1.BÖLÜM

21 3 0
                                    


  Başım patlıyor. İlk defa içen biri için bu kadarı çok fazla. Neyse ki bana bu kaderi layık gören değerli arkadaşlarım beni eve bırakma zahmetinde bulundular. Ne olursa olsun onları seviyorum. İki kolumu da tutmuş yürümeme yardım ediyorlar. Sağ sağlim eve varıyorum. Kimse var mı yok mu umrumda olmadan kendimi yatağa atıyorum. Gözlerim yarı açık yarı kapalı tavanı seyrediyorum. Baş ağrım uyumama izin vermediği için kendime kahve yapma amacıyla ayağa kalkıyorum. Kalkmamla çığlığı basmam bir oluyor. Küçük kedim Felix az kalsın üzerine basılarak ölecekti. Seni küçük melek... Felix'i kucaklayıp mutfağa doğru baygın adımlar atıyorum. Önce mama kabını doldurduktan sonra kahve makinesini çalıştırıyorum. Çıkardığı ses beynimde yankılanıyor. İki dakika sonra kahvem nihayet hazır. Sindirerek içiyorum ve kahvenin zihnimi açmasına izin veriyorum. Bu daha iyi. Salona geçip koltuğa uzanıyorum. Beni takip ederek karnıma atlayan Felix'i yavaşça severken uyuyakalıyorum.

'    Burdayım...çok yakınında... Beni duymuyor musun? Melissa? Melissa..'

Kulağımı irdeleyen sesle uyandım.

   -"Kim var orda?" cevap yok.

Sessizce ayağa kalktım,tedbir olsun diye elime sert bir biblo aldım.

   -"Kimsiniz?"

    Koridora doğru temkinli bir şekilde yürürken bunun bir rüya olabileceğini düşünüyordum. Ama dur. Dış kapı yavaşça çarpıyordu. Ben mi açık unuttum? Dikkatlice kapıyı açtım ve karşıma çıkabilecek her şeye karşı vurmaya hazır halde durdum. Vücudum çok fazla adrenalin hormonu salgılıyor. Lakin boşuna... Hiçbir şey yok. Kapıyı kapatmaya çalışırken sanki bir şey engelliyormuş gibiydi. Aynı kutupların birbirini itmesi gibi kapı da kapanmıyordu.

'Çok yaklaştın Melissa. Az kaldı...'

   Aynı ses. Binadan bir yerden geliyor. Girişteki dolaptan el fenerini alıyorum. Tam bir saçmalık ama bir şey kaybetmem. Terliklerimi giyip binada bir iki adım atıyorum. Etrafa ışık tutuyorum fakat kimseyi göremiyorum.

'Sesimi takip et.. o sana yol gösterecek.'

    Bu-bu da ne şimdi? Kesin arkadaşlarım beni delirtmeye çalışıyor. Eğer bu bir şakaysa çok kötü olacak. Sesin dediği gibi , geldiği yeri takip ettim. Daha aşağıdan geliyor sanki? Merdiven boşluğundan ışıkla bakıyorum ama görünürde yine bir şey yok. Soğuk merdivenlerden aşağı iniyorum. Tabi git gide gerginliğim artıyor. Her katta bir ipucu arıyorum ama nafile. Ne gelen,var ne giden. En son girişe geldiğimde bu oyuna bir son vermem gerektiğini anladım. Evet dediğim gibi:

-"Bu oyun burada biter!"

    Çok sinirliyim. Bir insanın duygularını sömürmek hiç hoş değil. Eve gidip bunun bir rüya olduğunu öğrenmek istiyorum. Lütfen biri beni uyandırsın. Kendi kendime isyan ederek merdivenlere geri dönüyordum ki bodrumun kapısı açıldı. Bu ne demek oluyor?! İki adım geri çekilip kapıya uzaktan baktım. Az önceki sesin beni içeri çağırdığını anlamak zor olmadı. Bunu yapamam . Hepsi delilik. Hala sarhoşum ve bunlar sadece onun etkisi. Eve gidiyorum. 7. Katan girişe yürüyerek inmiştim. Bu bile şu saçma oyuna ne kadar kendimi kaptırdığımı anlamama yetiyor. Asansöre doğru ilerliyorum. Soğuk metal tuşlardan 7 numaralı olanı hızla tuşluyorum. 4. Kata geldiğimde terslikler beni bulmaya devam ediyor. Elektrikler kesilmişti. El fenerimi yakıp elektrikleri bekliyorum. Ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Sadece ama sadece on dakika sonra el fenerimin pili bitiyor. Lanet okuyarak bir köşeye fırlatıyorum.Karanlıktan yeterince korkarken başıma bunun gelmesi ne kadar olası?

-"Yardım edin! Lütfen yardım edin! Sesimi duyan yok mu?! Lütfen ..."

    Ah ... o kadar acınası haldeyim ki. Karanlığın ortasında umutsuzca yardım bekliyorum. Dakikalar geçmiyor ve fazlasıyla susadım. Tanrım bugün için özür dilerim. Asla ama asla içmeyeceğim. Hayatımı iyiliğe adayıp nirvanaya ulaşmaya çalışacağım lütfen affet.

    Derken kapı gıcırdayarak açıldı. Karşımda gördüğüm şey sadece karanlık. Elektrikler henüz gelmemişti. Yutkunarak kapıyı iyice iterek asansörden çıktım. İp kadar ince mavi bir ışık merdivenlerden aşağıya iniyor. Betimlemek gerekirse tatlı su berraklığında, yağmur yağarkenki güneşin su damlalarına vuruşu kadar parlak.

'Beni bulmanı istemiştim. Son şansın Melissa.'

     Neyin son şansı bu? Ne oluyor? Derin bir nefes daha alıyorum. Göreceklerime karşı hazır olmalıyım. Işık o kadar parlak ki merdivenleri rahatlıkla seçebiliyorum. Beni takip et dercesine ışıldıyor. Ben de öyle yapıyorum. Bu gerçek olamaz. Aklımda yankılanan cümle sadece bu. "Bu gerçek olamaz." Işık beni aynı bodrumun kapısına götürüyor fakat bu sefer kapı kapalı. Işık kapının koluna değince ortadan kayboluyor. Tekrar karanlığın orasındayım. Elimle kapı kolunu arıyorum. Gözlerimi sıkıca kapatıp birden kapıyı açıyorum. Sonrasında gözlerimi açmak için cesaretimi toplayamıyorum. Göz kapaklarımda hissettiğim titrek bir ışık beni ona bakmaya zorluyor. Küçük bir gaz lambası kendiliğinden yanmıştı. İyice tuhaflaşıyordu bu olay.

-"İşte geldim! Çık ortaya da şu saçma şey bitsin. Kimsin sen? Ne istiyorsun benden?"

'Sonunda buradasın Melissa. Neden bu kadar uzun sürdü beni bulmak? Oysa sana çok ihtiyacım vardı.'

-"Sen ne saçmalıyorsun? Ne ihtiyacı? Kendini göster bana. Ve emin ol ki senden korkmuyorum!"

' Demek korkmuyorsun ha? O zaman iyi izle. Gözlerini kapat ve beni bekle.'

  Bu saçmalığa ne kadar katlanabilirim bilmiyorum ama dediğini yapıp eve gitmek istiyorum artık. Ellerimle gözlerimi kapatıyorum. Yaklaşık on beş saniye sonra gözlerimi açıyorum ve çığlığı basmam bir oluyor.

-"Nesin sen! " o kadar şaşırdım ki ne diyeceğimi bilmiyorum. Ağzımdan başka kelime çıkmıyor. Gördüğüm şeyden sonra gözlerim aniden kapanıyor . Sonrası karanlık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 19, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Şeytanın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin