TESADÜF

350 8 1
                                    

Yağan yağmur eşliğinde yürürken kulağımdaki müzik sesi ve botlarının yere bastığımda çıkardığı ses bana eşlik ediyordu.

Ders çoktan başlamıştı. Ama umrumda değildi.

Şu an yalnızlığımı unutabildiğim tek yer olan sahildeki minik kafeye doğru yürüyordum.

İçeri girdiğimde kapı açılırlar çıkan tiz zil sesi ile beraber kafeye girdim .

Buraya ailemle sadece bir kere geldim. O da annem babamı aldatmadan önce ve babam başka bir kadınla evlenmeden önceydi.

Bütün mutluluğumu elimden almışlardı o gün. Zaten babam ayyaşın tekiydi.

Annem de onu aldatınca iyice kendini iyice salmıştı . Üvey annem de iyi davranmaya çalışan ama içten içe benden kurtulmak isteyen bir tip vardı.

Fazla yıpranmıştım. Açıkçası hayat umrumda değildi. Bir arkadaşım bile yoktu.

İçimi dökebileceğim, üzgünlüğümü,sevincimi paylaşabileceğim , sorunlarımı halledebileceğim biri...

Bende herşeyimi odamdaki büyük,siyah gözlü, tatlı ayıcığıma anlatıyorum.

Biliyorum fazla çocukça . Ama zaten çokta konuştuğum olmuyor.

Çünkü anlatıcak birşeyim yok . Ne sevgilim, ne arkadaşım , ne de bir olay...

Hayatım hep aynı tempoda. Zaten olay istemiyorum. Küçüklüğümden beri yeterince aile içi olay çekiyorum.

Hani hep insanlar der ya " yok hayatım çok sıkıcı , hep aynı şeyler , hiç heyecan yok." Olmasın, kesinlikle olmasın!

Benim yerimde olsalar düşüncesi bile mide bulandırıcı gelirdi onlara heralde.

Bu düşüncelerden sıyrılmamı tok ve insanın kulağına çok hoş gelen bir ses sağladı. " pardon yanına biri gelmeyecekse sandalyeyi alabilir miyim?" Dalgınlığımdan dolayı bana bile insancıl gelmeyen bir sesle"al" dedim.

Gözleri ve saçları siyahtı. Teni vampirlere taş çıkartabilecek kadr beyazdı. Burnu ve yüz hatları kusursuz du.

Ama erkekti işte. Erkeklerden ve onların pis duygularından nefret ediyorum.

Feminist değilim . Yine de sevmiyorum erkekleri. "Sağol" diyip kalabalık bir grubun oturduğu masaya doğru ilerleyip o da oturdu.

Grupta 3 kız 4 erkek vardı. Gerçekten gelenlerin bunlar insan mı diye sorgulamalarını sağlayacak bir şekilde kahkaha atıyorlardı.

Ama az önceki çocuk yan bir sırıtmayla onların hareketlerini izliyordu.

Acaba bir insanın arkadaşının olması nasıl bir duyguydu? Bunu gerçekten merak ediyordum .

Ama 19 yaşıma kadar birtek arkadaşım olmadığı için bende sempatiklik ve samimilik adına hiçbirşey kalmamıştı.

Düşüncelerimi bir kenara bıraktığımda havanın karardığını farkettim. İçimde eve gitmeye karşı en ufak bir istek yoktu.

Tabi çevremdeki insanların ayaklandığını farkedince yola koyuldum.

Yağmur durmuştu. Eve gelince ılık bir duşa girip direkt yatağa attım kendimi .

******

Bu güne ders almadığım için öğlen 3 e kadar yataktan kalkmadım.

Uykusuzluğu ölüm gibi görürüm. Huyum kurusun.

Altıma siyah darpaça , üstüme kırmızı bir kazak giydim.

Saçımı da dağınık bir topuz yaptıktan sonra dışarı çıktım. Herzaman ki gibi nereye gideceğimi bilmeden çıktım tabi.

Yürüdüm , yürüdüm, yürüdüm...

Sonunda yeşilliklerin arasında sessiz bir parktaki banka oturdum. İnsanlar tek tüktü.

Yine kendimi iyi hissettiren ve hep yanımda olan müziği(kulaklığı) taktım. Akşama kadar öyle dışarıyı izledim.

El ele tutuşan sevgililer, toplu arkadaş grupları, minik çocuklar...

Karanlık olduğunda baya soğumuştu hava. Ayaklanıp eve doğru yürümeye başladım.

O sırada birden gelen bir ışıktan dolayı reflex olarak gözlerimi kıstım. Arbaydı ve arabanın içinde saçma sapan gençler vardı.

Belli ki içmişlerdi. Karanlıktan yüzlerini seçemiyordum. " güzelim! Gel bu karanlıkta tek başına yürüme. Yerler seni var ya .

Hadi atla biz bırakırız" Cevap vermeden yürümeye devam ederken arabanın kapısının açılıp kapanma sesini duydum.

Çocuk arabadan çıkmış bana doğru geliyordu" Hadi ama ! Yemem seni merak etme derken yüzüne pis bir sırıtma yerleştirmişti.

Ban doğru yaklaştıkça ondan uzaklaşmaya çalışıyordum.

Birden kolumu bir el kavrayınca istemsizce küçük bir çığlık attım. " o benimle şimdi siktir git pezevenk! "

Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir :) - nilüfer

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin