Sinema salonunun önüne geldiğimde telefonuma yine mesaj gelmişti. Son iki gündür mesaj bölümünde zirveyi elden bırakmayan G6 yine beni şaşırtmamıştı nedense. Mesaj bölümünü korku ve tedirginlikle açtım. Ne de olsa tanımadığım bir adamla buluşuyordum ve bu adam hiç normal bir insan değildi. Tedirgin olmam normaldi. Mesajda sağa dön ve salon 6 ya gel Alya yazıyordu. Artık beni izlemelerine alışmıştım çünkü her dakika yaptığım her hareketten haberleri vardı. Türkiye'ye dün çok erken saatlerde gelmeme rağmen uçaktan iner inmez mesaj atmıştı Bay G6 " Hoşgeldin Alya" diye.İlk başta Londra'daki en yakın arkadaşım Defne ve diğerlerinin küçük bir şakası sanmıştım ve umursamamıştım. Böyle şakalar yapardık birbirimize ve çok eğlenirdik ama kısa bir süre sonra anlamıştım ki bu sadece küçük bir şakadan ibaret değildi.Başka biri olsa ağzının payını çoktan vermiştim ama bu adamda yemiyordu işte. Cesur bir insandım ama bu cesurluk falan değildi yaptığım bambaşka bir şeydi benim. Delilikti,saçmalıktı,salaklıktı. Bütün bu düşüncelerimi başka zaman düşünmek ve kendime bolca hakaret etmek için bir kenara bırakıp sağa döndüm, tedirginliğimin iyice artmaya başlamıştı. İçimdeki bütün hücreler yapma dese de bunu yapmaya devam ediyordum. Dönmek için bir şansım vardı ve ben onu gittikçe tüketiyordum. Salon 6 karşi taraftı ve ben olduğum yerde durmuş ve oraya bakıyordum. Bunu yapmalı mıydım Bilmiyordum. Bilmememe rağmen cesur olmalıydım. Adımlarımı cesur atmalıydım. İçimdeki bütün duygulara rağmen bunu yapmalıydım. Yürümeye başlamıştım bile ve salona gelmiştim. Salon karanlıktı ve salonda hiç kimse yoktu. Ben sadece benim olacağımı düşünmemiştim. Bu gerçekten beklenmediğim bir şeydi. Evet garip bir adamdı ama bu kadarı da fazlaydı. Tedirginliğim tavan yaptığı o sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle irkiliyordum. Her ne kadar zor olsa da kendime gelmeli ve sakin olmalıydım. Derin nefes alıp mesajı açtığımda G6 ya geç yazıyordu. Adam G6 ya takmıştı nedense. Dediğini yapmak için ilerledim ve G6 ya geldiğimde yan koltukta bir şişe su,büyük boy patlamış mısır ve bir not vardı.
–Sakinleş ve filmin tadını çıkar Alya.
Adam benle dalga mı geçiyordu? Bütün bu mesajlar sinema solonunu kapatmak benim bu filmi izlemem için miydi? Bu adam bir psikopattı.Şimdiye kadar teyzeme söylemeliydim ya da anneme anlatabilirdim. Evet annem Londradaydı ama benim için bir şeyler yapabilirdi. Yeni kocası Türkiye'de polis arkadaşları olduğunu söylemişti bir keresinde. Bana yardım edebilirlerdi. Buraya tek başıma gelmekle büyük aptallık etmiştim. Şimdi haber verebilirdim. Polisi aramalıydım. Evet evet kesin polisi aramalıydım. Beni burdan kurtarabilirlerdi. Ben adama oyalayıp zaman kazanırdım onlar da buraya gelirlerdi. Kafamda kurduğum muhteşem bir senaryoydu ama bunu yapamadım.Bu filmi izleyecektim ve sonra teyzemin yanına,yeni evime, dönecektim. Benim için en iyisi buydu. Yapabildiğim tek şeydi çünkü. Kısa bir süre sonra film başlamıştı. Korkuyordum hem de çok korkuyordum. Adrenalinler sanki içerde halay çekiyordu. Bacaklarım titremeye başlıyordu. Ellerim çok soğuktu. Korku bütün vücudumu ele geçirmeye başlıyordu. Neden ben buraya gelmiştim ki? Buraya hiç gelmemeliydim. Geldiğimden beri aynı şeyden pişman oluyordum. Türkiyeye geldiğim ilk günden aksiyon dolu bir gün geçiyordum ileriki günleri düşünemiyordum artık.
Neden bana mesaj atmıştı bu adam? Neden beni buraya çağırmıştı? Kimdi? Kafamda deli sorular... Kimsin sen diye bağırdım kimsin sen? Artık beni duysun istiyordum. Dünden beri ilk defa bu kadar cesurca hareket ediyordum. Ne istiyorsun benden? Artık çok sinirlenmiştim. Bana mesajlar atıyor beni rahatsız ediyordu ama karşıma bile çıkamıyordu bu adam. Bunları düşünürken arkamdan bana seslenen bir ses duymuştum.
– Barış Güçlü ben.
Evet arkamdaydı. Sorularıma cevap veriyordu. Korkudan kalbim yerinden çıkarcasına çarpıyordu. Bacaklarım ellerim hatta bütün vücudum korkudan titriyordu. Bana bir şey yapmaya kalkışsa titremekten karşı bile koyamayacaktım.
– Korkma,dedi.
Bana korkma diyordu. Gücümü toplamaya çalıştım ve ona doğru döndüm. Karşımda uzun boylu, 40 yaşlarında, yaşına rağmen havasından ve kaslı vücudundan ödün vermeyen ve saçları çok az da olsa beyazlaşmaya başlamış biri vardı. Bana karşı hiç tepki vermiyor gibiydi. Biraz önceki cesur tavrımdan eser kalmamıştı. Çünkü korkulacak bir adamdı. İkimizde bir süre konuşmadık ve öylece durduk. Gözlerini benden ayırmıyordu bu da beni rahatsız ediyordu. Siyah bir gömlek ve aynı renkte bir pantolon giymişti. Elleri cebindeydi ve çok rahat davranıyordu. Gözleri elaydı. Yeşile yakın buğulu bir ela. Susmaya devam ediyorduk. Sonra söze ilk o başladı.
– Neden seni buraya çağırdığımı merak ediyorsun herhalde?
Tabikide merak ediyordum ama o an ne diyeceğimi bilmiyordum. Aslında söylemek istediğim o kadar şey olmasına rağmen konuşamıyorum işte. Yüzüme, tam gözlerimin içine bakıyordu. Bu bakışlardan gerçekten rahatsız olmaya başlamıştım ve artık bir şey söyleme vakti gelmişti.
– Sen kimsin, neden beni buraya çağırdın? Sormak istediğim iki temel soruydu bu.
– Biraz önce söylediğim gibi Barış Güçlü ben, dedi.
Soyadının hakkını veriyordu. Güçlüydü hem de her konuda güçlü. Bu beni geriyordu. Anlımdan akan bir damla tere aldırış etmedim.
– Benim hakkımda merak ettiğin bir şey varsa sor Alya.
Aslında merak ediyordum ama bunu tabikide belli etmedim. En azından öyle umuyordum.
– Senin özel hayatınla ilgilenmiyorum. Bana neden burda olduğumu söyle. Buraya gelmekle zaten büyük bir hata yaptım bari ne olduğunu öğreniyim dimi?
Yüzünde küçük bir hareket oluşmuştu. Atarlısın ama bana sökmez bunlar der gibiydi.
– Bak, dedi.
Adamın bak deyişi bile havalıydı. Sesi gür ve tok çıkıyordu. Bu vücuddan incecik bir ses çıkmasını beklemiyordum elbette ama sesi hoştu. Boyu uzun olduğu için bir azcıcık başımı kaldırıyor olabilirdi ama konumuz bu değildi. Ben onu baştan aşağı süzerken o sözlerine devam etti. Gün geçtikçe gücüme güç katıyorum Alya. Senin istediğin her şeyi verebilirim. Mesela çalışmak istediğin müzik grubunun başkanı arkadaşım olur. Yetenekli bir kızsın, çok güzel şarkı söylüyorsun, çok güzel piyano çalıyorsun ama yetmez. O müzik grubuna sadece yetenekle almıyorlar bunu sen de biliyorsun ve bunun için, sırf o müzik grubu için yıllardır başvuru yapıyorsun.Çalışmak istediğim müzik grubunu da biliyordu. Ben onu küçüklüğümden beri hayal ediyordum ve evet yıllardır başvuru yapıyordum.
