Neydi beni sana bu kadar bağlayan,
Senli günlerimi dolu, dolu geçirmemi sağlayan
Gözlerin adam gözlerin
Bir bardak demli çay gibi bakıyordun bana
Anlamadığım bir şekilde sürekli farklı görüyordum. O gözleri
Bazen yeşil yeni açmış bir papatya sapı gibi huzur veriyor,
Bazen kahverengi bir bardak demli çay gibi bakıyorsun sıcacık insanın içini ısıtan türden
Bazen masmavi gökyüzü gibi insanın içine doluyor.
Seni her şeyin için sevebilirdim.
Renk değiştiren gözlerin, boynunu yüzünü taçlandıran inadına sevmediğin o benlerin için dahi
Yüzünde ki birkaç kırışıklık hayatın sana verdiği her çizgiye kurban olabilirdim.
Saçlarını sakallarını sevebilirdim ellerimle
Dizlerimde uyuta bilirdim mesela sen uyurdun
Ben bunu fırsat bilip kirpiklerini sayardım.
Biliyorsun böyle deli hallerim vardır benim sayarım.
Fotoğraflar yetmiyor artık bana adam
Nazım Hikmette diyor ya
Ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum.
Ben artık fotoğraflarda değil gerçekten yüzünü avuçlarımın arasına almak istiyorum
Tabirim caizse; avuçlarıma güneş doğsun istiyorum.
Avuçlarımın en dibine getireyim o güneşi öylece kalalım.
Birkaç dakika,
Bir iki saat,
Beş altı yıl,
Ya da bir ömür beklide ne dersin?