Okuldaki Musallat - 1

410 7 5
                                    

Berbat bir pazartesi günüydü. Annem bana: Selçuk, hadi oğlum geç kalacaksın yine!! Diye bağırdı. Apar topar hazırlanıp babam ile birlikte yola çıktık. 20 dakika sonra okula gelmiştik. Saat 7.30'du ve yolda trafik olduğu için ilk önce Efsun gelmişti. Her zaman ki gibi Derslerden test çözmeyi unutmuştu, onları yapıyorduk. 20 dakika daha geçtikten sonra Elif geldi. Efsun, Elif ile 1. Dönemden beri kavgalı olduğu için her zaman birbirleri ile tartışırlardı. Daha sonra Efsun "Vine" adındaki siteden komik videolar izlemeye başladı. Saat 9.00 olduktan sonra ilk ders başladı. Dersimiz Türkçe idi. Rabia hoca güzel, bilgili bir öğretmendi. İlk iki ders böyle geçtikten sonra sınıfa yeni biri gelmişti. Adı Burak'tı. Sakin ve akıllı bir çocuğa benziyordu. Onun ardından Uygar gelmişti. Hoca neden bu kadar geç kaldığını duyunca yolda çok büyük bir kaza olduğunu ve bu yüzden geç kaldığını söyledi. Uygar demişken bizim Efsun da eskiden Uygar'ı seviyordu fakat şimdi Uygar onunla dalga geçtiği için artık nefret ediyor. İlk iki ders geçtikten sonra Fen dersindeydi sıra. O da çabucak geçmişti birşey anlamadan.Öğle vakti gelmişti ve yemekte her Pazartesi olduğu gibi "kurufasulye" vardı. O yemekten hemen hemen herkes nefret ederdi. Bizde kazıklandığımız kantinden birşeyler almıştık. 40 dakika da konuşa konuşa geçti. Bu derste herkes sevinçliydi çünkü beden işliyorduk. Spor salonunda 4 adet oda vardı. En yakın odada toplar, raketler gibi eşyalar vardı 2. odada ise kızların soyunma odası, 3. odada kalelerin ve topların konulduğu yer,4. odada erkeklerin soyunma odası vardı. Bazı erkekler ve kızlar dersi kaynattılar tabii. Biz direk 1. Odaya (topların konulduğu yere) kaçtık. Nedense birden elektrikler kesildi ve bizim kızlar çığlık atmaya başladı. İyi ki odanın diğer ucunda pencereli bir kapı vardı ve oradan ışık geliyordu. Biz pencereli kapıdan çıkmaya çalıştık fakat olmadı, kilitliydi. Biz de korkmaya başladık. Efsun'un en yakın arkadaşı Sıla da cinlere,ruhlara pek meraklıydı. Ve şöyle dedi: Haydi! hazır korkunç bir ortamdayken cin çağıralım! Diye bağırdı. Aslında ben de az meraklı değildim cinlere minlere. Neyse bunun da isteğini yerine getirelim dedim. Ve Sıla kapakları dizmeye başladı. (genellikle böyle durumlar için saklıyor) Bizde şöyle dedik: "Ey cin geldiysen bir işaret gönder" dedik klasik sözlerle. Ve birden kapı açıldı. Biz korku içinde köşeye koştuk. Meğer kapıyı beden hocası olan Nalan hoca açmıştı. Biz bir oh çekmiştik. Nalan hoca: "Siz yinemi kaçtınız beden dersinden! " diye bağırdı. "Hepiniz Cenk hocaya (müdür yardımcısına) gidiyorsunuz" dedi. Biz de Cenk hocadan biraz korkuyorduk. Fakat çok kızmadı. Sadece bağırdı. Ben içimden: "bence bu cin vakası devam edecek" dedim. Son iki ders kalmıştı okulun bitmesine. O dersler de kulüp idi. Ben de drama kulübündeydim. Bizim kulüpte Yaren,Barış,Mirza,Efsun,Damla,Ozan ve ben vardım. Salonun arkasından uğultucu sesler geliyordu. Ben: "Neler oluyor?" Dedim. Bizimkiler de bilmiyordu. Sesler arttıkça bizde arka koridora kaçtık. Koridorların yanlarında iki tane oda vardı. O odalara kaçalım derken ben kostümlü bir mankene çarptım hepimiz çığlık attık ve diğer ders başka kulüplere dağıldık. Akşam eve dönerken de kara kara giyinmiş iki adam bana bakıyordu. Çok korkunç bir gündü. Yatarken de kabuslar görmüştüm.

Okuldaki MusallatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin