Özgür

4 0 0
                                    

Uçaktan inerken babam hareketlerine çok dikkat ediyordu. Bense buna anlam veremeyerek yaptıklarını yapmaya çalışıyordum. Eşyalarımızı taşıyan iki kişi hemen arkamızdan geliyordu. Bunu sevmiyordum. İnsanları parayla kullanıyorduk ama babam tadını çıkarabiliyordu. Para babamı çok değiştiriyordu. Şimarık olmasının ardında bu vardı zaten. İstediği gibi, istediği insanlarla olabiliyordu ve insanlar sadece babamın ağzından çıkan tek bir kelimeye bakıyordu. "Para"

Telefonumun bavulumda olduğunu hatırlayınca biraz durup bavulumu taşıyan çocuğun bana yetişmesini bekledim. Çocuk yaklaşık 22'li yaşlarda gibiydi. Bordo beyaz üniforması vardı ve ufak bir tebessüm ettikten sonra,

"Babanızın ve sizin eşyalarınızı kalacağınız otele ileteceğim."

Ardından babama dönüp;

"Umarım yolculuğunuz sorunsuz geçmiştir Levent Bey." deyiverdi mimiklerine özenle dikkat ederek. Ben sadece gülümsemekle kaldım. Babam o sırada araya girdi.

"Bahşişin."

Ne kadar uzattığını görmedim ama çocuğun gözlerinin parladığına emindim. Sanırım az önceki tebessümü tamamen sahteydi.

Arabamız hazır olduğunda hepimiz arabaya binip kalacağımız otele doğru yola koyulduk. Kıbrıs'a gelmiştik. Buraya iki yıl kadar gelmiyordum ve yine isteyerek gelmemiştim. Babam peşinden sürüklemişti. Çünkü kumarı seviyordu. Türkiye'de kumar yasak olduğu için her yaz buraya kumar oynamaya geliyordu. Ama bu kez yanında annem yerine ben gelmiştim. Bu durumdan hiç hoşnut değildim ve bir ay boyunca nasıl dayanacağımı bilmiyordum. Ne yazık ki babam itiraz etmeme de fırsat vermiyordu. Ona göre uslu ve saygılı bir kız olmalıydım. Tanıştığım insanlara merhaba demeli ve ilişkimi samimi tutmalıydım. Çünkü hepsi para içindi. Bir nevi yalakalık yani.

***

Babamla odalarımız ayrıydı. Bavulumu odama sokuşturmaya çalışırken babam odasından çıkıp;

"Neden kimse yardım etmiyor?"

Yine birilerinden hizmet bekliyordu.

"Gereği yok hallettim." dediğimde bavulu yatağımın kenarına yerleştirmiştim. Bana -bu onların görevi- bakışı attı.

"Boşuna para vermiyoruz."

Konuşmayı bölmek için kapıyı çekiştirdim. Eliyle kapıyı tuttuğunda suratımı astım.

"Saat sekiz gibi salonda ol. Seni bekleyeceğiz. Tanıştırmam gereken insanlar var."

Kim? Ahh tabiki babamın kumar arkadaşlarıydı. Gitmek istemiyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu.

Bavulumu sonuna kadar açıp giyebileceklerime göz atmaya başladım. Açık gri bir şort ve üstüme v yakalı beyaz bir t-shirt seçtim. Oldukça sadeydi ama ben ortama göre şekillenen bir kız değildim. Benim için sorun değildi. Ne de olsa ben Özgür'düm.

Telefonumu bavulumun yan tarafından çıkarıp saate baktım. 19:25 olduğunu görmek pek de iç açıcı değildi. Aslında odam gayet güzeldi. Büyük bir televizyon ve çift kişilik yatağım vardı. Evet aşağı hiç inmeyip burda rahat bir uyku çekebilirdim.

Düşüncelerimden kendimi alıkoyup duşa doğru yöneldim. Üzerimdeki yorgunluğu bu şekilde atardım sanırım. Duştan çıktıktan sonra kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Telefonumu arka cebime sıkıştırdım, sanırım hazırdım.

Dışarı çıktığımda ilk gördüğüm şey kapımın dış kısmına asılmış olan "Gecikmemelisin bayan." yazısıydı. Tuhaf. Gecikmiş olsam bile bu yazı bir işe yaramayacaktı. Babamın zekası diye düşünüp adımlarımı asansöre yönelttim. Kabin yavaşça durduğunda kapı açıldı ve içeri girdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 27, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖzgürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin