Okuldaki Musallat - 2

200 3 4
                                    

Günlerden salı idi. Okula giderken dünkü olan olayları hatırlayıp korkmaya başladım. Bu sefer trafik yoktu. O yüzden Efsun'dan daha erken gelmiştim. Gözüm proje ödevlerin yapıldığı panoya takıldı. Sosyal projeleri asılmıştı. Onları görünce aklıma sosyal ödevi geldi birden. Hemen yapmaya başladım. 10 dakika sonra Burak gelmişti. Şöyle dedi: hayret bugün Efsun yok. Ne oldu ki? Dedi. Ben de bilmiyorum diye cevapladım. Ardından Sıla,Mirza,Uygar,Ozan ve Gülin gelmişti. Saat 9.00 olduğunda herkes gelmişti fakat Efsun hâlâ yoktu. Fen hocası yoklama aldığında Esad'ında olmadığı ortaya çıktı. Babası gelip hasta olduğunu söyledi ve gitti. İkinci derste Hocalar da merak etmeye başladı. Herhangi bir raporu yoktu. Annesini aradık, cevap yok. Babasını aradık, yine cevap yok. Üçüncü derste rehberlik hocasından cevap geldi. Efsun'un bir araba kazası geçirdiğini, üç gün boyunca okula gelemeyeceğini söyledi. Sıla çok üzülmüştü, hatta ağlamıştı. Biz de ona: üzülme birkaç gün sonra arkadaşın döner. Merak etme. Dedik. İki gün sonra Efsun, kolu kırık bir şekilde dördüncü derste gelmişti. Tenefüste ise Sıla ile kantine doğru konuşmaya gittiler. Bizim Ozan da pek meraklıdır kızların konuşmasına. 10 dakikada bana gelip olanları anlattı. Şunları konuşmuşlar : Efsun arkadaşım benim nasıl oldu böyle şeyler, çok üzüldüm. Efsun şöyle cevaplamış : Bence biz bu cinli ruhlu işlere karıştık. Herkese musallat olacak! Önceden söylüyorum. Sıla : Üfff yürü git işine altı üstü bir oyun oynadık diye böyle şeyler olur mu hiç. Öyle böyle derken. Perşembe günü de bitmişti. Eve dönerken Salı günü gördüğüm kara adamları gördüm. Telaştan dolayı 10 dakikalık yolu 2dakikada geçmişim. Babamın arabasına bindim. Eve geldikten sonra annem: ne oldu oğlum? Telaşlı görünüyorsun. Bende olanları anlattım. Annem: aman oğlum, saçma salak uyduruyosun hep zaten dedi. Ben de aldırmadım. Bizimkiler inanmaz zaten. Akşam yemeğinde köfte vardı. Köfte tam ısırırken boğazıma çok sert bir şey takılmıştı. Öksürüyordum, çok öksürüyordum. Annem sırtıma vura vura anca çıkardı takılan şeyi. Takılan şeye baktığımızda bir taş olduğunu anladık. Zaten dişim de kırılmıştı. Annem köftecinin firmasına şikayet etmişti fakat çok bir şey olmamıştı. O anda Efsun'un dedikleri aklıma gelmişti. Doğru söylüyordu. Herkese bir olay oluyordu. Ertesi sabah saat 7.30 da kalkmıştım. Annem bana sandviç hazırlıyordu. Okula geldiğimde ilk olarak Arda gelmişti. Gözü kanıyordu. Birden görünce korktum. Gözlerimi ovuşturdum. Meğer halisülasyon görmüşüm. Hayırdır, neden erken geldin? Dedim. O da : Tabii ki matemematik ödevini yapmak için. Doğruydu. Hep böyle durumlar için gelirdi. Ben de sandviçimi yemeye başladım. Tam yerken boğazıma dünkü gibi bir şey takılmıştı. Çok fazla öksürüyordum. Sağolsun beni arkadaşım kurtarmıştı. Sağol Arda. Dedim. O da önemli değil. Dedi. Boğazıma takılan şeye baktığımda dünkünün aynısı gibi bir taş vardı. Simsiyah olan bu taş bana çok korkunç geliyordu. Gerçekten de bize musallat olmuşlardı. Sonra Sıla geldi. Günaydın. Diye karşıladık. O da bize günaydın. Dedi tam sırasına oturacakken ayağı takıldı ve düştü. Çok kötü kanamıştı. Yere düştükten hemen sonra Damla geldi. Bize tam günaydın diyecekken Sılayı gördü. Hemen revire gönderdik. İkinci dersin sonunda ayağının kırıldığını öğrendik. Bu sefer de Efsun ağlamıştı. Sıla bir hafta boyunca okula gelemedi. Bir hafta sonra gelmişti ve kızlar koşa koşa ona sarıldı. Alçının iki hafta sonra çıkacağını söyledi. Dördüncü dersin sonunda da yemeğe çıktık. Yemekte köfte vardı. Korktuğum başıma geldi ve sınıfa geri döndüm. On dakika sonra Furkan gelip bana: Selçuk, koş! Yemekte köfte var dedi. Bende hayır diye cevapladım. Gitmek istemiyorum. Dedim. Beşinci, altıncı ve yedinci ders bittikten sonra sıra geldi son derse. Dersimiz resimdi ve ben resim yapmayı gerçekten çok seviyordum. O kadar da profesyonel olmasam da seviyordum. Son beş dakika kala hoca toplanabilirsiniz. Dedi. Ben kendimi resme aldırdığım için hocayı duymadım. Zil çalınca da içimden iki dakika sonra toplanırım dedim. Herkes gittikten sonra ben de toplandım. Kapıdan tam çıkacakken birisi sanki ismimi söyler gibi oldu. Etrafıma baktım kimse yoktu. Belki dolapta birisi şaka yapıyordur deyip odanın sonundaki dolaba baktım. Kimsecikler yoktu. Gözlerim birden kararmaya başladım ve hastanede uyandım. Ne olduğunu anlamamıştım. Ne oldu diye sordum. Annem: Tansiyonun düşmüş oğlum seni hastaneye götürmek zorunda kaldık. Olanları anlamıştım bu cin işi gerçekten çok ciddiye gidiyordu bir gün orada kaldıktan sonra eve geldik. Çok yorgundum. Hemen yattım. Rüyamda ise kaybolduğumu ve bir Lava düştüğümü gördüm...

Okuldaki MusallatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin