DERİN
Neredeyse vazgeçecektim ama son bir hamle ile sesimin daha güçlü çıkmasını umarak;
''Lütfen büyükbaba gerçekten artık çocuk değilim.'' diye sıraladım tek nefesle ve umut dolu bakışlarımı yüzüne sabitledim.
Büyükbabam hiç istifini bozmayarak ve hiç etkilenmemiş bir yüz ifadesiyle kısacık ve kararlı cümlesini söyledi
''Hayır Derin.''
Büyükbabamın yüzüne uzunca bir süre baktıktan sonra çaresizliğime lanet okuyup kapıdan sert bir şekilde çıktım. Arkamdan Derin diye bağırsada büyükbabamın sesini duymazdan gelerek asansöre vardım.Hayır okul değiştirmek de nerden çıktı şimdi , Allahım bütün bunlar neden üstüste gelir ki. Hem nesi varmış normal devlet liselerinin ben orda mutluyum , beni ben yapan yerde....
Aslında devlet okulundaki arkadaşlarımın yani eğer onlara arkadaş deniyorsa evet arkadaşlarımla pek iyi geçindiğim söylenemez benden nefret ediyolar neyse ki duygularımız karşılıklı .Benim havalı bir züppe olduğumu düşünüyorlar. Evet büyükbabamın durumu oldukça iyi işin aslı ilerde holdinglerini benim yöneteceğimi söylüyor . Ama böyle şeyler bana ters.Off napıcam ben kolejde ya.Asansörü beklerken bunları düşünüyordum. Sinirle,kırgınlıkla karışık düşünceler aklımı istila etmişti. Büyükbabam benim tek varlığım,tek değer verdiğim ve onun için dünyaları yakabilecek kadar çok sevdiğim ailem... Babamın annemi aldatmasıyla gerçekleşen boşanma sonucunda babamın başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmiştik.Annem ben ve büyükbabamın yaşadığı şok tarif edilemezdi.Hepimiz ihanete uğramıştık.Büyükbabam kendi oğlu olmasına rağmen sonsuza dek bir zamanlar babam olan o adamı hayatından çıkarmıştı.Bizi ise bağrına basmış ve söylemesede her zaman annem ve bana karşı kendini mahcup hissetmişti.
Onu anlayabiliyordum... Annem genç bir kadındı ve babamın ona ihaneti,boşanmanın birkaç yıl sonrasında çılgın ve entellektüel aynı zamanda zengin bi adamın tekine aşık oldu ve beraber New York'a yerleştiler.
Elbette ki annemle gitmedim.Hayatımda büyükbabamdan başka hiçbir erkekle hatta kadınlar ve çocuklarda dahil kimseyle iletişim kuramıyordum bebekler hariç onları çok seviyorum oldukça masumlar zaten onlarda bir yere kadar.Tabi bunun sebebinin babam olduğunu biliyordum.Holdingteki erkekler bile gözüme tiksindirici varlıklar olarak gözüküyordu.Öyle ki hiç erkek arkadaşım olmadı.Zaten biraz gotiktim çeşitli alışkanlıklarım vardı sigara içiyordum ve bi kere balii çekmiştim ama o lanet şeyin tadı cidden iğrençti bi daha çekmedim zaten.Kim böyle bir kızı sever ki?... Kabul ediyim güzel bir kızdım ,ilgi çekici bunu seviyordum ama erkeklerden nefret ediyordum.Sosyal aktivitelerim evimde bir şeyler içerek rahatlamak, müzik dinlemek ,evde oturup hiçbir şey yapmamak gibi şeyler boş işleri seviyordum. Ha bu arada bar ziyaretlerini de seviyordum ama bu büyükbabamın yasakladığı birşeydi daha küçük olduğumu söyleyip duruyordu. Evet haklıydı daha 16 yaşındaydım yani lise 2. sınıfım. Ahh birde şu okul değiştirme meselesi var tabii, lanet olası okul!!.
Asansörün ding sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım ve otopark düğmesine bastım.Hiçbir şey düşünmemek ve alışveriş yapmak istiyordum. Deli gibi...Öyle dediğime bakmayın ben kıyafet almayı pek sevmem sadece gerektiği kadar işte.Ben daha çok CD'ler albümler değişik şeyler alıyorum odam tamamamen onlarla dolu.Ve ayrıca bi bas gitarım ve baterim var harika değil mi?..
Asansörden indim ve arabama doğru ilerledim 16 yaşında bi kızın nasıl arabası olur demeyin evet siyah bi Audi RS5'm var.Nasıl oluyo diye bir soru soracak olursak eğer ailenizin durumu iyiyse ve araba kullanmayı biliyorsanız elbet bir arabanız vardır. Yarım saat sonra işim bitmişti ama birde şu yeni okul formalarını düzelttirecektim ve mağazaya doğru sürdüm arabayı.Kapıdan içeri girdim ve okula ait olan üniformalara doğru ilerledim.Fena değillerdi sadece tek bir sorun vardı pileli etekleri hiçbir zaman sevmemiştim ve sevmeyecektim.Eteği bedenime göre olan bir şort etek olarak değiştirdim.Bir swet bir gömlek ve birde t-shirt alarak kasaya doğru ilerledim.Parayı ödedikten sonra arabama bindim ve evime doğru sürmeye başladım.Gelmiştim ellerim dolu bir şekilde lüks apartmanımın asansörüne vardım. Evim demiştim çünkü tek yaşıyordum, kimseye ihtiyacım yoktu.Anneme bile... Asansörün kapıları kapanmak üzereyken tekrar açılması için düğmeye deli gibi basıyordum ve ahhh sonunda açıldı derken elimdeki poşetler etrafa saçılmıştı ''siktir'' diyerek zar zor toparladım ve nihayet asansördeydim.Asansörde beni izleyen bir çift gözü farketmem uzun sürmedi.Göz ucuyla kaşlarımı çatarak bakabildiğim kadarıyla baktım .Sonra tek kaşımı kaldırıp ve adamın yüzüne tip tip bakıp ''Ne?'' diye bağırdım.Bu adamda kimdi böyle sanırım yeni komşularımızdan .İnanın komşulardan nefret ederim müziğime engel oluyolar.Ben ona bağırdığım anda kafasını yere eğmişti.Tanrım ne pısırıktı bu böyle?.Poşetler yüzünden görebildiğim tek şey siyah saçları,çatık kaşları ve mavi gözleriydi tanrım muhteşemdiler...Öyle bir göz rengini hayatımda nadir görmüştüm .Tanrım ne diyorum ben unut şu gözleri!!.Sanırım yakışıklı bir tipti adam dediğime bakmayın benim yaşlarımdaydı .Açıkçası ben babam olacak o lanet herifede adam diyorum ama öyle mi? aslaa...
![](https://img.wattpad.com/cover/13157321-288-k480374.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMA
Teen FictionKarma'ya inan üç kız başlarından geçen her şeyi karmanın gücünden sorumlu tutar ve başlarına gelenlerin daha önce yaptıkları günahların bir bedeli olarak görürler ama üçü de başlarına gelenlerin kendilerinin kaderi olabileceği ihtimalini hiç düşünme...