Aşkın küçük kızıydı o... İzmir'in dar sokaklarında, az önce öğrendiği acı gerçeğin yıkımıyla kahroluyordu. Kaç kez çiğnendiğini hiç bilmiyordu Eylül. İzmir'in dar sokaklarında ayakları yürüyordu sadece. Kendisi geride kalmıştı çoktan.
Akşam olmuştu. Onla konuştuğu konuşmalar kafasının içinde tekrarlanıp Eylül'ü deli etmesine yetiyordu. Sitem dolu nefesiyle, soluğunu sonuna kadar harcayarak son kez haykırmıştı o şerefsize... ''En acısı da ne biliyor musun?" demişti. "Aslında sana hiç sahip olmadığımı, seni kaybettiğimde anlamış olmam!"
İzmir'in dar sokaklarında devam etti öfkeyle. Hırsı soluğuna eş çıkıyordu göğüsünden. "Meğer her şeyimmiş gibi davranan hiçbir şeyimmişsin sen! Aslında hiçbir şeyimi kaybettim ben!"
Akşamdı. Bakışlarını bir noktaya sabitlemiş olsa da yanından geçen umarsız insanların farkındaydı. Birazdan belki yağmur yağardı. Hayat Eylül için devam ediyordu. Eylül bu acı bir tecrübeyle, bir kez daha öğreniyordu; ama hiç ezberleyemiyordu...
Akşamdı. Ağlamak için iyi bir zamandı. Kızıyordu her şeye, herkese özellikle de kendisine. Hayat onun için çok garipti. Eylül herzaman karşılıksız severdi ve yine aynı olmuştu onun için. Ama olsundu. O sevilmemeye de razıydı severken... Ama aldatılmayı hazmedemiyordu. Çiğnenmişti o, üzerine basılmadan...
Öylece kalakalmıştı bir hiç için. Kendini acıyarak izliyordu. Kara talihine yanıyordu. Bir ayrılık daha büyütüyordu onu. Ve ne çok ağlıyordu içinden "Bu aşka değer" diye... Olsun... Bazı aşklar gözyaşıyla büyür" diyordu. Oysaki hiçbir günahı yoktu Eylül'ün. Sessizliğe gömülmüştü uzun zaman.
Elinden gelmeyen dilindende gelmiyordu. Ve şimdi beklediği onu terk ediyordu. Belkide çoktan gitmişti... Belki de hiç gelmemişti. Şimdi o "Gelmeyen" hem suçlu hem yolcuydu. Bir başkasını seçmişti. Canını çok yakmıştı. Ondan nefret ediyordu.
Akşamdı. Eylül titreye titreye zorlukla sokakları bir bir geziyordu. Nereye gittiğini bilmiyordu, bilmekte istemiyordu. Bilse ne değişecekti. İçten içe ağlıyordu. Sessizliğinde acılarıyla boğuluyordu.
Sanki yolları o değil de yollar onu yürüyordu.Böyle günler insanın bir dosta ihtiyaç duyduğu günlerdi. Ayakları mı yoksa yol mu? Acaba hangisi bunu biliyordu? Bu sorunun cevabını bulmadan kendini Buğra'nın kapısında buldu. Ah Buğra! Eylül'ün zor savaşlarının yara sancısı... Buğra... Bir insanın dost diyebilecek tek isim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KÜÇÜK KIZI
RomanceHer defasında sevdiği adamın terk etmesiyle acı çeken kalanın hep Eylül olduğu, soluğunu hemen Buğra'nın kapısında alan aşkın küçük kızı Eylül...