SK-BÖLÜM 1

15.8K 483 62
                                    

(MEDYA ECE)
Annem öldüğünden beri tam 4 yıldır babamın emri altında yaşıyordum ve inanın tanısanız hiç sevmezdiniz.Yaklaşık 6 ay sonra 18'ime girecektim ve buradan gidecektim.
Sıcakladığımı hissederek pencereye doğru ilerledim.Camı açınca yüzündeki gülümsemesen edemedim.Izmir,ne çok severdim bu şehri her köşesinde bir anım vardı.
''Ece Hanım babanız Levent Bey sizi çağırıyor''
"Tamam Nilgün.Sen in bende geliyorum."Kim bilir yine ne yaptın Ece diye geçirdim içimden.Yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başladım.Sanki yavaş inersem babam gidecekmiş gibi.Tekli koltuğa oturmuş yüzündeki düşünceli bir ifadeyle telefonuna bakıyordu.
Geldiğimi belli etmek ister gibi ofladım.O da ayağa kalktı ve aramizdaki 3 adımlık mesafeyi kapatarak karşıma dikildi.Yüzündeyse hep aynı kibir dolu gülümseme.
"Hazırlan kızım İzmir'e gidiyoruz"Hayatımı cehenneme çevirecek o 4 kelime..Şimdiden o kadar yakmıştı ki canımı.
"Ha-Hayir bana bunu yapamazsin"Gözümden süzülen bir damla yaşa engel olamadım ama onun yüzündeki kibirli ifade bir türlü silinmiyordu.
"Öyle bir yaparım ki.Şimdi git ve 20 dakika içinde aşağıda ol."Gözümden düşenler artık bir damla yaş değildi bildigin seller götürüyordu ortalığı.Elimi uzatarak vazoyu hızla yere çarptım.1 adım geriledi.Bende fırsat bu fırsat kızım diyerek bütun cam eşyaları devirmeye başladım.Babamsa hiç konuşmuyor sadece izliyordu.
"Senden nefret ediyorum"diye haykırdım.Çalisanlarin bizi izlemesine aldırmadan.
"Anladın mı? Senden nefret ediyo-"Cümlemi tamamlayamamıştım çünkü attığı tokat sözümü kesmeme yetmişti hızla odama çıktım bavuluna rastgele eşyalarımı doldurmaya başladım.Bir yandan da gözyaşlarımı siliyordum.Hizla arabamın anahtarlarınıda alarak evden çıktım.
Telefonumun mesaj sesiyle irkildim ve mesaj sesliydi babamdandı.
"Arkadaşın olsa anlarım İstanbul'dan gitmek istememeni ama o da yokki hem bak sana yardım ediyorum Özgeyi göreceksin"Ve sonra gelen bir mesaj ve konum.Mesajda okula yetişmemi geç kalırsam ceza alacağımı söylüyor ve konum atmıştı.Hirsimi arabadan almak ister gibi daha da gaza basmıştım.
Bugüne kadar gittiğim bütün kolejlerde burslu olarak tanıtmıştım kendimi burda da aynısını yapacaktım ama bu araçla çok doğru durmayacaktı.Pek de umrumda değildi ama kimseye açıklama yapmak zorunda değildim.
Okulu görünce önünde arabamı park ederek durdum.
'Soysal Koleji' Çantamın kulplarini dahada sıkı tuttum ve korkarak okula doğru ilerledim.Herkesin bakışlarını üzerimde hissediyordum.Pardon benim değil arabamın üzerinde.Yanimdan geçen bir kızın kolunu tuttum.
"Beni müdürün odasına götürür musun?Yeni geldimde"yüzüme gülümseyerek baktı ve beraber müdürün odasına kadar sohbet ederek ilerledik.Adi Ipekti tesekkur edıp onu göndererek müdürün odasına girdim.

"

Ece Kılıç değil mi memnun oldum.Ece hanım"Bu tip yagciliklara alışıktım aslinda. Ama müdürümüzden bunu bekledigim söylenemezdi.
"Burslu gibi davranacaksın.Evet baban söyledi sınıfında 12/C Ece iyi dersler"cevap verme gereği duymadan kapıdan hızla çıktım ve 2 adım atmistimki birine çarpmakla geriye doğru yuvarlandim ve kötüsü refleks olarak onu da cekmistim ve uzerimdeydi.Gözleri mavi değildi ama gökyüzü gibi bakıyordu.Oyle derin öyle sonsuz.O da beni dikkatlice incelerken utandığımi hissettim o da hızla ayağa kalktı ve elini uzattı.Tam ne kadar kibarsın diyecektim ki elini hızla çekti ve kahkahalarla"Bora Soysal kimseye yardım etmez guzelim"diyerek müdürün odasına girdi.Gerizekali bu çocuk gerçekten sorunluydu benim kötü bir niyetim yoktuki.Ona yanlışlıkla çarpmıştım.Sinifimi aramaya devam ettim.Ve sonunda bulduğumda kapıyı çalarak içeri girdim.Hoca boş bir yere geçmemi söyleyince sınıfı inceledim.
Siyah saçlı ve sert yüz hatlarına sahip çocuk yanına oturmam için elini kaldırdı ve bende yanına geçtim.Diger kızların delici bakışlarını hissederek.
"Ben Ege"diyerek kibar bir şekilde elini uzattı.
"Bende Ece"diyerek uzattığı elini tuttum.
"İsimler benziyor"
"Fazlasiyla"diye yanıtladım onu ve gülümseyerek önüme döndüm.Kapi çalma gereği duymadan adının Bora olduğunu çok güzel bir şekilde ögrendigim çocuk önce bana sonra egeye tip tip bakarak en arka cam kenarına gitti.
"Buda Bora.Babası okulun sahibi ve benim en best kardeşim"Soysal koleji bora soysal demekki bütün özgüvenli lafları bunun içindi.
Zıl çaldiginda Bora beni hızla kolumdan çekerek sürüklemeye başladı.Her ne kadar bagirsamda umursamıyordu.Sonunda konferans salonu olduğunu düşündüğüm yere geçince bileğimi bıraktı.
"Bana bak kızım okula geldiğin arabayı gordum burada masum burslu havalarına giremezsin."Bu hayatta en nefret ettiğim şey insanlarin bana bağırmasiydı.Bende aynı şekilde sesimi yükselterek konuştum.
"Hadi ya öylemi küçük veliaht.Bu zeka sence sana fazla değil mi?"Bağırmama şaşırmış görünüyordu sinirliydim şaşırması değil korkmadı gerekti.Sesini biraz daha alçalttı fakat o tehlike ses tonunu bariz bir şekilde kullanarak konuştu.
"Ben senin okudugun kitaplardaki veliahtlara benzemem. Bana karışırsan canını yakarım hemde çok fazla"Kapıya doğru ilerlerken bağırmaya başladım.
"Bende senin o gördüğün kötü çocuğa aşık masum kıza benzemem ve sen Bora Soysal"yüzü bana dönük değildi ama durmuştu.
"Ece Kılıç'ı karşına aldın ve bana karışırsan canını yakarım hemde çok fazla"

Bölüm sonu
Bana yardımları için kankam -intiharedenkelebek-
Çok teşekkür ederim 😘

SOYSAL KOLEJİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin