gitme,çünkü seni seviyorum

354 3 0
                                    

kapkara bir sabaha açtım gözlerimi.Gözlerimdeki uyku kırıntılarıyla pencereden dışarıya baktım. Dışarda kara bulutlar bomboş caddeleri yıkıyordu. herkes sıcacık yataklarında pazar gününün keyfini yaşıyordu. yavru bir kedi ilişti gözlerime caddenin sonundaki boyası dökülmeye yüz tutmuş binanın köşesinde. sıcak bir anne kucağının özlemini çektiği her halinden belliydi.boş gözlerle yağmuru izliyordu o da benim gibi.

çalar saatin sesini duyunca farkına vardım göğsümdeki ağrının. saat sabahın altısıydı. aylardır yürütmeye çalıştığım bir ilişkinin sonuna gelmiştim. hiç bitmeyecekmiş gibi geliyordu oysa, hala da inanamıyorum nasıl bittiğine.

ilişkimizin dokuzuncu ayındaydık. bir öğle vakti herzamanki kafenin karşısındaki parka gelmemi söyleyen bir mesaj aldım. ama farklıydı bu seferki, bitanem diye başlamıyordu. ilk odefa hissettiğim o korku işte tam o anda belirdi kalbimin üzerinde. ama yinede herzamanki karanfillerden aldım giderken. parka gittiğimde köşedeki bankta boş gözlerle gelip gidenlere bakıyordu. yanağına küçük bir öpücük kondurup, elimdeki çekleri uzatana kadar fark etmemişti geldiğimi. herzamanki gibi boynuma sarılması için bekledim biraz. ama çiçekleri bile isteksizce aldı ellerimden. kötü birşeyler olduğundan emindim bu sefer. elleriri titriyordu çünkü. sadece uzun süre ağlarsa titrerdi elleri. sessizce karşısına oturdum. gözlerine baktım bir süre. söyleyecek çok şeyi vardı anlaşılan. "ben..." diyebildi önce, daha sonra derin bir nefes aldı ve "ben... ben artık seninle beraber olabilecemizi sanmıyorum" dedi. bir anlam veremedim başta, aklımdan binlerce düşünce geçmesine rağmen hiçbiri cümle olamadı. ben boş gözlerle bakarken, yıkıcı bir cümle daha döküldü dudaklarından."ben gidiyorum. gitmem gerekiyor." göz kapaklarımın titrediğini hissediyordum. "neden" diyebildim sadece. içimden gitme demek geçerken sadece bunu diyebildim. " ne önemi varki gidiyorum işte hangi nedenle olursa olsun."

" gidemezsin böyle bitemez"

"bitmesini bende istemezdim ama böyle olması gerekiyor.

"...."

"ben senin yanında çok mutluydum."

"kime gidiyorsun peki"

" hiç kimseye sadece artık sıkılmaya başladım. ilerde daha kötü bir ayrılık yaşamadan bu durumda bitirelim."

"..."

" haftaya ingiltereye gidiyorum.pazar sabah 8e biletimi ayırttım."

birşey söylememe fırsat vermeden kalktı ve gitti. nefes alamıyordum. birkaç saat sonra eve döndüm. günlerce çıkmadım. ve işte şimdi hava alanına gidiyorum. o gün söyleyemediğim birşey için. " GİTME" demek için. otobüs durağına gidene kadar sırılsıklam olmuştum. birkaç dakika sonra gelen otobüse binip sımsıkı tuttuğum bozuk paraları şöförün eline bıraktım. yanıma oturduğunu bile farketmediğim altmış yaşlarındaki bir adamın sesiyle uyandım düşüncelerimdem. " iyimisiniz? cok iyi görünmüyorsunuz."

" iyiyim"

"peki, öyle diyorsanız"

hava alanına geldiğimizi gösteren tabelayı görünce izin isteyip indim otobüsten. yağmur biraz durulmuştu.

aceleyle içeriye girdim ve aceleyle işlemlerini bitirmeye çalışan yolcuların arasında çok iyi bildiğim o yüzü aramaya başladım. ama birtürlü göremedim anlaşılan çoktan binmişti uçağa. dışarıda bir bankta uçak havalanana kadar bekledim. daha sonra eve dönmek üzere yola koyuldum. yürüyerek dönecektim eve aklımdaki oydu. öylede yaptım iki saate falan eve ulaşmıştım. kapıyı açmak için anahtarı çevirdiğimde kapının kilitli olmadığını farkettim. anlaşılan açık unutmuştum dalgınlıkla. son bir haftadır yaptığım gibi yatmak için odama girdiğimde sabah gördüğüm yavru kedi dikkatimi çekti. sıcacık bir kucakta, kalın bir havluya sarılmış, halinden memnun görünüyordu. gözlerini bana dikmiş bak kim geldi dercesine bana bakıyordu. gitmemişti. işte gözlerimin önünde uyuyordu beni beklerken uyuyakalmıştı anlaşılan. sessizce bende sokuldum yanlarına. soğuktan buz gibi olmuş ellerini tutup alnına bir öpücük kondurdum. gözlerini açtı ve birtek ondan duymak istediğim iki kelimeyi söydi fısıldayarak " seni seviyorum"

gitme,çünkü seni seviyorumWhere stories live. Discover now