《》

320 40 39
                                    

Changkyun, üzerindeki siyah tişörtü düzeltirken göz ucuyla masasının üzerindeki paketlenmeyi bekleyen figüre baktı. Aynanın başından çekilip ona doğru yürüdü. Hafif figürü avuçlarken aklına onu aldığı günle alakalı hatıralar doluştu.

İKİ AY ÖNCE:

Günlerden pazardı ve teyzesi cırtlak çocuğunu yine Changkyun'un başına bırakmıştı. Evdeki bütün oyuncakları kırıp bilgisayarını da bir miktar hırpalaması sonucu dayanamamış, onu evden uzaklaştırmak adına ilerideki mağazaya götürme kararı almıştı. Elini tutarken bir oraya bir buraya koşturan çocuğu zapt etmek neredeyse imkansızdı. Yorgun bir şekilde nefesini verdi. Teyzesi işlerini bitirdiği an ona uzun bir konuşma yapmayı aklına kazıdı.

İlerlerken, bir figür ve çizgiroman dükkanının önünden geçiyordu ki onu gördü. Uzun bir sırada, bir oraya bir buraya sallanarak yüzünü buruşturan çocuğun haline kıkırdadı. Muhtemelen tuvaleti vardı. Sıranın ona gelmesine beş kişi kala çocuk dayanamayıp arkasındaki kişiye birkaç talimat verdikten sonra gitti. Ama ne vardı ki arkasındaki kişi onu görür görmez sıraya kaynak yapan Changkyun'du. 

Sıra ona geldiğinde Jooheon hala gelmemişti. Endişeyle dudağını ısırdı. Ne yapmalıydı? Bir anda aklına gelen fikirle gülümsedi. Son kalan Usagi figürünü alıp mağazadan çıktı. Ona bunu verirse eğer, okulun popüler çocuğu Jooheon, belki onu görürdü. 

Yalnız, Jooheon Changkyun'u umursamayıp, sadece figürle ilgilenmişti. Ondan rica etseydi eğer, direk olarak figürü ona verirdi ama Jooheon her şeyi mahvetmişti. Sinirlerini bozmuştu. 

Ona vermeyecekti.

"Eğer ona vermezsem, benimle daha çok konuşur." diye düşündü Changkyun bir umutla. 

"Benimle daha çok konuşsun." 

GÜNÜMÜZ:

Parti alanına gittiğinde Changkyun gergin bir nefes çekti içine. Ne yapacağını gerçekten bilmiyordu. Ne demeliydi? Nasıl gülümsemeliydi? Doğum gününü nasıl kutlamalıydı? Yoksa direk eve mi dönmeliydi?

Evet, en iyisi buydu. Eve dönmeliydi. 

Geldiği yöne doğru gidecekken koluna dokunan biri ile irkildi. Arkasına döndüğünde, göğüs kafesinin ortasını aleve veren kişi ile karşılaştı. 

"Gelmene sevindim." dedi Jooheon anlamsız bir neşeyle. Changkyun, dişlerini göstermeden gülümseyerek ona karşılık verdi. 

Büyük bir kafeye benzeyen yere girdiklerinde Jooheon'ın yönlendirmesi ile bir yere oturdu. Önüne gelen atıştırmalıkları ağzına atarak etrafa bakındı. Jooheon'ın ne kadar popüler birisi olduğu yine tokat gibi yüzüne vurmuştu.

"Voah, o gerçekten sevilen biri." diye düşündü. 

"Şimdi benim diğer misafirlerle ilgilenmem gerek ama sen burada bekle tamam mı? Hemen döneceğim." diyerek yanından ayrılan Jooheon'ı o görmese bile başını sallayarak onayladı. 

Bu sefer önüne gelen içeceği yudumlarken yine etrafı gözetliyordu. Birkaç bilye büyüklüğündeki içecek boğazından aşağı inerken yüzünü ekşitti. Ne yani? Burada içki servisi mi yapıyorlardı? 

Kafasını yan tarafa çevirdiğinde Jooheon'ı bir kızla aşırı samimi bir şekilde konuşurken görmüştü. Kızın ona kur yaptığı onca parti ışıklandırmasının ve kişinin arasından, ta Changkyun'un oturduğu yerden bile bariz anlaşılıyordu.

Jooheon'ın gay olması umurunda değildi, kıskanmıştı. 

Elindeki bardağı sinirle tek dikişte bitirip yerine bıraktı.

Bu... İğrençti.

Filmlerdeki gibi bunun onu rahatlatması ve sinirinin geçmesi gerekirdi. Neden işe yaramıyordu? Yoksa içki mi bozuktu? 

Birkaç shot daha atıp hepsinin bozuk olup olmadığını test etti. Dördüncü bardaktan sonra sağlam olduklarına karar vermişti. Galiba bu da bir beş bardak öncesiydi. 

"Changkyun, iyi misin?" Gözlerini açtığında hiç bilmediği bir yerdeydi. Her yer bembeyazdı ve Changkyun çok rahat hissediyordu. Yoksa, ölmüş müydü? 

"Yah! Changkyun! Bana bak!" Kafasının biraz oynatılması ile bulunduğu yerin bir oda ve az önce gördüğü beyazlığın da tavan olduğunu anlamıştı. Yanaklarından tutan ellerin sahibine döndüğünde aptal bir gülüş sergiledi.

Bu oydu.

"Jooheon-ah..." diye sayıkladığında Jooheon istemsiz olarak bu haline gülmüştü.

"Senden büyüğüm, velet. Jooheon-sama diyeceksin." 

"Sama'lık sadece bana özel." Bu söylediği Jooheon'ın deli gibi kahkaha atmasına sebep olurken Changkyun karşısındaki iri çocuğun yanaklarındaki çukurlara odaklanmıştı.

Onları yalamak istiyordu.

Ve yaladı da.

Tabii sonrasında kendinden geçmişti ama, sonuç olarak muradına ermişti.

Bu yaptığı Jooheon'ı biraz şaşırtsa da.

-

IY ÇOK KÖTÜ OLDU ÇOK KÖTÜ YAZDIM IY 


Sailor Moon || JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin