YOU ROCK!"
Heyecanla çığlık attım. Bu oyuna bayılıyorum! Atillada boynundaki gitarı bırakıp beni kucağına aldı ve herkesin bakışları altında beni havaya kaldırıp döndürdü. Başka zaman olsa utanç verici olurdu ama şuan kendimi rockstar gibi hissediyordum. Alkışlayan insanlara gülümsedim.
23:25
Cenk'in pastası çikolatalı ve harikaydı! Pasta savaşı yapıldı ama neyse ki saçıma gelmedi. Atillanın yüzüne kocaman bir dilim attım. Önce kıpkırmızı oldu sonra o da gülmeye başladı. Hahahaha!
00:30
Eve dönme vakti. Ayakkabılarımı çıkarıp elime alıyorum. Çok ağrıttılar ve yürüyüş yolum uzun. Kızlar Özlemlere gideceği için Atilla benj bırakmayı teklif etti.
01:00
Kapının önünde içeri girmeden önce oturduk. ''Bu gece çok eğledim.'' diye itiraf ettim. Kolunu omzuma attı. Bir süre öylece kaldık. Gitme vakti geldiğinde yanağıma bir öpücük kondurdu. ''Seni tekrar arayacağım.'' Arayacak mıydı?