İçimizdekiler

36 2 0
                                    

Merhaba ben Jackens. Ben sıradan biri değilim . Buraya Sirius adıyla adlandırdığınız gezegenden 10 yıldır gelmekte olan gruptan geldik. Aslında bizi herkes tanır.Herkesin sınıfında mutlaka inek diye tabir ettiğiniz öğrenciler vardır.İşte biz onlarız .

   Herşey bundan 19 yıl önce başladı.Gezegenimizin bütün kaynaklarını yok ettiğimizi anladığımızda biraz geç kalmıştık ancak sizin dünyanızla umutlarımız yeşerdi.Bizim boyutlarımız sizin boyutlarınızdan daha küçüktür ancak zekamız sizden daha üstündür.Kapsüllerle yapay yoldan üreyen bizlerin amacı sizin gezegenizden  elementleri çalmak.

      Ancak O gün hiçbirşey planladığımız gibi gitmedi. Norveç yakınlarında bi radyo istasyonu düşük radyo sinyallerimizi keşfettiler.Konuşmalarımızı anlayabiliyorlardı.Dünyayı ele geçireceğimizi anladılar ve bizi öldürmek için yeni bir virüs geliştirdiler.Bu virüs beyini ele geçiren zeka ve ruhu bitiren bir virüstü.Bu virüsü bizi öldürmek için geliştirmişlerdi.Tabi ki deneklere ihtiyaçları vardı.Hiç unutulmayacak bir aptallık yaptılar.Üssü savunan askerleri denek olarak kullandılar.Virüsü genç askerlerin yemeklerinin içine koydular.Virüs 40 dakika içinde askerleri öldürmüştü.Bilim adamları sabırla bekliyorlardı.Yaklaşık 20 dakika sonra ise zombi olarak dünyaya gelmeye başlayan yaklaşık 100 zombi vardı.Bilimadamları uzaylılar için bunu geliştirmişlerdi ancak aptallıklarının mağduru oldular.100 zombiyle askerler olmadan baş edemezlerdi üsteklik zombiler askerler olunca iş daha trajik bir hal almıştı.

        Virüs tüm üssü sarmıştı.Zombi olmayan kimse kalmamıştı.Dağların arasından helikopter geliyordu.Ki buda virüsün yayılmasını sağlayan en önemli kaynaktı.Helikopterdekiler üssün yanına indiler.2 kişi üssü kontrol etmek için üsse girdi .Zombiler etraflarını sardı. 2 side deli gibi bağırdılar ve helikopterdeki pilot hariç herkez inmişti. İçeri giren 2 kişiyi silahlarla kurtardılar 1i ısırlımıştı ısırılanı hastaneye götürmek için helikoptere bindirdiler.Norveçe bir hastane acilinde yatıyordu.hastaneye geldiğinde hala yaşıyordu. Hemen ameliyata alındı .Ameliyata alındıktan 10 dakika sonra ölmüştü.Kalp masajı vb. denemeleri yaptılar öleli 15 dakika olmuştu.Sonra morga götürmek için hazırlamaya başladılar . Tam ölüyü yıkayacakları anda ölü, zombi olarak geri geldi.Yıkamaya çalışan görevliler onun farkına varamadılar.Birden birinin kolundan diğerinin şah damarından ısırık aldı . Diğer görevli ise ölüyü dik tutuyordu. O hiçbirşeyin farkında değildi.Yerde kan gördü ama onu önemsemedi.Zaten  zombi kanlıydı. Ölülerin yıkanması 2 saat sürüyordu.O da alışkın olduğu için zombiyi tutmaya devam etti zombi tam anlamıyla bilincini kazanması 1 saat aldı. 1 saat içinde 2 görevlide zombi oldu.Zombi görevlinin elinden kurtuldu.Görevli şaşkına döndü ölü dirilmişti . O anın verdiği şokla hemen odadan dışarı koştu.Zombiler onu takip etti.Ölüler hastanede yıkanıyordu.Hastanede sıra bekleyen kişiler dışardaydı.Adam onlara doğru koştu.Zombilerde geldi.

          Zombiler çok hızlı bir şekilde kalabalığa daldı önüne gelen insanlardan 1 ısırık alıyorlardı.Biraz zaman sonra yaklaşık 40 kişi ısırıldı.Diğerleri kaçmaya çalışıyordu.Isırılanlar bir bir dönüşmeye başladı.Böylece zombiler çoğaldı.Hastanenin karşısında gayet büyük bir havaalanı vardı.Her ülkeye uçak uçuyordu.Zombiler bu şekilde dünyaya dağıldı.

          Biz sirus insanları olarak bu olaylar karşısında şaşkına döndük.Ele geçirmek için geldiğimiz bu gezegen birden bizim ve sahiplerinin elinden kaydı.Biz 100 metrelik büyük robotlarla gelmedik elbette . Sadece 82 uzay gemisi ile geldik.Tek istediğimiz madenleriniz ve azot gazınızdı.Uzay gemilerimiz birer birer gezegeninize iniyordu.Ancak zombiler her yere dağılmıştı.Elimizdeki cephane dünyayı sömürmek için yeterliydi.Eleman eksiğimizde yoktu şimdilik herşey yolundaydı.Dünyada insan kalmadığı kanaatindeydik.Ancak yanılıyorduk.İnsanlar kendi aralarında örgütlenmişti.Biz kullanacağımız alanda ki tüm zombileri katletmiştik.Hiç insana rastlamamıştık.Güvende olduğumuzu sandığımız o gün rahatlamış ve madenleri çıkarmaya başlamıştık.Basit yaratıklar olarak düşündüğümüz o insanlar örgüntlenmişler ve bizi uzaktan izliyorlarmış.Maden olarak 2 metreden çekime başladık.Phorotop adı verilen makinamız madenleri arıyor buluyor  ve çıkarıyordu.Her gemimizde 10 tane phorotop getirmiştik tanesi günde 1000 ton maden cıkarabiliyordu bu mantıkla yaklaşık 1 yılda tüm dünya madenlerini sömürmüş olacaktık.Bir phorotop un 8 kolu vardır ve 1 kol tüm dünyayı 3 kez çevirebilecek kadar uzayabilirdi bu özelliğini siminiyomnus adı verilen madenden alıyordu.

            Dünyada ki hortumlamanın 16.günündeydik herkes işini yapıp dinlenmeye/eğlenmeye gidiyordu.Örgütlenmiş insanlar ise dinlenmekten uzakta bizi çökertecek planlarını yapmaya  başlamışlardı.Yaklaşık 250 insan örgütlenmişti . Bizim sayımız ise 40.000 di.İnsanların 250 side erkekti . Sanırım uzaklarda bir şehir kurup bizimle savaşmak için gelmişlerdi.Savaşmaktan daha çok ölmeye gelmiş gibilerdi.Ancak küçümsemek bizi ölüme götürdü.Siminiyomnus aşırı patlayıcı bir elementtir.10 ml siminiyomnus büyük bir binayı tarihten silebilirdi ve bizim yanımızda 150 litre vardı.Bu bizi yeryüzünden silmeye yetecekti.İnsanlar yerde phorotopların bıraktığı siminiyomnus artıklarını bulmuş ve aşırı patlayıcı olduğunu deneyerek görmüşlerdi.Biz ise çok rahatlamıştık.Hiçbirşeyi tehdit olarak görmüyorduk .Gemilerimiz aynı yerdeydi  phorotopların kolu uzun olduğu için ayrı yerlere koymaya gerek yoktu.Bu da büyük bir hataydı.İnsanlar siminiyomnusun bizde bol olduğunu görmüşlerdi.Phorotoplarımız cam gibi bir maddeden yapıldığından dolayı içindekiler gözüküyordu.

     Sadece erkeklerin neden geldiğini anlamam uzun sürmedi.Karıları,çocukları,kardeşleri,anneleri kurdukları kasabadaydı.Belki kasabada erkek olabilirdi çünkü nüfuslarını devam ettirmeleri gerekti.Şuan bulunduğumuz yer Türkiye'nin İstanbul kentiydi bu güzelliğin yok olmasına nerdeyse üzülecektim.Türkler zaten böyle fedakarlıklarıyla ünlüydü.İstanbul ise bor cennetiydi.Bor ise bizim yapay insan üretme kapsüllerinin yakıtıydı yani ne kadar çok bor o kadar çok insan demekti.

          O gece kimsenin olacaklardan haberi yoktu.Onca insan bize baskın vermişlerdi 1 gemimiz insanların eline geçmişti.Telsizden gelen sesler hayra alamet değildi.Siminiyomnusu ateşe vermeye çalışıyorlardı.Elllerinde gaz basıncını kullanan namı diyar tüfekler vardı.Sürtünmeden çıkan kıvılcımlar çok tehlikeliydi.Gemimizin her yerinde siminyomnus yakıtı vardı.Biz bu yakıtı tüketmiyorduk.Yakıt geri dönüşümlüydü böylelikle azalmıyordu.Bu yüzden 150 litre getirmiştik .İnsanlar bu yakıtı tutuşturmak için gemi duvarlarını kırıp yakıt borularını çatlatmak gerekirdi.Bunu yapmakta ekipmanlarıyla imkansızdı.En dip kata inip arındırma bölümünü ateşe vermeleri gerekti.Bunu öğrenmeleri gecikmedi.En aşağıya indiler.Birisi tişörtünden bir parça kesti.Çakmağıyla onu ateşe verdi. Ağzından çıkan son söz ise şöyleydi : 'Bugün ölmüyoruz biz ve  bizim gibiler daima dünyada olacaktır .Dünya üzerinde umutlu kimse kalmadıkça ben ve benim gibiler daima yaşayacaktır'dedi hep bir ağızdan şahadet şerbetinden içtiler.Sonrasında yanan bez parçasını siminiyomnusun içine attı.Siminiyomnus hemen alev aldı .Her gemide yaklaşık 900ml siminiyomnus vardı ve domino taşı gibi patladı. Dünyamızdaki üssümüz ve gemilerimiz patlamıştı yanlızca kaçış gemilerine binenler hayattaydı .Bende şanslıydım ancak artık hiçbir anlamı kalmamıştı .Artık yapacak hiçbirşeyimiz yoktu.Samanyolu galaksisinden çıkmaya yetecek yakıtımız yoktu.Cephanemiz ve 10 günlük erzağımız vardı sadece.Bizde bir karar aldık.Dünyayı sömürmek yerine onu yeniden yaratma kararı...

Okuyanlara tşk ederim.Hata ettiysek affola

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 06, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İçimizdekilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin