Bölüm 1

32 6 5
                                    

    Hayatın zorluklarını aş!

Pembe vespasını evin önüne herzamanki yerine parketti,annesinin gençliğinden bir hediyeydi Alyaya.Kendisini doğurduktan sonra kalan kiloları hastalıklarla birleşmiş birdaha kullanmasına izin vermemişti bu şirin vespayı.Pembe kaskının özenle  ipini çözüp saçlarını savurdu etrafa,annesi küçükken hergün tarardı uzun kumral saçlarını.Şimdi ise yataktan kalkamayacak derecede hastalıklarla boğuşuyordu.Çok beğenerek seneler önce aldığı kaskı hala yeni gibiydi.Motorlara olan aşkını çalışarak kazandığı parayla taçlandıracaktı.

  Henüz 17 yaşında olmasına rağmen uzun boyu incecik yapısı ile yaşıtlarından çok daha büyük duruyordu.Bir ablası vardı alyanın,aynı evin içinde tek kelime etmeyecek kadar soğuklardı birbirlerine,birkere olsun abla sevgisini hissetmemişti.Yaşadıklarını,aşkını,öfkelerini,isteklerini yazmıştı hep sayfalara.Birlikte hiç makyaj yapıp sabahlara kadar dedikodu yapmamışlardı.Eşyaları,kıyafetleri,taktıkları tokaları bile ayrıydı.Dertleri gibi.

Derin 18 yaşında komşunun oğluna kaçmıştı. Aşık olduğu kişinin 10 yaş büyük oluşu ve ailesinin itirazlarını umursamadan evlendi.Okumamış kocasına mahkum mutsuz bir ev hanımıydı.Kocasıyla ettiği kavgaların sonu baba evinde bitiyordu.

Herzaman babasının "oku kendini kurtar ablanı örnek alma kendine" lafıyla büyümüştü.Ablasının yaptığı bu hata kendi kafasına kakılmıştı yıllarca.

Koşarak merdivenleri tırmandı,evde bir tek annesi vardı odasına çekilmiş yatıyordu.Günlerdir halsizliği gözünden kaçmıyordu,odasına girip hızlıca üstünü değiştirdi,kitaplığın önünde uzun uzun düşünmeye başladı,kitaplara aşıktı adeta kendini buluyordu betimlenmiş her karakterde,sayfalarda.En alt raftaki Piraye çarptı gözüne Canan TAN'IN en sevdiği kitabıydı .Evet! Orhan bunu okumalıydı.Küçüklüğünden beri tek dostu orhandı . Aynı mahallede oturur sokak kapısının önünde saatlerce muhabbet ederlerdi.Birbirlerine her hafta okudukları kitapları veriyorlardı.Kendilerince buna kitaplaşma diyorlar sadece kitap değil,dertlerini de paylaşıyorlardı.Yaşadıklarını küçük bir kağıda yazıp verecekleri kitabın arasına koyuyorlardı.Aralarında ki bu sıkı dostluk zaman geçtikçe kardeşliğe bıraktı yerini,abisi gibiydi orhan önceliği hep alya olurdu.Seçtiği kitabı alıp evden çıktı.2 sokak ötedeki parkta buluşurlardı hep ikisininde evine en yakın yer burasıydı.

Elinde kitapla bekleyen Orhanı gördü,buluşmalarına herzaman geç gelen orhan erken gelmişti sessizce yanına oturdu,kitabı ondan tarafa koydu

-11:30 diye anlaştığımızı sanıyordum,nezamandır buradasın?

-iki saat olması gerek saate bakmadım.dedi sitemli ses tonuyla

-Dalgınsın,bir şey olmuş anlat hadi.

-Ev sahibi geldi sabah kirayı istedi,bir haftadır düzenli olarak geliyor zaten.Okulu bırakmak zorundayım,gidip bi iş bulacağım

-Ne demek bu orhan?bunun ne kadar büyük bi sorumluluk olduğunun farkındamısın sen ?Hani avukat olmayı herşeyden çok istiyordun ? ne oldu hayallerine ?

-Daha fazla annemin  3 5 kuruş için gece yarısına kadar çalışıp yorulmasını izleyemem alya neden anlamıyorsun ? kitaplarda okuduğun gibi kolay değil hayat.

Sustum.bunu en iyi ben biliyordum oysaki.

alındığımı anlamış yeni bir konu açmıştı

-İş bulabildinmi ?

-Gratise uğradım,çarşıda bakındım öylece henüz net birşey yok.Hayat zor öyle değilmi orhan ? öyle her istediğin zaman iş bulunmuyor.

sustuk.

Gökyüzünün eşsiz maviliğini izlemeye koyulduk.

Bir süre sonra dikkatimizi koşuşan insanlar çekti,sessizliği bozan ben oldum.

-Neler oluyor acaba ?

-Hayriye teyze kocasının eşyalarını camdan atıyordur yine,başka ne olacak mahallenin vazgeçilmezi.dedi gülerek

Karşı komşumuzdu Hayriye teyze ,her akşam eve sarhoş gelen hikmet abiyi evden kovardı.Mahalledeki kadınlara anlata anlata bitiremezdi kocasının yediği haltları.

-Başka yerlerde esrarengiz çözülemeyen cinayetler olur bizim mahallede hayriye teyze kocasını evden kovar.

busefer ikimizde gülmüştük.

Hayriye teyzeyi konuşurken kabalık büyümüştü ,arkası gelmeyen bir muhabbet dolaşıyordu sokaklarda 

-Kalk hadi gidelim bizde belliki busefer hayriye teyze değil hadi alya.

hızlı adımlarla kalabalığı takip ettik.Kadınlar aralarında fısıldaşıyor,havada "ne olmuş" ,"polis neden gelmiş" gibisGinden laflar uçuşuyordu .Her yabancı ağızdan çıkan merak cümleleri .Kimse ne olduğunu bilmiyordu.

Orhanın elini kolumda hissettim ,aynı yere bakıyorduk şimdi yaşadığım eve.

Gözlerim evimin önüne çekilmiş polis şeritine sabitlendi hemen ötesinde ambulans...

Gögsüm sıkıştı,nefes alamıyordum.Küçüklüğümden beri kurtulamadığım astım yine rahat vermiyordu.Gözlerim eve birer birer giren ambulans çalışanlarını takip etti.

Koştum.Ciğerlerim çıkasıya koştum.

Arkamda beni durdurmaya çalışan Orhanı görmüyordu gözlerim.Beynim durmuştu,düşünemiyordum

Şeritin önünde duran polisin kolları durdurdu bedenimi "giremezsiniz","hanımefendi şeriti geçmeniz yasak" diyordu ısrarla.Kalabalığın içinden gelen ablamın çığlıklarıyla sarsıldım.

Kalabalığı aşıp kolumdan çekti.Kıpkırmızı gözleri ,gözlerimi buldu.Dağılmıştı,berbat haldeydi ayağında ev terlikleri üstünde pijamalar vardı .suskundu ,kafamı göğsüne bastırdı yıllarca o kolların sıcaklığını hissetmemiştim şimdi ise o kolların arasında buz gibiydim.Hıçkırıkları kalabalığın sesini bastırıyordu.

Bunlar felaketin gözyaşlarıydı...


Merhaba; teşekkürler öncelikle.

yorumlarınızı ve fikirlerinizi bekliyorum.

Beğenildiği takdirde yeni bölüm gelecektir :)




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yalnız ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin