9.BÖLÜM

189K 6.5K 1.2K
                                    

Multi-medya : Zeliha ve Miraç (temsili)

Keyifli okumalar dilerim...

Kapattım kapılarımı tüm duygulara, oturdum ve kapıyı kırmanı bekliyorum...

Bedenimde gezinen soğukluk, uyuşmuş hissi veren sol koluma karışırken vücuduma yayılan acıyla yüzüm buruşmuştu. Birinin eli parmaklarımı güvenle sararken, hissettiğim sıcaklıkla kasılan vücudum yavaşça gevşedi. Uzun zamandır hissetmediğim bu duygu bedenime yabancı geliyordu.

Kapalı gözkapaklarımı yavaşça aralarken, görüşüm bulanıktı. Birkaç kez kırparak görüşümü netleştirirken, başımda dikilen iki bedenleri görmek kaşlarımın çatılmasına neden oldu.

Emre ve yanında daha önce görmediğim adam gözlerini dikmiş bana bakarken yabancı olan adam yanıma doğru yaklaşmaya başladı.

"Nasıl hissediyorsun kendini?" derken meraklı sesi beni afallattı. Kimdi bu adam? Nasıl oduğumu neden soruyordu ki? Bu evde bu soru yasak gibi bir şeydi. Şimdi ise bunu duymak beni şaşırtmaya yetmişti. Uzandığım yatakta soru dolu bakışlarla Emre'ye doğru baktığımda durumu anlamış gibi konuşmaya başlamıştı.

"Doktor Doğan, kendisi hem aile doktorumuz gibi olur, hem de iyi bir dost. Yaralandığın için onu çağırdık. Omuzundan vuruldun ama şanslısın ki kurşun sıyırdı."

Emre'nin söyledikleriyle gözlerim acıyan sol koluma kayarken sargılı olduğunu farkettim. Üzerimde ki uzun kollu kazağım yoktu, sadece atletim vardı. Yarayı sarmaları için çıkarmış olmalıydılar. Bedenimde ki yarayı sargı bezinin altına gizlerken, ruhumun en derinliklerinde açılan yarayı neyle kapatacaklardı peki? Bir faydası yokken geçmesini beklemek çok saçmaydı.

"İyi... İyiyim." dedim kuruyan boğazımı yutkunarak ıslatırken. İyi olmasam da iyiyim demek dudaklardan dökülen cümleden ibaretti benim için. Bu biz insanlar için en büyük yalandı. Hep söylemez miydik? Öylesine sorulan bir soruydu ve biz de ona karşı ufak bir yalanla savuşturuyorduk.

Doktor Doğan, parmaklarını kolumda ki sargı bezine atarak kontrol ederken, gözlerim boşluğa bakar gibi onu izliyordu. Geri çekildiğinde pür dikkat kolumda gezen bakışları gözlerime çevrildi.

Birden dudakları yukarı doğru kıpırdayarak kalkarken ,boş bakışlarımın yerini şaşkınlık aldı. Neden gülümsüyordu durduk yere?

"Merak etme yenge, kolun gayet iyi."
Göz kırparak konuşmasını sürdürdü. Bense giderek artan şaşkınlığımı yaşıyordum.
"Ama tabii, naz yapmak adettendir."

Yenge mi? Söylediklerine karşı ona dik dik bakarken, gülümseyen dudakları aşağı doğru kayarak düz şeklini aldı. Hem ben neden ve kime naz yapacakmışım ki? Ne saçmalıyordu bu Doktor?

"Tamam, o buz kalpli adama naz yapılmaz biliyorum. Ama sana belki bize olduğu gibi değildir sanmıştım. Görüyorum ki aynıymış..." dudaklarını büzerek konuşması bana Dila'yı hatırlatırken yüzüm biraz daha asıldı. Onu çok özlemiştim. Bazen çok konuşsa da iyi biriydi. Doktor Doğan'ın hareket ve konuşma tarzı tıpkı onun gibiydi ve bana onu hatırlatmıştı.

Miraç'ın ise bana davrandığı gibi onlara da aynı davranmasına şaşırmıştım. Bu sert tavrı sadece bana karşı sanıyordum. Doğasında vardı bu yapısı demek ki. Bazen öyle korkutucu bir hal alıyordu ki, insan ürkmekten başka çare yaşayamıyordu. Acaba gerçekten hiç gülümsedi mi?

"Doğan... İşin bittiyse gidebilirsin."

"Tamam buz dağının yandaşçısı, gidiyorum ben. Görüşürüz yenge ama sağlıklı bir gün de görüşelim mümkünse." Tekrar göz kırparak el çantasını aldı ve odanın çıkışına doğru ilerledi.

Aşk-I Esaret - BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin