Kız telefonunu açarak ses kaydını başlatdı. Jiyeon denilen varlık bir azdan gelip her şeyi itiraf edecekti. Eva da bundan istifade etmeliydi, Jungkook'a Jiyeon'un yalanlarını anlatdığında kanıt istemeyecek miydi?
Telefonu pantolonunun arka cebine sokarak ona yakınlaşan turuncu saçlı kızı izledi. Jiyeon saçlarını turuncuya boyatarak iyice tilkiye benzemişti, minik gözleri ve burnu ile tilkileri andırıyordu.
Eva hoşnut olmadığını bildirmek istercesine kollarını birleştirdi, bakışları Jiyeon'un nasıl alçak biri oluşundan haberdardı. Jiyeon aptaldı. Elindeki mücevheri Eva'ya bırakacak kadar aptal.
Jiyeon çenesini sıkarak Eva'nın önünde durdu, sevgilisi hakkında duymalı olduğu şeyi öğrenip hemen gidecekdi. Hem Eva'ya soruları vardı. Mesela, Jackson ile sevgili olduğunu nereden bildiği gibi sorular.
"Söyle hemen, benim için iç açıcı olmayan şeyleri." Jiyeon karşısındakı kızın akıllı biri olmaması için dua ediyordu.
Eva kollarını açarak yanlarına bırakdı. Karşısındakı kızın saçlarını teker-teker yolmak istiyordu. Nasıl Jungkook gibi masum birisini kullanırdı?
"Söyleyeceğim, ama önce soruma cevap ver," Eva boğazını temizledi, Jiyeon'un bu şartı kabul edeceğine kalıbını basa bilirdi, "Jungkook'a söylediğin şey yalan mıydı?"
Jiyeon Jackson hakkındakı şeyi merak ediyordu, sorgulamadan, "Evet, ona yalan söyledim." Dedi.
"Peki neden? Neden yaptın bunu, Jiyeon? Onun senden hoşlandığını biliyordun."
"Evet, evet, zorundaydım, her neyse, Jackson hakkındakıları söyle de gideyim." Jiyeon korkuyordu, Jungkook Jackson'ı bilseydi, ondan ayrılırdı, plan da suya düşerdi.
Eva gülümsedi, bu aptal kız şüphesiz her şeyi ona söyleyecekdi, bu kadar kolay olacağını tahmin etmiyordu.
"Son bir soru. Bunu da cevaplarsan söylerim." Jiyeon onaylayarak kafasını salladı, stressden elleri titriyordu.
"Neden o paraya ihtiyaç duydun? Yani, Jungkook'a o yalanı söyletmeye seni ne mecbur etdi? O çok yoruldu." Eva'nın sesi sonlara doğru kısılmışdı, Jungkook bu kadar işde çalışacak kadar güçlü bir bünyeye sahip değildi, derslerine ve işe yetişmek için çabalıyor ve kilo kaybediyordu.
Jiyeon boğazını temizledi, o da Jungkook'a böyle yapmak istemezdi, ama mecburdu. Başka yerden para bulması imkansızdı. Zaten evde annesi sürekli çalışıyordu, Jiyeon kendi harçlığını bile zorla alıyordu. "Ben... yani, mecburdum. Bilirsin, ailemin maddi imkanı yok ve Jackson bu aralar iyi değil. O, çok kötü. Kötüye doğru gidiyor. Doktorlar üç ay önce uyuşturucun bedeninin çok hissesini kapladığını ve anlamadığım bir çok şeyi söyledi. Onun için son çarenin gözetim altında tedavi olunması olduğunu söylediler. Onu seviyorum ve gözümün önünde gitdikçe erimesi... Bilmiyorum, parayı nereden bulacağımı bilmiyordum ve o sırada Jungkook bana çıkma teklifi etdi. İlk önce reddedicekdim, ama sonra onun part-time işde çalıştığını öğrendim. Sonra da onunla sevgili olup para istedim, benim için her türlü iyiliği yapacak kapasiteye malikdi. Ben de... üzgünüm, iğrenç biriyim ama zorundayım. Sevdiğim insanın ölmesine razı olamam."
Eva önünde sesi kırık çıkan kıza bakdı, şimdi söyleyeceği şey onu çok üzecekdi. Jiyeon'u ne kadar sevmese de onu anlıyordu.
"Jiyeon," dedi, "Jackson hastaneden kaçmış. Ve iki aydır gönderdiğin paraları uyuşturucu almak için kullanmış. Şimdi, aranıyor."
Jiyeon'un gözleri genişledi, ağzı o şekli aldı. Hiç bir şey demeden, koşarak alandan çıkdı.
Eva üzüntülüydü, telefonu çıkararak ses kaydını sonlandırdı ve Jungkook'a gönderdi.