Ahmet,19 yasında orta boylu, kahverengi gözlu bir çocuktu ortaokuldan sonra okula gitmedi.Hayat onun için erken başladı cünkü ahmet'in babasi ahmet 10 yaşlarında iken çalıştığı maden ocağında bir kaza sonucu vefat etti o yüzden okulunu devam ettiremedi.Ahmet'in birtek onu çocukluğundan beri besleyip büyüten yaşlı annesi vardı ama onuda birkaç ay önce kalp krizinden kaybetti o günden beri ahmet'in üstündeki yük daha da arttı.Ama ahmet hiç yılmadan hayatına devam etti. Ahmet önce sabah namazını kılar sonra anne ve babasının mezarına gider onlar için dua ederdi sonra da tarla işlerini yapmaya giderdi cünkü hayat onun için artık daha da zorlaşmıştı. Onlar yıllardır annesiyle tarlalarında yetiştirdikleri sebzelerle yaşamlarını devam ettirdiler. Ahmette yaşamını devam ettirebilmesi için o tarlayı ekip biçmesi gerekiyordu.Ve aylar geçti artik sebzeleri toplama zamani gelmişti .Ahmette biraz sevinç ve bolca hüzün vardı çünkü pazarda artık onun yanında oturup sohbet ettiği, birlikte para kazandığı annesi yoktu. Sessizce pazarda yerini aldi ve beklemeye başladı zaman geçmek bilmiyordu sonunda akşam olmuştu. Ahmet elindeki sebzelerin hepsini bitirmişti ama hala sevinemiyordu.Her pazar bitiminde annesiyle gittiği yemekhanenin önünde sessiz bir sekilde duruyordu sanki annesi gelecekmiş gibi bekliyordu ama gelmeyecekti. Hiç iştahi yoktu ve birkaç dakikadir beklediği yemekhanenin önünden yavaş yavaş geçti. Saat 4 gibiydi köy minibüslerinin gitmesine daha bir saat vardı o da durağın yanındaki parkda bir banka oturuverdi çevresinde kimse yoktu sessizce otururken derin düşüncelere daldı.Ahmet düşünürken saat çok çabuk geçmişti duraktan minibüs şoförü hacı abi ahmete seslendi ahmette hemen torlanıp durağın önüne gitti.Gittiğinde minibüsün kalkış saatinin gelmediğini gördü o tam bunları düşünürken hacı abi söze başladı.Gel otur şuraya da seninle biraz sohbet edelim dedi. Ahmet şaşırmıştı çünkü neredeyse annesinin vefatından beri kimseyle sohbet etmemişti Ahmet hacı abinin gösterdiği yere oturup sessizce beklemeye başladı. Annesinin vefatı ahmeti çok sessiz biri yapmişti bunu hacı abide biliyordu ve sessizliği bozarak ee ahmet maşallah tüm sebzeleri satmışsın dedi. Ahmet sadece evet demekle yetindi hacı abi hâlâ konuşturmaya calışıyordu. Ahmet nasıl bari tarladan çok sebze çıktımı bu yıl dedi. Ahmette evet abi Allaha şükür dedi ve artık hacı abide sessizliğe büründü oda pes etti artik. beş on dakika sonra saat 5'i göstermişti. Hacı abi ahmete ve diğer yolculara seslenerek hadi saat geldi yola çıkıyoruz dedi. Ahmet tam durağın kapısından çıkarken duvarda asılı olan bir ihale afişini gördü bu ihale şehrin büyük parklarından birinde açılacak olan kafeteryanın ihale afişiydi.Afişi okurken hacı abinin sesiyle irkildi ve minibüse doğru gitmeye başladı en arka koltuğa geçip cam kenarına oturdu.Köyleri şehirden 1 saat uzaklıktaydı. Birden aklına ihale afişi geldi. Uzun uzun düşünmeye başladı. Birden neden olmasın diye yüksek bir sesle bağırdı minibüsteki herkez sasırmıştı. Ahmet yüksek sesle söylediğini fark etti ve özür dilerim dercesine kafasını salladı ve tekrar düşüncelere daldı. Aklına gelen şey bu ihaleye katılmaktı ama çok az parası vardı ve bu parayla ihaleye giremeyeceğini düşündü tekrardan yüzündeki ifade mutluluktan üzüntüye döndü bu parayı nerden bulabilirim derken aklına anne babasından kalan ev ve tarlayı satmak aklına geldi bu düşünceler sürerken köye gelmişlerdi saat 6'yı gösteriyordu ahmet çok acıkmıştı cünkü sabah'tan beri birşey yememişti hemen bahçesinden bir domates ve birkaç soğan eşliğinde çokeleğini yemeğe başladı. Yemegini yedikten sonra somyasına geçip tekrardan düşüncelere daldı bu işe girmeliyim dedi cünkü ahmet çok cesaretli ve özgüveni yüksek bir gençdi hiç vakit kaybetmeden yatağına girdi. Sabah çok çabuk oldu. Her sabah yaptığı gibi namazını kıldı kahvaltısını yaptı ve her sabah aksatmadan yaptığı gibi mezarlığa gidip dua etti . Sonra köy kahvesine gidip bir çay isteyip kenar masanın birine oturdu. Evi ve tarlayı acilen satmalıydı cünkü ihaleye başvuru bu hafta bitiyordu. İki masa ötesinde köyün zenginlerinden birisi oturuyordu. Aklına ona söylemek geldi hiç zaman kaybetmeden yanına gitti ve selam vererek oturabilirmiyim diye sordu. Abdullah abi de ahmet'in selamını alarak tabi ahmet buyur otur dedi. Çevresindeki köylüler ve abdullah abi şaşırmıstı cünkü ahmet pek konuşmazdı ve herkes meraklı kulaklarla ahmet ve abdullah abiyi dinlemeye başladı ahmet lafı hiç uzatmadan direk abdullah abiye evini ve tarlasını satacağını söyledi abdullah abi biraz düşündü ve ahmete alırım ama fazla para veremem dedi ahmet biraz tereddüte düşerek düşünmeye başladı bu konuşmaları duyan köyün muhtarıda masaya geldi ve ahmete neden böyle birşey yaptığını sordu ahmet hâlâ satıp satmayacagını düşünüyordu muhtarın sorusunu ilk seferde duymadı muhtar tekrar sorunca ahmet şehirde bir ihale var ona gireceğim ve bende bir iş sahibi olacağım dedi. Herkes tekrardan şaşırdı muhtar hemen yanında dikildiği masaya oturdu. Ahmete ahmetciğim bak orası şehir ve orda onlarca kişi bu ihaleyi bekliyordur sen bu işlere girme dedi. Ahmet cok kararlıydı o an kimseyi dinlemiyordu onun aklındaki tek soru evin ve tarlanın anne babasının mirası olduğuydu ve ahmet kısa bir süre sonra kararını vermişti evi ve tarlayı satıp bu ihaleye girecekti. Hemen abdullah abiden parayı alıp ertesi gün şehire gitti ve ihale için para yatırdı. Ahmet sabırsızlıkla oradaki danışmada oturan kişiye ne zaman sonuçlanacağını sordu danışmadaki adam 1 ay sonra dedi ahmet için bu bir ay nasil geçecekti ve nerede kalacaktı çünkü tüm eşyalarını köydeki eviyle beraber satmıştı biraz şehirde gezindikten sonra gözüne ufak bir otel çarpti kenar mahallede olduğu için fazla para olmayacağını düşünerek gidip kapidan girdi. Hemen karşında bir adam ve bir kadın sohbet ediyorlardı. Adam ahmetin geldiğini görüp hoşgeldiniz dedi. Ahmet hoşbulduk diyerek günlük otel fiyatını sordu. Adam 25 tl dedi. Ahmet hiç tereddüt etmeden kabul etti.1 haftalığına odayı kiraladı hemen odasına cıkıp yatağına uzandı yatakda yatarken karşısındaki televizyona gözü çarptı ilk defa bu kadar yakından görüyordu cünkü evlerinde televizyon yoktu ama nasıl calıştığını birkaç kere görmüştü. Kumandayı alıp düğmelerine basmaya basladı ve televizyon acıldı. Yavaş yavaş kanal değiştirmeye başladı ve sonunda cok sıkılıp kapattı. Çünkü sürekli oturup kalmaya alışık değildi, calışmaya alışıktı. Hava kararmaya başlamıştı yatağına girerek bir ay boyunca ne yapacağını düşünmeye başladı. Elinde fazla parası yoktu ve para kazanması lazımdı. Ertesi gün hemen caddede iş aramaya başladı gezerken bir kafede bulaşıkcı arandığını gördü. Zaman kaybetmeden içeri girdi selam vererek bulaşıkcı arıyormusunuz hâlâ dedi. Kasada oturan adam evet arıyoruz dedi. Ahmette hemen ben işe girmek istiyorum dedi. Kasadaki adam hemen ahmete önlüğü verip mutfağın yerini gösterdi. Ahmet mutfağa gittiğinde çok fazla bulaşık olduğunu gördü. Zaman kaybetmeden hemen yıkamaya başladı. Akşam saat 10 olmuştu. Kasadaki adam ahmetin yanına gelip tamam bu günlük bu kadar dedi ve ahmetin omzuna dokundu. Ahmet arkasını döndü ve hafif bir gülümsemeyle tamam abi dedi. Adam ahmetin adını bilmiyordu ve ahmete adını sordu. Adım ahmet abi dedi bende halit memnun oldum ahmet dedi ve günlük parasını verdi yarın saat 8 de burda ol diyerek yavaş yavaş mutfağın kapısına doğru yürüdü. Ahmetin bu işe girmesinin iki nedeni vardı birincisi para kazanmak ikincisi ise kafelerin nasıl olduğunu ögrenmek neler satıldıgını işlerin nasıl yürüdüğünü ögrenmekti. Ahmette toparlanıp dışarı çıktı. Hava biraz serindi. Otelle kafenin arası fazla uzak değildi 5-10 dakika sonra otele gelmişti hemen odasına çıkıp yattı cok yorulmuştu bugün. Günler bu şekilde ilerleyip gitti ahmet bir ay içinde çok şey ögrendi ve artık bir ay geçmişti. İhalenin açıklanacağı güne gelmişti. O gün işten izin alıp hemen ihalenin yapılacağı binaya gidip danışmadaki adama ihale açıklandı mı diye sordu. Adam evet açıklandı isminiz nedir dedi. Ahmet temizkan dedi ahmet. Adamın yüzü biraz asıldı ve siz kazanmamışsınız dedi. Ahmetin başından kaynar sular döküldü nerdeyse ağlayacakken adam şaka yaptığını ve ahmetin kazandığını söyledi. Ahmet hayatında sevinmediği kadar sevindi sevincten havaya uçacaktı. Ahmet için çok büyük bir adımdı. Ahmet o günden sonra kendini çok geliştirdi birçok şehire bayilik verdi ve ahmet artik çok büyükk bir firmanin sahibi oldu. Tabi bütün bunların yanında da anne ve babasını unutmadı onların adına bir köy okulu yaptırıp adını anne ve babasının adını verdi. Artık köylerde cahil çocuklar kalmasın ve bu ülke için yararlı işler yapsınlar diye birçok başarılı ögrenciyede burs verdi. Ahmetin yaptığı bu iş de birçok kişiye örnek oldu. Küçük bir köyden çıkıp büyük işler yapmak çoğu kişinin kalkışamıyacağı bir işdi ama ahmet bunu göze aldı ve başardi.