You Are My Heart

73 11 23
                                    

Büyük olan öfkeyle baktı sevgilisine. Gözlerinden adeta ateş çıkıyordu. Daha fazla dayanamayarak ayağa fırladı. "Sen nasıl eski sevgilinle görüşürsün, Hyuna! O piç herif seni yüzüstü bırakınca nasıl ağladın! Hâlâ.. Ah, Tanrım delireceğim!" Hyuna süzdü sevgilisini. Tavırlarındaki umursamazlık sesine yansıdı, göz devirerek çaprazladı kollarını. "Haydi ama bebeğim. Alt tarafı birer kahve içip sohbet ettik." Jihyun'un alaycı kahkahası doldurdu odayı. "Eskileri de yad ettiniz mi Hyuna-ya?" Elleri titriyordu sinirden, yüzü sinirle gerilmiş, kendini kasmaktan kasları ağrımıştı. Ve hâlâ Hyuna aşırı umursamazdı. Nefesini verdi küçük, bacak bacak üstüne atarken. "Jihyun, sevgilim abartıyorsun. " İçindeki öfke dalga dalga büyüdü Jihyun'un bunu duyunca. Dibine girdi umursamaz sevgilisinin. "ABARTIYORUM, ÖYLE Mİ! O ZAMAN JACKSON GELSİN VE ONUNLA SEVGİLİ OLUN KİM HYUNA!" Öfkeyle çekildi büyük. Onu keskin bakışlarla süzdü. Bir şeyler mırıldandı. Hızla odalarına daldı. Çantasını kaptı yatağın üzerinden. "BEN GİDİYORUM. JACKSON GELSİN O ZAMAN!" Hyuna sadece omuz silkmekle yetindi. "Hâlâ abartıyorsun Jih..." Küçüğün sözü sevgilisinin keskin bakışlarıyla bölündü. Sinirli büyük hızla çarptı kapıyı, evden çıktı. Şimdi derin bir sessizlik kaplamıştı tüm evi.

Jihyun Jiyoon'a baktı. Onun küçük kafesindeydi şimdi. Arkadaşı ona güzel bir kahve yapmış ve içini dökmesi için adeta müşterileri kovup kapatmıştı kafeyi. Jihyun sinirle soluklandı. "O PİÇ İLE HÂLÂ GÖRÜŞÜYOR YA! GEÇEN GÜN YAKALADIM, HÂLÂ KONUŞUYOR! NUMARASINI ENGELLEMEMİŞ BİLE!" Porselen kupayı kırar gibi masaya bıraktı. Jiyoon nazikçe eline dokundu onun. "Jihyun .. Sakin ol.." Saçlarını çekiştirdi büyük. O sırada mutfaktan elinde havlusuyla Sohyun çıkmıştı. "Ne oldu?" Ellerini kuruladı güzel kız. Bir sandalye çekip oturdu. Gözleri dolmuştu şimdi Jihyun'un. "Hyuna.. hâlâ Jackson ile görüşüyor.. Telefonunda gördüm.. Ona tatlı tatlı aegyo bile yapmış.. Kalpler, gülücükler atmış.. Bana bile bazen soğuk oluyor.." İçini çekti. Jiyoon saçlarını okşadı onun. "O ne dedi peki?" Sohyun sesini çıkartmadan dinliyordu büyüğü. Cevapladı ağlayan güzel kız. Gözyaşları usul usul süzülüyor, masaya damlıyor ya da güzel boynundan akıp gidiyordu. "Ç-Çok..abart..tığımı..söyle..di.." Sohyun üzüntüyle mendil uzattı ona. Sonra direkt kendi sildi onun gözyaşlarını. Jiyoon sıkıca sarıldı ona. Jihyun ağladı bir süre içini çekip. "G-geçen..gün..kavga..ettik.. Neymiş.. Ben onunla..ilgilenmiyormuşum.. Halbuki..öyle bir şey yok! Tamamen..uyduruyor.. " Küçük olan dudaklarını dişleyerek kaş göz yaptı büyüğe. "Hey..unnie..sana..kek..getireyim mi..?" Jihyun saçlarını okşadı onun. "Gerek yok Sohyun ah.. Teşekkür..ederim.." Jiyoon karşısındaki kızı adeta bakışlarıyla emir vermişti. 'MUTFAĞA GİT.' Sohyun küçük bir yutkunma vererek gözden kayboldu.

Şimdi gözlerini kapatmış, tezgaha oturmuştu Sohyun. Unniesinin en sevdiği keki hatırlamaya çalışıyordu. "Çalıştır kafayı.. Neyli...neyli..Aishh!" Kendi kendine konuşurken hatırlamıştı. "Ah buldum!" Sevinçle el çırptı. Muzlu severdi. Çünkü en son geldiklerinde aldığı 3 dilim kekin üçü de muzluydu. Koyu yeşil saçlarını topladı ve tepeden yaptı topuzunu. Ellerini yıkadı güzelce. Malzemeleri çıkarttı. "Haydi bakalım, fighting!"

Keki fırına verdiğinde dağılmış mutfağa baktı. "Şimdi. Buraları toplamak için 20 dakikam var. Yoksa Jiyoon unnie beni öldürür." Pişmekte olan keke ve sonra darmadağınık mutfağa baktı. Un yere dökülmüş, elinden kayan yumurta tezgaha saçılmıştı. Şeker taneleri her yerdeydi. Karıştırırken çok fazla turboya bastığı için duvarlara kek karışımı sıçramıştı. Çekmeceler açık, lavaboda üst üste bir tabak dağı vardı. Yerde bile vardı kek karışımı. İlk önce duvarları, ardından yerleri sildi. Sürekli kekteydi gözü. Bulaşıkları bir çırpıda yıkadı, özenle yerleştirdi. Tezgahı güzelce silip ihtiyacı olan malzemeler dışında her şeyi kaldırdı. Kek piştiğinde zaferle gülümsedi.

My Heart / Jiah one shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin