Sabah uyandığımda burnuna mükemmel kokular geliyordu.Annemin yaptiği mükemmel çöreklerin kokusu olmalıydı.Bir koşuda mutfağa gittim.Ama işlerin ters gittiğinden haberim yoktu.Bağırarak odaya girdim."annnn...".Karşımda annem değilde garip bir kadın vardı.Nedense annemin aynısıydı.Ama annemin olmadiğini vücut yapısından anlamıştım.Ve tabikide iğrenç kokusundan. Bir anda neden bağırarak kaçmadığımı düşündüm.Ama karşımdaki kadın beni kendine çekiyordu.Bir anda vücuduma elektrik verilmişçesine titredim.Kadın bana şunları söylüyordu."GEL,GEL.YANIMA GEL.GEL TATLI KIZ ".Ama ben dışarı kaçacaktım.Nedense bunu yapamıyordum.O kadın büyülüydü.Şu anda hangi boklukta olduğumu bilmesemde o kadının büyülü olduğuna inanıyordum.Beni zarifçe kollarının arasına aldı.Tabii ben kadının beni zarifçe kollarına aldığını değilde, iğrenç koktuğunu düşünmekte idim.Sanki burnumun ucuna at pisliği getirmişlerdi.Kadın beni sardı, sardı ve sardı.Böbreğimin,ağzımdan çıkma ihtimali olduğunu bile düşünmüştüm.Artik beni zarifçe kollarının arasına alan kadın yoktu.Bana kin ve nefret besleyen biri vardı.İlk defa aklıma kadının beni öldüreceğine dair düşünceler geldi.
BÖLÜM İKİ(TANIŞMA)
Bir anda kendimi karanlık bir odanın içinde buldum.Galiba bayılmış olmalıydım.Hareket etmek için yellendim ama başaramadım.Beni bir sandalyeye başlamışlardı.Üzerimdeki ipin 1 ton ağırlığında olduğunu düşündüm.Şimdiye dek hiç bu kadar ağırlığın üstümde olduğunu hatırlamıyordum.Aslında bakarsak sorun üzerimdeki ağırlık değildi.Sorun Benim hangi Cehennemde olmamdi.Nerede olduğunu bilememek beni daha önce hiç bu kadar korkutmamıştı.Hatirladigim tek şey böbreklerimin imdat diye bağırmasıydı.Birden cızıltı ile kapı sonuna kadar açıldı.Kapıdan içeriye iri yarı bir adam geçti.Adam 1.75 santimetre civarında idi.Sakallarını kesmeyeli 3 ay olmuştu galiba.Adam birden bana ismimi sordu.
-İsmin ne?
-Fiono
Adam ismimi ağzında üç dört kere tekrarlarken bana bir tane daha soru soracağını tahmin etmiştim.Ve tahminim beni yanıltmamıştı;
-Neden böyle bir yerdesin Fiona?
Başımdan geçen olayı adama anlatmıştım.Adamın pek inandığını söyleyemem ama ona beni kurtarmasını söylemiştim.Adamda bir saniye beklemeden sorgusuz sualsiz beni iplerden kurtardı.Ona buranın neresi olduğunu söyledim.Adamın cevabı "Mısırdı".İyi ama ben neden buradaydım.yada nasıl Arjantinden buralara gelmiştim.
BÖLÜM ÜÇ (AÇIKLAMA)
Adam tüm bu soruların cevabını bilmediğini ama evine gidip tahminleriyle cevaplayacağını söyledi.Biraz ilerledikten sonra ona birazda benim soru sormam gerektiğini söyledim.Oda bana sorulardan pek hoşlanmadığını söyledi.Ama yinede temel sorular sorabileceğimi söyledi.Bende hemen araya girip ilk sorumu sordum.
-Adın ne?
Adam soruma şöyle cevap verdi.
-Bu kadarda temel olmasin
Adamı ilk defa gülerken görmüştüm ama nedense adamı gülerken görmek beni mutlu etmişti.Uzun bir mesafeden sonra adamın evine gelmiştik ve adam hâlâ soruma cevap vermemişti.Evi biraz dağınıktı.Zaten böyle bir adamdan ne beklenirdiki.Adam bir anda Erak diye bağırdı.Bende bağırmasına karşılık ne Erakı dedim.Adam sorunun cevabı dedi.Bende adama yani Eraka şunu söyledim.
-Sorulara cevap vermek konusunda üstüne yok dedim şaka ile karışık bir deyişle.Adam bir kez daha gülmüştü.Neden ama bilmiyorum adamı iki kez güldürmek bana bir yetenek gibi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABAH UYANDIĞIMDA
FantasyHayatında hiç tanımadığın bir kadın yüzünden böyle dertler gelemezdi kimsenin başına.Ölünce rahatladı fiona Sandı ki kadin defolup gitti.Ama kadın, fiona cennetteyken bile onu rahat bırakmadı.Aynı şey sizin başınıza gelse????