Perdenin arasından sızan güneş ışığı gözlerimi alıyorken sanki sabah olduğunu haber vermek istiyordu.Elimi yüzümü yıkadım ve üstümü değiştirip aşağı indim.Evde ölüm sessizliği vardı.Büyük ihtimalle annem ve babam avlanmak için ormana gitmişlerdi.Ben dolapta bulduğum kanı içerken telefonumun melodisi kulağımı doldurdu.Arayan yakın arkadaşlarımdan Emmaydı.
-Lizz lütfen bana hazır olduğunu söyle,seni almaya geldim.
-Geliyorum
Bir yandan bakmadığım iletilerime göz gezdirirken bir yandan arabaya binmeye çalışıyordum.
-Baban arabanı bi an önce tamir ettirse çok güzel olur yoksa okula geç kalacağız.
Emma'nın sözlerine göz devirmekle yetindim bazen can sıkıcı olabiliyordu.
10 dakikalık bir mesafenin ardından okula gelmiştik.Zil çoktan çalmış okulun bahçesi bomboştu.Vampir hızımızı kullanarak sınıfa çıktık.Neyseki Prof.Whittmore daha derse girmemişti.Sırama otururken sınıftan gelen yabancı kokunun kime ait olduğunu anlamaya çalışıyordumPr.Whittmore sınıfa girer girmez derse başladı bende her zamanki gibi kafamı sıraya koydum.
Zilin tırmalayıcı sesi kulağıma doldu ve sıçrayarak uyandım.Artık biri müdüre gidip okulda sadece vampirlerin değil melezlerin de olduğunu söylemesi gerekiyordu.Babamdan gelen kurt ve annemden gelen vampir özelliğim beni melez yapıyordu bu diğer vampirlerden güçlü olduğumun kanıtıydı fakat bu durum bazen başıma iş açabiliyordu.Gözlerim okulun bahçesinde tanıdık yüzler ararken Emma yanıma geldi.
-Lizzie zamanının geri kalanını Marco'dan saklanarak yaşamayacağını biliyorsundur umarım.
Ha birde şu Marco konusu vardı değil mi?
Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim.
-Çocuğu rezil ettim Emm,partisini bozduğum yetmiyormuş gibi birde sevgilisinden ayırdım.
-Siz yakın arkadaşsınız sana uzun süre kızgın kalamaz.
Bende öyle olmasını umuyordum ama bir yanım onu kaybettiğimi söylüyordu.
Biz Emmayla konuşurken sabahki aldığım koku tekrar burnuma geldi.
-Sınıfa yeni birisi mi geldi?
-Evet gel seni tanıştırayım.
Emma iki ön sıraya atladığında çocukta sıçradı.Emmayı gördüğünde yüzü rahatlamış bir ifade aldı.
-"Selam Emma"dedi.
Aralarındaki sohbet koyulaşıyorken orada olduğumu yeni farketmiş olacak ki sorar gözlerle baktı.
Emmada bizi tanıştırmak için
-"Stefan bu Lizzie,Lizzie buda Stefan"dedi.
Emma'nın bu hallerine gülerken ayağıma yediğim tekmeyle susmam gerektiğini anladım.
-Neye gülüyorsunuz?
Sadece biraz resmi bir tanışma oldu deyip boğazımı temizledim.
O sırada gözlerim Stefan'a takıldı.Gerçekten tatlı bir çocuktu.Beyaz tenli ve hafif dalgalı uzun saçları vardı.Ben dikkatle onu incelerken oda bana baktı ve göz göze geldik.Utançla gözlerimi Emma'ya çevirdim.
-Neden kantine gitmiyoruz?
-Hadi gidelim
-Sende gelmek ister misin Stef?
-Tabiki neden olmasın
Gözlerim Emma ve Stefan arasında mekik dokuyordu.Dün okula gelmemiştim ondan önceki günde Stefan'ı hiç görmemiştim demekki dün gelmişti o halde bir günde nasıl bu kadar yakınlaşmış olabirlerdi?
Bu soruyu sonra sormak için aklımın bir köşesine not etmiştim.Onlara yetişmek için koşuyordum ki kapıda biriyle çarpıştım,göz göze geldiğimizde aklımda tek soru vardı?
NEDEN BEN?
![](https://img.wattpad.com/cover/105785334-288-k444779.jpg)