Ece, hayatından memnun her zaman mutlu olmasını bilen çok merhametli ve fedakar bir kızdı. Arkadaşlarıyla çok iyi anlaşırdı. Özellikle de Melisa ile. Yedikleri içtikleri beraber olurdu, birbirlerinden gizli hiçbir şeyleri olmazdı. Çok severlerdi birbirlerini. Kimse anlayamazdı onların arkadaşlığını, türkçe konuşmazďı onlar, kendilerine özgü konuşma şekilleri vardı. Kimse, hiçbir güç onları birbirinden ayırmaya yetmezdi...
Ta ki büyük kazaya kadar...
2015 yılı 12 Ağustos saat akşam 7 civarlarında... Tüm hayatları değişti.Melisa için öyleydi ama Ece'ye hiçbir şey söylememişlerdi, o bunu kaldıramaz diye düşünüyorlardı. Sanırım gerçekten de öyleydi.
Kim en iyi arkadaşının ölümünü kaldırabilirdi ki? Ece'ye söylemek onun öğrenmesini istemiyorlardı. Ama ne kadar sürebilirdi ki bu yalan? Çok sürmedi de zaten Ece bir şeylerin yolunda olmadığını sezmişti. Annesi her ne kadar bir şey olmadığını anlatmaya çalışsada ikna edememişlerdi onu. Her dakika Melisa'yı soruyordu onu görmek, konuşmak istiyordu. Bilmiyordu ki en yakın arkadaşının gittiğini...
Bir kaç gün yalanı sürdürmeye devam ettiler ama bu sırada Ece yemeden içmeden kesilmişti, durumu gittikçe kötüye gidiyordu. En sonunda annesi ona her şeyi anlatmaya karar verdi. Ama korktuğu kadar bir şey olmadi. Hic bir sey yapmadi. Sakladibi bir sey vardi!
Yapabildigi tek sey odasina cikip saatlerce günlerce, aylarca cikmamak olmustu...
Teselli eden edeneydi. Herkes ona destek cikmak istiyordu ama o herkesi reddediyordu...
Dostunun öldüğüne inanmak istemiyordu. Sürekli onun ölmediğini kendisini izlediğini söylüyordu.
Onun için yaşamanın hiç bir anlamı kalmamıstı artik...