– Bak Alya bu günden itibaren hayatın değişiyor. Senin istediğin gibi olacak her şey. Benim isteklerimi yaparsan her şey güzel olacak. Annenin açmak istediği butik için çalışmalara başladım bile.
Annemin açmak istediği butik? Bu adam gerçekten normal değildi.Evet annem o butiği açmak istiyordu ama bunu pek fazla kişi bilmiyordu. Bu adam hayatımda benden daha çok şeyi biliyordu resmen. Bu çok garip bir şeydi. Teklifini kabul etmeli miydim? İstediğim her şey avuçlarındaydı ama korkuyordum işte. Ne yapacağı hiç belli olmayan bir insandı.
– Ne yapmamı istiyorsun? Kısa ve net bir soru sormuştum.
–Adım adım ilerleyeceğiz.
Ne demekte bu? Sorduğum soru ne kadar net ise verdiği cevap o kadar karmaşıktı.
– Bana ne yapmam gerektiğini bile söylemiyorsun. Sence bu teklifi nasıl kabul edebilirim?
Söylediklerimde dibine kadar haklıydım bu yüzden sesim daha net çıkıyordu bu sefer. O ise biraz önceki gülümsemeyi kaybetmişti ama kızgın bir ifadesi yoktu. Hiçbir tepki vermiyor gibiydi.
–Senden şu anda tek bir isteğim var. Sana söylediğim 4 kişiyi bana getirmen dedi, hemen yanındaki koltuğa koyduğu dosyayı bana doğru uzattı. Aslında o dosya başından beri oradaydı ama benim düşünmem gereken o kadar şey vardı ki ona sıra gelmemişti. Dosyayı uzattığı elinden aldım. Açmak istedim ama sonra vazgeçtim. Sormam gereken sorular vardı ve gerçekten cevaplarını almak istiyordum.
Neden bunu yapıyorsun, dedim. Neden bu 4 kişi ve ben?
Yanılıyorsun 5 kişi değilsiniz 6 kişisiniz, dedi.
Bir kişi daha var Alya, tek başına yapmayacaksın.
–Bir kişi daha mı?
Bir kişi daha vardı? Onu niye buraya çağırtmamıştı acaba. Onunla hangi gizemli yerinde buluşmuştu. Kız mıydı erkek mi?Ben bunları düşünürken bakışlarımda ortalığı kolaçan ediyordu.
– Bilmiyorum, dedim. Bilmiyorum.
Daha sakindi. Yüzünde küçük gülücük yine ortaya çıkmıştı ve bu beni biraz daha rahatlatmıştı.
– Tamam, dedi. İlk defa bu kadar kısa ve netti.
Düşün ne de olsa bir daha görüşeceğiz.
Bu sefer bende de bir gülücük oluşmuştu " Bir daha ki sefere burda olmasın" dedim.
Ona karşı ilk defa bu kadar nazik davranmıştım. Gittikçe daha kibar davranıyordum. Gülümsedim ve " Görüşürüz o zaman" dedim. Bunu dediğime ben bile inanamıyordum.
"Adamlarım seni bıraksın Alya."Adamlarım diyordu. Adamları vardı. Her istediğini yapan adamlar... Buna gerek yoktu ama o beni dinlemedi. Adamlarını çağırdı, hepsi bir emirle gelmişti ve hepsi siyah takım elbise giymiş Barış Güçlünün ağzından çıkacak sözleri bekliyordu "Evine bırakın" dedi. Ben adamlarına bakıyordum. Başlarını sallamaları yeterli olmuştu emri yerine getirmek için. Yanımda, arkamda sağımda solunda her yerdeydiler. Çevremde 5 tane siyah takım giyen ve beni koruyan adamla gezmeye alışkın değildim tabikide. Sinema salonundan çıktığımızda dışardaki kalabalığın biraz olsun azaldığını fark ettim. İçerde ne kadar kaldığımı bilmiyordum. Zaman kavramı durmuş gibiydi orada. Dışarı çıktığımda ise hava kararmaya başlamıştı ve teyzem... Teyzem beni kesin merak etmişti. telefonuma gelen onlarca sesli mesaj ve aramaların hepsi teyzeme aitti. Telefonun sinema salonunda çekmediği için bana ulaşamamıştı ve kesin ilk günden kaybolduğumu düşünmüştü. Hemen aradım onu ve ilk çalışta açmıştı. "Alyaa" Sesi heyecanlı ve tedirgin geliyordu. Normalde böyle bir insan değildi. "İyiyim teyze geliyorum."
"Nerdesin hemen söyle nerdeysen seni alıyım" Teyzeme sinema salonuna giderken arkadaşlarımla buluşacağımı söylemiştim. Gerçeği söylesem asla izin vermezdi. Niye versin ki? Tanımadığım adamlarla buluşuyordum, teklif alıyordum üstelik bu adamlar benim her şeyimi biliyordu. Teyzeme taksideyim dedim. Özel taksi. Kısa bir açıklamadan sonra telefonu hemen kapatmıştım çünkü teyzeme daha fazla yalan söylemek istemiyordum. En azından eve gidesiye kadar. Adamlara evi tarif etmek için söze başlamıştım ki beni dinlemeden biliyoruz dediler. Benimki de laftı. Her şeyimi bilen bu adamlar evimin adresini mi bilemeyeceklerdi? Yol boyunca konuşmamayı tercih ediyorduk. Çünkü artık daha fazla kafamın karışmasını istemiyordum. Onlar da benle konuşmaya meraklı değillerdi. Hepsi sert adamlardı. Zaten bu işte yumuşak biri olamazdı. Bellerinde silah olduğunu farketmiştim ama bu beni rahatsız etmemişti. Arabadan indiğimde teyzem camda olmaması için dua etmeye başlamıştım çoktan. Neyse ki camda ya da dışarda beni beklemiyordu. Evden içeri girdiğimde ise beni bekleyen meraklı bir teyze karşılamıştı beni. Nerdeydi, kimleydin, nasıldın gibi kalıp soruların hepsi tek tek cevap vermiştim ve neyseki onu geçiştirmeye başarmıştım. Şu an kafamın içi o kadar karışıktı ki hiçbir şey söylemek istemiyordum artık. Sadece uyumak istiyordum. Teyzemin dubleks bir evi vardı benim de odam üst kattaydı ve ben direk odama kapanmıştım. Bu odayı teyzem benim için hazırlamıştı. Yatak, dolap, ve bazı gerekli şeyler vardı. Yatağıma yattığım gibi göz kapaklarıma hakim olamamaya başlamıştım. Uyumak istiyordum ve öylede yaptım.
Gözlerim kapalı olmasına rağmen gözlerimin içine güneş ışığı dolmuştu. İster istemez gözlerimi açtığımda sabah olmuştu ve saat 9:00 du. Yataktan kalkmak istemiyordum ve öyle de yapacaktım. Bütün günkü tek planım uyumaktı. Telefonun bildirim sesine kadar. Telefonumu elime aldığımda tahminlerimde yanılmamıştım nedense. G6...Mesajı okuduktan sonda küçük çaplı bir şok ve büyük çaplı bir şaşırma geçirmiştim. Ben şoku atlatamadan teyzem odaya girdi. "Alyaa sana kargo gelmiş kuzucum ama gönderen belli değil."Bana bir kargo geliyordu ama gönderen belli değildi.
Kimden?
Bilmiyorum ki teyze.
Mesajın ardından kargo gelmesi umarım ki bir tesadüftü. Teyzem kargoyu açmamı bekliyordu ama onun yanında açamazdım.
"Boşver şimdi bir işim var teyze."Teyzemi geçiştirme taktikleriydi bunlar.
Kutuyu bir köşeye bırakmıştım ve banyoya gitmiştim. Teyzemin gitmesini bekliyordum. Teyzem ise bu yaptıklarıma bir anlam verememişti bir bilse yeğeni neler yapıyordu? O aşağı iner inmez odaya kendimi fırlatmıştım. Bütün kuvvetimle kargo poşeti yırttım. Merak ediyordum kimden ve ne geldiğini. Ben poşetin içindeki kutuyu açmıştım. Kutunun içinde bir not vardı. Notta ise tek bir cümle yazıyordu.
"PARTiNE bu elbisenle geliyorsun Alya Akar"
G6
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKALTINDA
Teen FictionBay G6 beni ona, onu bana yaklaştırdı ve hepimizi birbirimize sımsıkı bağladı. O günden sonra yeni maceralar mı başladı?